Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

17 Nisan 2021

Umut veren gelişmeler

İhracatımızın ithalatı karşılama oranı yüzde 80’lere ulaştı. Bu Türkiye açısından büyük bir başarı… Ancak hedefi yüksek tutmakta fayda var. Önce ihracatımızın ithalatı karşılar duruma gelmesi, sonra geçmesi gerekiyor.

Recep Tayyip Erdoğan, kibir ve böbürlenmekten uzak ülkenin kalkınması için çalışıyor, çalıştırıyor. Bırakın çevremizdeki ülkeleri, bize düşman ülkeler bile böyle bir lidere sahip olmak için can atıyorlar. İçten içe yahut bazen açık açık söyleyerek bizi kıskandıklarını dile getiriyorlar. Bu Türkiye’nin en büyük şansı.

Bakanlıkların bir kısmı Türkiye’nin gücünün göstergesi gibi… İçişleri, Dışişleri, Savunma bakanlıkları gibi… Birkaç genç bakan da reklam ve gösterişten uzak, sessiz ama çok çalışıyor, çalıştırıyor. Bakanlık koltuğuna oturmak, öncelikle iyi bir organizatör olmaktan geçiyor. Güçlü bir ekip kurup, onları etkili şekilde çalıştırabilirseniz başarı da geliyor.

Ülkemizde tek üzücü olan şey, muhalefetin içler acısı durumu. Güçlü bir muhalefetin iktidarı daha çok çalıştırıp teşvik edeceği açık. Ama kendi içinde gittikçe bölünüp parçalanan muhalefet iktidarı teşvik etmekten çok uzak. Büyük şehirlerimiz muhalefet partilerinin yönetiminde, ancak oralarda hangi konuların gündeme geldiği ülkemiz adına üzüntü verici.

***

Dış politikada bir zamanlar “Komşularla sıfır sorun” politikası ilan edilmişti. Türkiye güçlendikçe sıfır soruna doğru asıl şimdi ilerliyor. Suriyelileri içimize alarak bütünleştik. Suriye’nin kuzey vilayetlerinde düzeni sağladık. Türk vatandaşları, Kıbrıs ve Ukrayna’dan sonra Azerbaycan’a da nüfus cüzdanını gösterip girebiliyor artık.

Sessiz ve güçlü adımlarla dış politikada daha etkili konuma geliyoruz. Libya’dan sonra Mısır’la da deniz yetki alanlarının paylaşımı anlaşmasını arzu ediyoruz, ancak askeri bir rejimle mutabakatın ne kadar zor olduğu dikkat alınırsa bu noktaya küçük adımlarla gidilmek zorunda. Türkiye’nin elini güçlendirecek konu ise Mısır ve Sudan’ın su problemine Türkiye’nin aracı olarak çözüm üretecek olması. Etiyopya’daki Rönesans barajı su tutmaya başladı. Hayatı Nil Nehri’ne bağlı olan Mısır ve Sudan’ın etekleri tutuştu. Daha önce Fırat ve Dicle sularının paylaşımı konusunda tecrübesi olan Türkiye devreye girmeden bu problemin çözülmesi oldukça zor.

Doğu Akdeniz denkleminde Türkiye’nin en fazla başını ağrıtan ve yaygara koparan Yunanistan ise gönüllü olarak ABD ve AB’nin piyonluğunu yapıyor. Rusya ile ilişkileri gittikçe çıkmaza giren ABD ve AB, çözümü Türkiye ile yakınlaşarak bulmak zorundalar. Türkiye’yi dışlayarak çözüm üretemeyeceklerinin onlar da farkında. İran’ı dışlayan ABD, onu resmen Çin’in kucağına oturttu bile.

***

Ülkemizin elini güçlendiren en önemli konu savunma sanayiindeki gelişmeler. Sadece İHA ve SİHA’lar değil, savunma sanayinin her alanında yaklaşık 15 – 20 yıllık ar-ge çalışmaları meyvesini vermeye başladı. En önemli sonuç ise ABD ve Avrupa ülkelerine silah için oluk oluk akıttığımız paranın artık devletin kasasında kalması.

Türkiye, kısaca GAP dediğimiz Güneydoğu Anadolu Projesini dünyanın hiçbir ülkesinden tek kuruş kredi alamadan yaptı. DAP diye adlandırdığımız Doğu Anadolu Kalkınma Projesi de yavaş adımlarla ama istikrarlı şekilde ilerliyor. Bölgenin boşa akıp giden suları dizginlenip enerji üretimi ve sulamada kullanılıyor. Bir yıl ekip ertesi yıl nadasa bıraktığımız verimli topraklar artık sulu tarımla sebze, meyve, yağlı tohumlar ve gıda alanında adeta üretim patlaması yaşıyor.

Son dönemlerdeki en önemli gelişme ise gençleri dijital teknolojilere yönlendirmemiz oldu. Yazılım ve donanım konusunda uzmanlaşan Türkiye, bırakın birkaç adım öne çıkmayı teknolojide adeta uçuşa hazırlanıyor. Otomobil üretimine, sıvı yakıtla çalışan teknolojileri elinin tersiyle iterek elektrikli araçlarla başlayan ülkemiz, bu teknolojilerin hayatımızın her alanına yayılması ile silkinip şahlanmaya ve tarihte olduğu gibi hak ettiği konumu yeniden kazanmaya doğru istikrarlı adımlarla ilerliyor. Şimdi önceliğimiz koronayı yenmek.