Dolar (USD)
32.27
Euro (EUR)
34.68
Gram Altın
2414.18
BIST 100
10267.09
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


TERÖRE ALIŞMAMALIYIZ, TERÖRDEN ARINMALIYIZ!

Son beş ayda terörizm, üçüncü defa Ankara'yı vurdu. Kızılay'da yapılan araçlı bomba saldırısı sonucunda 35 insan hayatını kaybetti, seksenin üstünde insan yaralandı. Üst üste üç büyük intihar saldırısının yapılması, hepimizde derin bir umutsuzluk, öfke ve çaresizlik psikolojisinin oluşmasına neden oldu. Son saldırıdan sonra hepimiz derin bir travma yaşamaktayız.

Türkiye'de terör mekaniği işleme konulmuştur. Terör mekaniğini etkinleştiren üç ana faktör, Suriye savaşı, Güneydoğu'da yaşanan kent çatışmaları ve toplumda yükselen derin kırılmalardır. Terör örgütlerinin üs kurabildiği bir alan anlamında Türkiye'nin Pakistanlaştırılması için yoğun bir terör mekaniği işletilmektedir.

DAİŞ'in üç, PKK-TAK'ın gerçekleştirdiği son iki saldırıdan sonra Türkiye, hızla güvenlik sorunları olan bir ülke haline getirilmeye çalışılmaktadır. Teröre karşı yoğun bir askeri ve polisiye mücadele yapılmaktadır. Terör mekaniği yoğun bir şekilde işledikçe demokrasi, bireysel özgürlükler ve sivil toplum zayıflamakta ve gerilemektedir. Başka bir ifade ile terörizm, Türkiye'yi anormalleştirmektedir.

Suriye savaşı, Ortadoğu'daki bütün şiddet yapılarının yöntemlerini ve hedeflerini güncellemelerine neden olmuştur. DAİŞ- PKK-TAK, artık bireysel intihar eylemleri düzenlemek ve kırsal alanlarda eylemler yapmak şeklindeki klasik eylem tarzlarından vazgeçmişlerdir. Son saldırılar, bombalı araçlarla en merkezi yerlere saldırmanın en önemli eylem biçimi olarak benimsendiğini göstermektedir. PKK-TAK, son saldırısıyla Sur, Cizre, Nusaybin ve İdil'in intikamını aldığı ve Yüksekova'ya yapılacak askeri operasyonu engellemeye yönelik bir mesaj vermeye çalışmaktadır. Yeni dönemde terör yapılarının büyük şehirleri hedefleyeceğini ve toplum üzerinde egemenlik oluşturmaya çalışacaklarını öngörebiliriz.

Devlet, içte, Irak'ta, ve Suriye'de PKK ve bileşenlerine karşı demir yumruğunu indirme olarak niteleyebileceğimiz operasyonlarla radikal cevaplar vermektedir. Sur'dan sonra Nusaybin ve Yüksekova'da örgütün kent merkezlerindeki yapılarına karşı büyük operasyon hazırlıkları yapılmaktadır. Örgüt ve devlet arasında ucu açık, kontrol edilemez ve sonun kestirilemediği yoğun bir çatışma dönemine girilmiş bulunmaktadır. Son Ankara katliamından sonra devlet, örgüte karşı radikal bir askeri karşılık verecektir. Örgütün, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümeti devirmeyi amaçlayan terör mekaniğini devreye sokması, ülke içinde Erdoğan'ın etrafında toplumun daha sıkı kenetlenmesini sağlamaktadır. Bazıları ısrarla Suriye savaşının Türkiye'yi köşeye sıkıştırdığından ve yalnızlaştırdığından söz etmektedir. Ancak bu söylemde örgütün sıkışmışlığı, ihmal edilmektedir. Ankara katliamı, örgütün sıkışmışlığını, yalnızlığını ve açmaz içinde oluşunun bir yansımasıdır. Örgütün sıkışmışlık halini aşmak için Türkiye'ye karşı yaptığı saldırılar, dünyada ve Ortadoğu'da Kürtlere büyük zararlar vermektedir.

Önümüzdeki dönemde PKK ve bileşenlerinin, ülkemize yoğun bir saldırı serisi başlatacaklarını öngörebiliriz. PKK, direkt saldırmak yerine TAK gibi yapıları kullanarak saldırılarını gerçekleştirmektedir. Ankara katliamlarının siyasi ve psikolojik iki temel amacı bulunmaktadır. Katliamların siyasi amacı, toplumu hükümete ve Erdoğan'a karşı isyan etmeye kışkırtmaktır. Saldırıların psikolojik amacı ise, halka terör karşısında çaresiz ve aciz olduklarını dayatmaktır. Başka bir ifade ile örgüt, terör saldırıları yoluyla topluma öğretilmiş çaresizliği empoze etmektedir.

Terörle yaşamaya alışmak, normal bir durum değildir. Toplumun yapması gereken şey, teröre alışmak değil, terörden arınmaktır. Toplum olarak hepimiz, terörün zehirlediği ve kirlettiği ilişkilerimizi, kimliklerimizi, gençlerimizi ve düşüncelerimizi ve siyasetimizi şiddetten arındırarak yeniden inşa etmek için yoğun bir çaba sarf etmeliyiz

Terör saldırıları yoluyla oluşturulan ölüm korkusu hali, insanların hayatlarını cehenneme çevirmiş durumdadır. Yaşanan büyük insani facia karşısında toplumsal bir çılgınlık ve yılgınlık durumunun yaşanmaması için herkes soğukkanlılığını korumalı ve birbirimizle daha sıkı ilişkiler ve bütünleşmeler geliştirmeliyiz. Terör saldırılarının nihai amacı Kürtler ve Türkler arasında bir iç savaşın çıkmasını sağlayarak toplumda radikal bir kopmayı gerçekleştirmektir. Toplumun ruh ve zihin sağlığını koruyarak bu tuzağa, panik ve taşkınlıkla cevap vermek yerine aklımızı kullanmayı, strateji geliştirmeyi, toplumsal ihya ve inşa için büyük bir seferberlik ruhu içinde harekete geçmemiz gerekmektedir.

Terör, gençlerimizi özgürlük, direnmek ve yaşamak vaatleriyle aldatmaktadır, onlara yıkıcı patolojik varoluş yolları ve anlam çerçeveleri sunmaktadır. Terör ve şiddet yoluyla, özgürlüğün, hukukun ve kimliğin gerçekleşmesi mümkün değildir. Terör, sadece otoriteryanizm, totalteryanizm, kölelik, yoksulluk ve ölümden başka bir şey üretmemektedir. Özgürlük ve terörizmin birbirinden ayrılması, acil bir ihtiyaçtır. Terörizmin karanlık ve kanlı yüzü, özgürlüğün araçsallaştırılması yoluyla gizlenmektedir. Terörizm, özgürlüğü araçsallaştırdıkça kendisine moral ve insani meşruluk sağlamaktadır. Hiçbir toplumsal kesim, hukuk ve özgürlük talebini, şiddet yapılarının terörizmiyle tevhit etmemelidir.

Eğitim sistemimiz, ilkokuldan üniversiteye kadar test sınavları denilen kabuslar zincirinden ibaret hale gelmiş durumdadır. Gençlerimiz, geleceklerinin, eğitimlerinin ve hayatlarının test sınavları tarafından belirlenmesinden bunalmış durumdadırlar. Test sınavlarının kendilerinin kaderi olduğu düşüncesi, gençlerimizin yıllarını verimsiz bir şekilde harcamalarına neden olmaktadır. Gençlerimize, test sınavlarında dört veya beş şıklı soruları cevaplamak için ansiklopedik bilgileri ezberlemeyi dayatmak yerine onlara ahlakı, karakteri, insanlığı, özgürlüğü, hukuku, çoğulculuğu, refahı, dünyalılığı, yaratıcı düşünmeyi, sorgulamayı, felsefeyi, sanatı, maneviyatı, iletişimi ve üretken olmayı öğretecek yeni bir insan yetiştirme modeli sunmalıyız. Toplumumuzda önemli boşluklar olduğu için çocuklarımız, terör örgütlerinin ölüm tuzaklarına düşmektedir. Teröre alışmak yerine terörden arınmamızı sağlayacak bir yaşama ve yaşatma kültürü inşa etmenin altyapısını ve araçlarını bulmalıyız.