Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.72
Gram Altın
2388.41
BIST 100
10249.7
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

26 Temmuz 2023

​Türkiyeliyim

Yıllardır bu köşede yazıyorum ve mümkün olduğunca güncel meselelerden uzak durmaya çalışıyorum. Türkiye’nin güncel meselelerinin konjonktüre batarak değil, onun dışına çıkılarak, ona belli bir mesafeden ve mümkün mertebe geniş bir pencereden bakılarak çözülebileceğini düşünüyorum. Doğrusu, bazı istisnalar hariç, bu tavrımı da değiştirmeyeceğim. Bu istisnalardan biri, geçtiğimiz günlerde, Prof. Dr. Mustafa Argunşah öncülüğünde, benim de yazarları arasında yer aldığım bir komisyon tarafından hazırlanan Türkçenin en büyük sözlüğünün, Güncel Türkçe Sözlük’ün 12. baskısının yayınlanması ardından ortaya çıkan spekülasyonlarla vuku buldu. Hemen ifade edeyim ki komisyonumuz üç yıllık bir süreçte gecesini gündüzüne katarak 80 binin üzerinde kelimeyi gözden geçirdi ve ona 6 binin üzerinde kelime ekledi. Örnekleri zenginleştirdi, bazı anlamları yeniden tanımladı, sözlüğü çağın ruhuna uygun hale getirmek için elinden gelenin en iyisini yapmaya gayret gösterdi. Yazık ki tebrik ve teşekkür beklerken, özellikle son birkaç gündür, bütün bu emekler görmezlikten gelinerek, sözlüğümüz insafsızca eleştirilmeye başlandı, biz de sözlüğün s’sinden anlamayan, sözlük bilimden zerrece behresi olmayan, gramer bilmeyen çoğu sosyal medya hokkabazı kişilerce hakarete varacak kertede saldırılara maruz kaldık.

Hiç kuşkusuz bu eleştiriler arasında üzerinde en çok fırtına kopartılan kelime “Türkiyeli” oldu. Neymiş efendim, sözlüğe Türkiyeli kelimesini almışız? Türkiyeli kelimesi sözlüğe girmiş de gökten zembille mi indirilmiştir? Türkiyeli kelimesi sözlüğe girmiş de konuşma dilimizde, edebiyat kitaplarımızda, romanlarımızda olmadan mı girmiştir? Türkiyeliyim kelimesi yüz yıl önce, Atatürk’ün de içinde olduğu insanlar tarafından kullanılmamış mıdır? Ben yüksek lisans tezimi 1914-1918’li yıllar arasında yayımlanmış olan Edebiyat-ı Umumiye Mecmuası üzerine yaptım. Orada onlarca yazıda, yüzlerce yerde Türkiyeliyim kelimesi geçiyor. Ne yapacağız, onu inkâr mı edeceğiz? Yüz yıl önce kullanılan bir kelimeyi yüz yıl sonra sözlükten mi çıkaracağız? Türkiyeli kelimesi sözlüğe girmiş de Türk kelimesi çıkarılmış mıdır? Kimsin sorusuna Türk’üm, nerelisin sorusuna Türkiyeliyim diye cevap verilir. Yurt dışına gittiğimizde “nerelisin” sorusuna vereceğimiz yanıt Türk mü olacaktır, Türkiyeli mi? Bu soru bir Amerikalıya sorulduğunda Amerika’yım mı diyecek, Amerikalıyım mı? Zat-ı şahanelerinin görüşlerini dikkate alırsak Iraklı birine sorulduğunda Iraklıyım yerine Irak’ım demesi gerekiyor bu durumda. Örneğin, Bulgaristan’da yaşayan bir Bulgaristan Türk’üne sorulduğunda Bulgar’ım mı diyecek, Bulgaristanlıyım mı diyecek? Benim nüfus cüzdanımda; Uyruğu: Türkiye Cumhuriyeti yazıyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin vatandaşı olan biri Türkiyelidir, nokta.

Sık değil ama birkaç yılda bir yurt dışına çıkarım ve bu soru sorulduğunda hep aynı yanıtı veririm: Türkiyeliyim. Bir kez daha yurt dışına çıktığımda, nerelisin sorusuna, göğsümü gere gere “Türkiyeliyim” diyeceğim. Türkiyeli olmanın, Türkiye vatandaşı olmanın neresi garip, neresi ayıp, neresi hata? Türkiyeliyim; Azerbaycanlı değil, Kırgızistanlı, Kazakistanlı, Türkmenistanlı değil. Türkiye Türklerini, dünyanın geri kalan ülkelerinde yaşayan Türklerden ayıracak başka bir teriminiz varsa, buyurun “Türkiyeli” yerine hemen onu ikame edelim. Bu kadar basit. Dahası da var üstelik: Türkiye’de kendilerine nerelisin sorusu sorulduğunda insanlar cevaben Kayseri’yim mi diyecektir, Kayseriliyim mi? Kayseri de bizim, Kayserili de. Oldu olacak, dilimizdeki –li ekini de atalım, olsun bitsin. Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır, nasıl bir bilinç kilitlenmesi, kirlenmesidir, anlaşılır gibi değil. Irk başka, ülke başkadır. Bunu bile anlayamamış isek hâlâ neyi konuşuyoruz ki? Türk de bizim, Türkiyeli de bizim. Türk varsa Türkiye de var, Türkiye varsa Türkiyeli de var, Türkiyeli varsa Türkiyelilik de var. Genişletmek varken neden daraltalım ki? Şimdi, bütün bunlardan sonra şu soruyu sormak en doğal hakkımız: Yakınlarda milletçe katıldığımız ve vatandaşlık görevimizi ifa ettiğimiz bir seçim oldu. Seçime giren bütün partiler Türklerden mi oy aldı yoksa Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından, yani Türkiyelilerden mi? Mesela Türkiye’de yaşamadıkları, oy hakları olmadığı halde Azerilerden, Kırgızlardan, Türkmenlerden, Kazaklardan oy aldı mı bu partiler? Türk sadece Türkiye’de mi yaşıyor? Azeriler, Kırgızlar, Kazaklar Türk değil mi? Yurt dışında nerelisin diye sorduklarında Türk dersek, kendimizi o ülkelerde yaşayan insanlardan nasıl ayırt edeceğiz? Türkiyeli olmak kötü bir şey miymiş üstelik? Akla ziyan bir durum işte… Sözlüğümüzü konjonktüre kurban etmeyeceğiz, bilinsin.

Dahası da var: Dünyadaki hiçbir sözlük ideolojik, dinsel, mezhepsel, şu bu gerekçeyle yazılmaz. Dilin, sözlüğün, gramerin bilimsel kuralları vardır ve sözlükçüler o kurallara göre hareket eder. Her sözlük belli bilimsel ölçütlere göre kurgulanır ve yazıldığı dilin gramerine uygun biçimde kaleme alınır. Katılık koflukla ilgilidir ve 3. Dünya’ya özgüdür. Nüanslar gelişmişliğin en büyük göstergelerinden biridir. Hiç kimse dilimizi Tanzanya diline çevirmeye kalkmasın. O da ülkemiz gibi gelişecek, serpilecek, nüanslarını artıracak ve dağarcığına yenilerini ekleyecektir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de sözlüğünden, büyük sözlüğünden başlayarak böylece büyüyecek, gelişecek, hak ettiği mertebeye ulaşacaktır. Yurt dışına çıktığımda, öncesinde olduğu gibi İspanya’da, İsviçre’de İspanyolların ve İsviçrelilerin bana nerelisin dediklerinde verdiğim cevabın aynısını vereceğim: Türkiyeliyim.

Belki unutmadan, son olarak şunu da ifade etmeli: Türk Dil Kurumunun mevcut başkanı Prof. Dr. Osman Mert, bilgisine, birikimine, görgüsüne, insanlığına itimat ettiğim güzel bir insan. O da biliyor ki bir sözlükte Türk varsa Türkiye, Türkiye varsa Türkiyeli, Türkiyeli varsa Türkiyelilik olmak zorunda. Kamuoyunun baskısına boyun eğip geri adım atmasına, kelimenin sözlükten çıkarılacağını beyan etmesine son derece üzüldüğümü söylemeliyim. Kelimeler de itibar suikastine uğrar. Yanlış anlamalar giderildikten ve hakikat ortaya çıktıktan sonra onlara da hakkını teslim etmek gerekir. Dolayısıyla “Türkiyeli” kelimesinin şahsı da tüzel kişiliği de ruhu ve bedeni de derhal Güncel Türkçe Sözlük’e iade edilmelidir. İhkak-ı hak sadece insana mahsus değildir, kelimelerin de buna hakkı vardır. Sayın başkan lütfen, kelimeye hakkını veriniz, kelimeye itibarını iade ediniz ve sözlükteki temsiline imkân tanıyınız.