Dolar (USD)
32.19
Euro (EUR)
34.96
Gram Altın
2506.22
BIST 100
10895.25
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

21 Temmuz 2020

Süleyman Soylu-Mehmet Metiner Atışması Üzerine

AK Parti’ye yakın CNN Türk adlı kanalda yaşananlar, AK Parti’ye, daha doğrusu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a kin duyanları mest etti.

“Sonuna kadar Recep Tayyip Erdoğan” diyenlerin ise endişelerini arttırdı.

Eski Ak Parti Milletvekili Mehmet Metiner’in çarpıcı iddialarını şöyle bir hatırlayalım:

Özetle;

-FETÖ ile mücadelenin uzunca bir süre “hatasız” bir şekilde götürüldüğünü,

-Son zamanlarda işlerin değişmeye başladığını,

-Sayın Cumhurbaşkanı’nın gösterdiği “direngenliğin” kamunun bütün alanlarına yayılamadığını,

-“Silahlı Bürokrasi” denilen Ordu ile Emniyet Teşkilâtı’nın özel bir öneme sahip bulunduğunu,

- FETÖ ile mücadelede “gevşemenin” yaşandığını,

-İçişleri Bakanlığı’ndaki “arkadaşları” özellikle uyardığını,

-‘Pişmanlık duyan FETÖcüler affedilsin’ zihniyetli isimlerin göreve atanıp yükseltildiğini,

-Bu isimleri bildiğini ancak kamuoyuna açıklamak istemediğini,

-Bütün bunları hükümeti eleştirmek için söylemediğini öne sürdü Mehmet Metiner.

Bu adres” gösteren eleştirilere cevap vermek için yayına bağlanan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da, çok sert ifadeler kullandı.

Özetle hatırlatalım:

“Pişmanlık duyduğu için göreve getirdiğimiz kimse yok. Ben sağın solun lâflarıyla iş yapacak bir adam değilim. (..) Hayatı risk içerisinde olan bir adamım. Ömrümde iki kaşıkla yemek yemedim. Bir tek FETÖ’cüyü göreve getirmişsem ve bu söylenmiyorsa bu ülkemize ihanettir. Ben getirmişsem ben ihanet ediyorum demektir. (..) Bu laflar benim ağırıma gidiyor. (..) Bu milletin verdiği emaneti kılı kırk yararak gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Televizyon kanallarında bir de bizim arkadaşlarımızın ‘Elimizde isimler var’ demesini kendime bizatihi hakaret kabul ediyorum. Bana her zaman ulaşabilecek insanların basın üzerinde bizle konuşmasını doğru kabul etmiyorum.”

“Kırgınlık” ve “kızgınlığını” bu sözlerle dile getiren İçişleri Bakanı Soylu, “Müsaade eder misiniz?” diyerek araya girmek isteyen Metiner’e “Müsaade filan etmiyorum!” diyerek sert çıktı.

Metiner de bu çıkışa, “Biz şamar oğlanı mıyız ya!” diyerek karşılılık verdi.

Olay sosyal medyada yankılanınca Metiner’den “sert” bir açıklama geldi.

“Trol” tartışması büyüdü.

“Yandaş” denilen bir yazar devreye girdi, Metiner ona yüklendi…

Vesaire…

Birkaç hafta evvel Youtube Kanalımızda sohbet ettiğimiz Mehmet Metiner, “Ak Parti’nin kibir girdabına sürüklendiğini” öne sürmüştü.

Ondan beş altı hafta evvel, Ak Partili Metin Külünk yine Youtube Kanalımız aracılıyla, İstanbul Büyükşehir Belediye Seçimi’nin büyük ihmaller sonucunda kaybedildiğini belirterek, “Sayın Erdoğan ile Ak Parti arasındaki makas gittikçe açılıyor” demiş ve çok “net” uyarılarda bulunmuştu.

Ak Partili Şamil Tayyar’ın, Tanıtım ve Medya Başkan Yardımcılığı görevinden kısa süre içinde istifa etmesi, bir yerlerde not olarak duruyor.

Genel Merkez Yönetim Toplantıları’ndaki “tartışmalardan” bazıları kamuoyuna yansımakta…

Yani…

Sıkıntı var.

Gelişmeleri “dışarıdan” takip eden, kendisini bir politikacının ufku ile sınırlamayan ve “menfaat çarklarından” uzak duran bir yazar olarak, her partiden seçmenle olduğu gibi AK Partililerle de çok sık görüşüyorum.

Gönlüm de, hatlarım da bütün okuyucularıma açık.

Bu süreçte gördüğüm, bugüne kadar oyunu hep Ak Parti’ye vermiş olanların çoğu bir yandan “Sayın Erdoğan da hatalar yapıyor ama kendisine sonuna kadar sahip çıkmalıyız, çünkü memleketin başka çaresini göremiyoruz.” görüşünü dile getirirken, diğer yandan da “Ak Parti’nin hâl ve gidişininin hiç de parlak olmadığını” belirtiyorlar.

AK Parti’nin seçim çalışmalarında aktif görevler üstelenen çok sayıda tanıdığım faaliyetlerini azaltmış durumda.

Başka yerlere gidenler var, gitmeyenler de bunu sırf “Erdoğan’a Vefa” diyerek yapıyorlar.

Sayın Süleyman Soylu, Sayın Metiner’in dile getirdiği eleştirilerin kendisine düşen kısmına cevap verdi, hassasiyetini ortaya koydu.

“Böyle yapmaktansa görmezden, duymazdan gelseydi çok daha iyi olurdu” diyenler de var, “Çok iyi yaptı, meydanın boş olmadığını göstermesi gerekiyordu” diyenler de…

Ben, “O bunu deseydi, bu bunu demeseydi” noktasında bir değerlendirmede bulunacak değilim.

İddiada bulunmak da, iddialara cevap vermek de “tabii” tutumlardır.

Ortada “iftira” ya da “hakaret” varsa, bunların çözüm yeri de “Yargı”dır.

Sayın Metiner’e “Niçin konuşuyorsunuz!” demek de, Sayın Soylu ya “Niçin cevap veriyorsunuz?” demek de sınırı aşmak olur.

Bununla birlikte, “bir gözlemci” olarak…

Bünyedeki sıkıntıların, “Soylu-Metiner kapışması” çerçevesinde olmadığını…

Kişilerden bağımsız olarak, “metal yorgunluğu, mental yorgunluk” tespitlerinin gündeme getirilmesinden bugüne kadar azalmayan, aksine şiddetini gittikçe arttıran sıkıntıların olduğunu belirtebilirim.

Yerel Seçim Sonuçları, bu sıkıntıların “küçük bir faturası”ydı, daha büyüklerinin gelmemesi için ne gibi tedbirler alınacak, bunları da yakından takip etmek gerek!

YENİ BÖLÜM

AK PARTİ SEÇMENİ NE DİYOR?

Siyasal İktidar’ın FETÖ ile mücadelede “tutarlı bir çizgi” takip edemediği, bazı atama ve terfilerde “şaşırtıcı” durumların olduğu…

Sözgelimi, FETÖ ile mücadeleye bırakın destek vermeyi, “köstek olan” bazı isimlerin “çok önemli” görevlere getirildiği, buna mukabil mücadeleye en başından beri “risk alarak” destek verenlerden bazılarının “kenara itildiği” yönünde geniş bir görüş birliği çerçevesi var.

Öte yandan;

Sorduğum her yüz AK Partili’den en az 90’ı, “kibir ve gösteriş” hastalığının bünyeyi sardığını söylüyor.

AK Parti’nin “gençlerle iletişim” noktasında başarılı olamadığını herkes biliyor.

Bünyeye kuvvetli bir “Reis Neşteri” atılması gerektiğini belirten Ak Partililer, bunu yapmanın çok güç olduğunun da altını çiziyor…

Bünyedeki “menfaat” öbekleşmelerine dikkat çekiyor.

Parti’nin önemli mensupları arasındaki kimi vakit “kamuoyuna yansıyan” çekişmelerin, “bir an evvel çözüme kavuşturulması gereken büyük sıkıntılara” işaret ettiğini vurguluyor!

Sayın Soylu gibi birçok AK Partili’nin kendilerini “iğneli fıçı” içerisinde hissettiğini…

Bundan dolayı da sinirlerin hayli gergin olduğunu söyleyerek…

Derin derin iç çekiyor!

Ortam böyle olunca da …

Ayasofya’nın Cami Olarak İbadete Açılması gibi “tarihi bir gelişme” bile (aşağı yukarı) güme gidebiliyor!..

 
TDV kurban