Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

09 Kasım 2015

Üst Akıl Yine Kaybetti

3 Kasım 2002 günü Anadolu yürüyüşü başlamıştı. Yürüyüşün önünde AK Parti, arkasında millet vardı. Yürüyüş Cumhuriyet mitingleri ile durdurulmak istendi. 27 Nisan e-muhtırasıyla yoldan çıkartılmaya çalışıldı. Oslo, 7 Şubat, Gezi olayları, 17/25 Aralık darbe girişimi, 6/8 Ekim kalkışması ve tırmandırılan terörle yürüyüş sekteye uğratıldı.

Toparlanma çabuk sağlandı. Parti kurucu ruha sarıldı, millet sandığına sahip çıktı, kutlu yürüyüş kaldığı yerden yeniden devam etti. Yani 1 Kasım 2015 günü direniş yeniden başladı. Ve 2 Kasım günü ülke dirilişe merhaba dedi.

Kazılan hendeklere karanlık ittifaklar, milli irade karşıtları ve küresel şer şebekeleri düştü. Millete karşı kurulan tuzaklar sandıkta bozuldu. Millet beynini alarak sandığına gitti, üst aklın dayattığı vesayeti tarihe gömdü. Seçim öncesi yapılan tüm mühendislikler de tutmadı. İstikrar ve kardeşlik kazandı, dev projeler kurtuldu, tüm bölgenin barışa olan inancı katlandı.

Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgemiz de yükselen oy oranları ebedi kardeşlik projesini yeniden gündeme getirdi. Hava oldukça iyi. 2 Kasım günü Diyarbakır'daydım. İnsanları huzurlu ve mutlu gördüm. Yaptığımız sohbetlerde geleceğe yönelik umudun tavan yaptığını hissettim. Oldukça da sevindim. Bölge halkı örgüt vesayetini aştı, üzerine düşeni yaptı, o da şimdi geleceğinin güvenlik altına alınmasını istiyor.

Mardin'de de atmosfer çok iyi. Herkes sonuçtan memnun. Bölge yeni kalkınma projeleri bekliyor, özgürlük alanlarını bir adım daha genişletilmesini istiyor. Özellikle Diyarbakır ve Mardin'de ki vatandaşlarımız eşit yurttaşlık kapsamında yeni bir sivil anayasa istiyor, vesayet sistemiyle topyekun mücadele bekliyor, illegal yapılarla sürdürülen mücadeleden ödün verilmemesini arzu ediyor.

Ülke genelinde yaptığım istişareler de farksız değil. Sonuçları değerlendiren vatandaş, eski Türkiye'nin artık ismi gibi tümüyle tarihte kaldığını düşünüyor. Verilen mücadelenin adını "Yeni Türkiye" koyan millet, hükümeti bu idealinden vazgeçirmek isteyen yapıların yerle bir olduğunun altını çiziyor. "Biz kazandık?" diyor vatandaş. Altını dolduruyor; "Anadolu çocukları, Anadolu sermayesi kazandı. Elitler bir kez daha kaybetti. Barış karşıtlarının ittifakları sarsıldı, kardeşlik ittifakı kazandı. Vesayet sistemi etkisini yitirdi. Daha önemlisi mazlumlar kazandı. Emekçiler kazanımlarına sahip çıktı. Terör ve karanlık lobiler kaybetti. Faiz lobisi iyice etkisizleştirildi.."

Aynen böyle oldu.

Toplum mühendislerinin masa başı operasyonları tutmadı. Şimdi siyaset güçlendirilmeli, vatandaşın haklı talepleri yerine getirilmeli, reformlar sürdürülmeli, mazlumdan yana merhamet diplomasisi devam ettirilmelidir.

Önümüzde iki büyük engel var. Biri terör, diğeri yukarıda da altını çizdiğim Yeni Anayasa. Her iki konuda hükümeti yalnız bırakmak millete ihanet etmektir. Siyaset topyekun karalılık göstermeli, daha demokratik bir Türkiye için TBMM'de birlik olup her iki soruna kalıcı çözüm üretmelidir. Çözüm üretilmediği sürece yıpranan sadece hükümet değil topyekun siyasettir. Çünkü kaos belirginleştiğinde kazanan kayıt dışı siyaset olmakta, TBMM etkisiz hale getirilmektedir. Yine kaybeden siyaset olunca kaybeden millet olmaktadır. Hepsinden daha önemlisi de vesayet ikliminde topyekun Türkiye kaybediyor, kazanan Ortadoğu'daki işgalci anlayış oluyor. Onun için birliğimize ve huzurumuza kasteden tüm yapılarla hukuk çerçevesinde hesaplaşılmalıdır. Milletin ve ülkenin önü de Yeni özgürlükçü bir anayasa ile açılmalıdır. Darbe dönemlerinden kalan tortular tümüyle temizlenmelidir.