Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

04 Nisan 2023

Tâceddin-i Veli'nin Dergâhı

Zihnimizde Kur’an ayı olarak yer tutan Ramazan’da kitabımızı okumanın yanı sıra diğer günlerden farklı olarak okuduğumuz kitapların sayısında artış olmaktadır. Bir bakıma sofralarımıza gelen bereket kitaplığımızda da hissedilmektedir diyebiliriz. Okuduklarımızı sıralasak bize ayrılan sütunu doldurmuş olacağımızı düşünerek Hece Yayınları arasında geçtiğimiz ay sonunda çıkan önemli bir eserden bahsedeceğim. İstiklâl Marşı’nın yazıldığı mekânın tarihi.

Titizliğine şahit olduğum, bildiğim Dr. Nazif Öztürk meslekî birikimlerini, araştırmacılığını bu kitapla taçlandırmış. Onun yıllardır süren Mehmet Âkif ve Taceddin Dergâhı üzerine araştırmalarının bu kitapla sona ermeyeceğine de inanıyorum.

İstiklal Marşı’nın TBMM de kabul edildiği 12 Mart ile Mehmet Âkif’in vefat günü olan 27 Aralık’ta Âkif’i anma ve anlama etkinlikleri yapılmaktadır Türkiye Yazarlar Birliği’nin yıllar önce başlattığı özel bir davet olmaksızın gönüllü insanların iştiraki ile tertiplenen mütevazı toplanmalarda program icrasından sonra yakında bulunan Kardeşler Çay Evi’nde soluklanılır, dostlarla hasbihal edilir. 12 Mart 2023 sohbetimiz sürerken Nazif ağabey grafikerin kendisine tercih etmesi için gönderdiği kitap kapağı tasarımlarını gösterdiğinde şu anda okuduğumuz kapağı beğenmiştim.

Titizliği ile bildiğim araştırmacı yazarın çalışmasının temiz ve güzel baskılarıyla kültür dünyamızda yer tutan Hece Yayınları’ndan çıkması da ayrıca zikredilebilir.

M. Âkif’in İstiklâl Marşı’nı Yazdığı Mekân Tâceddin Dergâhı ile birlikte bazı hatalı bilgilerimizi tashih ederken öte yandan tasavvuf bilgimizi de yenilemiş olduk. Tasavvuf ve tarikatlarda yol almanın, posta geçmenin kuralları ile zikir meclislerinde uygulanan güzelliklerin ne anlamlara geldiğine varıncaya kadar bilgilendiğim kitabın sayfalarında Tâceddin Külliyesi’nde evvelce kimlerin yaşadıklarına dair tarihî belgelerle karşılaşıyorsunuz. Dedik ya kendisi o kadar hassa birisi olduğundan yazdıklarını aynı hassaslıkta değerlendirmeden kaleme alamaz.

Kitabı baştan sona okurken sanki sohbet dinliyorsunuz. Zaman zaman okurla dertleşen yazarın bugüne kadar doğru bilinen yanlışlardan söz ederken hatalarında ısrarcı olanlar bulunduğunu bu kitaptan sonra düzeltmeleri gerektiğini nazik ifadelerle geçmiş. Gerçek tarihî bilgi ve belgeleriyle gün yüzüne yeni çıkmasında yazarımızın etkili ve yetkili kamu görevlerinde bulunmasıdır diyebilirim. Zira onun görev yaptığı kurumlar ve yılların tecrübesini ve de eskimeyen dostluklarla erişebildiği kaynaklar çok önemlidir. Burada Nazif Öztürk’ün mesleki müktesebatının nüvelerini de araştırmada gördüğümü ifade edebilirim.

Velhasıl kelam; Ankara’da yaşamış bir velinin soy kütüğü ile birlikte, yaşadığı mekânın mimari özelliğinden tutun da o yılların devlet yönetimi ile halkın yaşayış biçimine varıncaya kadar ayrıntılarla anlatılan eser kütüphanemizde olmalı diyorum. Özellikle de üniversitelerimizde tasavvuf, tarikat, cemaat vb. konularda yüksek lisans ve üzeri eğitimle iştigal edenlerin okumasının faydalı olacağını düşünüyorum. Mimarlar mı? Elbette onlarda o yılların Ankara evlerinin halini görmeleri için bir fırsattır.

Okuduklarımın birçoğunu yazarının dilinden dinlemiş birisi olarak okurken aldığım hazzı ifade edemeyeceğimi; editörü Âtıf Bedir başta olmak üzere yayınevinde emeği geçenleri de kutlayarak yazımızı noktalayalım.