Dolar (USD)
32.52
Euro (EUR)
34.82
Gram Altın
2433.46
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

09 May 2017

Türkiye siyasetinde yeni dönem

Bütün dünyanın taraf olduğu bir halk oylamasını geride bıraktık. 3 Kasım 2002 den beri beşi genel, üçü yerel, ikisi referandum ve biri cumhurbaşkanlığı olmak üzere on bir seçim yaşadık. Ak Parti'nin zaferiyle sonuçlanan bütün bu seçimlerin zirvesi 16 Nisan'daki halk oylaması oldu. % 40'lık genel seçim sonuçlarının başarısızlık sayıldığı, % 51'lik referandum sonuçlarının yeterince beğenilmediği yıllar yaşadık. Yenilen pehlivan güreşe doymaz misali, yıllardır seçim kaybedenlerin hala zafer kazanmış gibi meydanlarda dolaştığı, ihtirasları uğruna inançlarını hiçe sayanların çizgilerinin değiştiği zamanlara geldik. Halka rağmen siyaset güdülemeyeceğini anlayıp söylemlerini yenileyenlerin halk tarafından korunduğu, vatandaşı aptal yerine koyan aklı evvellerin halk tarafından adam sayılmadığı günlere ulaştık. Her şey değişiyor ve değişen zamana ayak uyduramayanlar sadece çağın gerisinde kalmıyor, aynı zamanda siyasetin ve halkın şamar oğlanı oluyor.

27 Ağustos 2014 tarihinde milletimiz tarafından cumhurbaşkanlığı görevine seçilmesi sebebiyle anayasa gereği kurucusu olduğu Ak Parti'den ayrılmak zorunda kalan, Recep Tayyip Erdoğan tam 979 gün sonra MHP'nin de desteği ile yapılan Anayasa değişikliğiyle, cumhurbaşkanlarının parti üyeliğine ilişkin yasağın kaldırılması sonucu partisine tekrar üye oldu. 21 Mayıs'ta yapılacak olağanüstü kongre ile partinin başına geçmesi beklenen Recep Tayyip Erdoğan ile hem ülke siyasetinde ve hem de Ak Parti siyasetinde yeni bir dönem başlayacak. Birincisi elli yedi yıl aradan sonra partili bir cumhurbaşkanımız oldu. İkincisi on beş yıllık iktidarı döneminde devamlı yükselişte olan bir partinin başına kurucusunun tekrar geçmesiyle yeni bir kan tazelenmesi sonucu siyasi yoluna devam etmesi olacak. Ak Parti içinde yaşanacak bu değişimle birlikte algılarda da bazı değişmeler yaşanacak. 15 Temmuz'da yaşadığımız ihanet sonucu kurumlarda yapılan temizliğin partide yapılmadığını iddia edenlerin söylemleri bitecek. Recep Tayyip Erdoğan'ın partinin başına geçmesi ile parti içindeki aykırı sesler susacak. Teşkilatlarda yapılacak yeniliklerle yeni bir kan ve yeni bir heyecanla yol yürümeye devam edilecek. Bu gidişle Ak Parti hükümetleri bundan sonra da uzun yıllar devam edeceğe benziyor. Ekonomideki durgunluk halk oylamasından sonra yerini hareketliliğe bıraktı ve dövizdeki yükselme gerileme dönemine girdi. Bu da ekonomik anlamada bizi sevindiren gelişme oldu. Önümüzdeki günler daha da sevindirici gelişmelere gebedir.

Bütün seçimlerde yenilgi üstüne yenilgi yaşayan ama bunu bir türlü kabul etmeyene CHP cephesinde de yeni gelişmeler var. Ancak bu gelişmeler partinin lehine değil aleyhine gelişiyor. Parti içi muhalefet kazanı kaynamakta ve her seçim sonrası ortaya çıkan aktörler yine meydanlarda. Bir kasetle koltuğunu kaybedenler de bu sefer işin içine dahil oluyor gibi. Parti lideri muhalif olanlara gözdağı veriyor ama bunu nereye kadar sürdüreceği meçhul. Partideki siyaset hizmet üretme siyasetinden çok öte koltuk kapma siyasetine dönmüş. Ülkede iktidar olamayacaklarını bir kez daha anlayanlar, acaba parti içinde bir koltuk kapabilir miyim telaşında. Halk oylamasının sonucunda %48,5'luk hayır kesimini kendi oy potansiyeliymiş gibi görme cehaletiyle bütün seçimlerdeki mağlubiyet ve erimeyi kapatma gayreti içine düşmüşler. Halkı ve halkın oyunu küçümseyen bir anlayışla kafalarını kuma gömmüş, değişen ve gelişen Türkiye'de siyaset yapmaya çalışıyorlar. Koltuk için kendi liderine kumpas kuranların üreteceği hangi hizmet olabilir ki? Bedenleri bugünde yaşıyor belki ama kafaları 1940'larda kaldı.

Türkiye'deki sistem değişikliğine vesile olan MHP ağırlıklarından kurtulup yeniden Türkiye'nin önünü açan parti olma yolunda ilerliyor. Her ne kadar oy potansiyeli olarak az gibi görünse de, denge unsuru olma anlamında ağırlığı bir hayli fazla. Halk oylaması öncesi Fetö oyunlarının farkına varıp onlardan sıyrılan MHP kendi içindeki sıkıntıları asgariye indirirse önümüzdeki dönemlerde ülke siyasetinde hak ettiği yeri ve ağırlığı kazanacaktır.

Her halükarda Türkiye'de farklı bir siyasi atmosfere girdiğimiz aşikar.