Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

04 Mart 2024

Sokak hayvanları için adalet

Uzun zamandır gündemimizde olan sokak hayvanları meselesi her seçim öncesi başta sosyal medya olmak üzere tüm platformlarda yeniden gündeme getiriliyor. Can taşıyan bu varlıklara karşı toplum -bir şekilde- iki ayrı noktada konumlandırılmaya zorlanıyor.

Bir yanda hayvan haklarını savunanlar diğer tarafta hayvanların toplumsal bir yaşam tehdidi olduğu savı üzerinden yok edilmeleri gerektiğini iddia edenler polemiği tırmandırıyor.

Her iki tarafın savunucuları da olaylara kendi açısından bakarken kimi ayrıştırma mekanizmaları da konuyu abartarak tabiri caizse kaşıyarak bundan yeni bir kutuplaştırma malzemesi devşirmeye çalışıyor.

İdeolojik farklılık, yaşam tarzı özgürlüğü gibi konuların artık gündemden çıktığı her insanın kendi alanını rahatlıkla belirleyebildiği bir sosyal düzenekte kötü niyetliler için yeni konulara ihtiyaç var.

Tabii bilerek ya da bilmeyerek provokasyonlara çanak tutan, büyütenler de cabası…

Hayvan hakları, sokak hayvanları konusuna gelmeden önce hayvan sevgisinin uzaktan gerçekleşebilir bir durum olmadığını kendi örneğim üzerinden paylaşacağım.

Bundan yedi yıl öncesine kadar kendimi hayvan hakları konusunda duyarlı, hayvanları seven, onlara karşı büyük bir merhamet taşıyan biri olarak düşünürdüm. Hayvanlarla ilgili konularda duyarlılığımın yüksek olduğunu zannederdim. Her ortamda hayvan haklarını dillendirir, yaşam haklarının korunması gerektiğini savunurdum. Bununla birlikte hayvanlara dokunamaz, özellikle kediler yanıma yaklaştığında korkardım.

Yedi yıl önce bir gün, evdeyim ve zil çaldı. Baktım, kızım gelmişti. Kapıyı açtım. Kızım ellerini öne uzattı. Avuçlarının için bembeyaz, pamuk gibi, mavi gözlü minicik bir mucize duruyordu!

Düne kadar hayvanlara dokunamayan, kedilerden kaçan ben, bu mucizeyi gözlerim parlayarak aldım. İşte bugün hayvanlara ilişkin dönümsel noktam başlamış oldu…

Bir hayvanla yaşamaya başladıktan sonra aslında eskiden hayvanları sevmekten çok yaşam hakkı savunusu içerisinde olduğumu anladım.

Hayvanlara ilişkin farkındalığım arttı. Sözgelimi her sokakta kedi, köpek görmeye başladım. Düne kadar fark etmediğim yığınla hayvan olduğunu fark ettim

Bu hayvanlar ne yer ne içer, kışın bu soğukta ne yapar yazın nereden su içer diye kaygılanmaya başladım. Açlar mı, hastalar mı diye endişeleniyordum.

Tabi bu değişim sadece benimle sınırlı değildi. Çocuklarım da bu değişim sürecini benimle birlikte yaşıyorlardı. Bu bizim için yeni ve daha sancılı bir yaşam yolculuğu anlamına geliyordu.

Hayvan hakları konusunda daha duyarlı olmuştum. Sosyal projelerime hayvanları da dahil etmeye başlamıştım.

Eskiden bu yana hayvanların sokak hayvanı ve sahiplenmiş olarak iki ayrı kategoride değerlendirilmesine karşıydım.

Bu düşüncem artık iyice pekişmişti. Bir hayvanın sokakta yaşıyor olması onun yaşam hakkını elinden almadığı gibi hissettiği acıyı da azaltıyor değildi! Her canlı gibi hayvanların da yaşam hakkı vardı.

Bununla birlikte bir sosyal bilimci, kıdemli bir sivil toplumcu olarak toplumsal gerçekleri görüp buna ilişkin çözüm önerilerinde bulunmak da hayatımın parçası.

Sokak hayvanlarının kontrolsüz çoğalmaları, çocuklara saldırmaları, aşılarının yapılmaması gibi konuların birer önemli sorun olduğun da farkındayım. Bu sorunlara ilişkin kolektif ve istikrarlı bir çalışma yapılması gerektiğini biliyorum.

Sokak hayvanlarının yaşam haklarının korunmasıyla birlikte yerel yönetimler, veterinerlik fakülteleri ve idari mekanizmaların iş birliğiyle üremeleri kontrol altına alınmalı.

Modern ve kentsel yaşam biçimi için bir sorun oluşturan aynı zamanda şiddet gören, aç kalan, tecavüze uğrayan, tedavi alamayan hayvanlar için ciddi bir politika uygulanmalı.

Hayvanlar sağlıklı ortamlarda kısırlaştırılarak iyileştikten sonra sokağa bırakılmalı. Hayvanlara yönelik suçlarda sahipli, sahipsiz ayrımı ortadan kaldırılmalı. Hukuki açıdan caydırıcı cezalar verilmeli, ağır vakalarda hapis cezaları uygulanmalı.

Habis ruhlu hiç kimse, can taşıyan bir hayvana zarar verme cesaretini bulamamalı!

Hayvanlar için mücadele eden, kendini hayvanlara adamış insanlardan hayvanlara yönelik tecavüzleri, işkenceleri, vahşetleri dinleseniz uykularınız kaçar, bundan eminim!

Tüm hayvanların eşit olduğu, hayvanlara karşı işlenen suçların canlıya yönelik suç paydasında tekleştirilmesi, sağlıklı kısırlaştırmayla kontrolsüz artış durdurulmalı. Siyasi tarafsızlık şemsiyesi altında bu düzenlemeler ivedilikle gerçekleştirilmeli! Kimseye bu konuda provokasyon alanı verilmemeli. Hayvanın yaşam hakkına saygı duymayanın bir sonraki durağının insan olduğu da hiç hatırdan çıkarılmamalı vesselam…

Twitter.com/sabihadogann