UYGARLARIN 'SU TECRÜBESİ'
Samuel Langhorne Clemens ya da namı diğer, Mark Twain'in (30 Kasım 1835- 21 Nisan 1910) " Bir Eskimo Kızının Romanı" adlı hikayesinde anlattığı beyaz adamın yerli halka dayattığı yargılama usulü, 'Su Tecrübesi'.
Kuzey Kutbunda yaşayan Lasca isimli bir Eskimo kızı, yaşadığı yeri; saflığıyla, doğallığıyla Amerikalıların bölgeye gelmeden önceki yozlaşmamış halini anlatır. Yazar, Amerikalıların; doğallığı, fıtratı bozduğunu anlatmaya çalışır.
Amerikalılar, Eskimoların geleneksel adalet sistemini değiştirip yerine " su tecrübesi "denilen bir sistem getirirler.
"Önce asalım, sonra yargılarız." anlayışına benzer bir uygulamadır bu.
Su tecrübesi :
Zanlı, denize atılır; kurtulursa suçlu, kurtulamazsa, boğulursa suçsuz olduğuna hükmedilir.
Kurtulan hükümlü, yanına biraz yiyecek ve içecek de konularak güneye doğru giden bir buz kütlesinin üzerine bindirilir...
Güneye doğru gidenin akıbetini kimse bilemez. Yüzme bildiği için kurtulma umudu var.
Lakin Kemalu00eelerin adaletinde ise hiç umut yok. Çünkü onların 'tecrübesinde' "Önce asıp sonra yargılama" esas.
Merkel, üfürüyor, Kemalu00eeler yellendiriyor...
Merkel'in "darbe tiyatrosu" söylemi, Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'kontrollü darbe'sine, Mustafa Akaydın'ın "katil devlet tiyatral oyunu"na dönüşüp tahrik ve tahrip gücünü artırarak toplum vicdanını yaralamaya devam ediyor.
Tiyatrocu 'abiler' 'iş' peşindeler...
Darbe gerçekleşirse devrilen suçlu, gerçekleşmezse tiyatro / kontrollü olduğuna hükmedilip devrilmek istenen ( devlet/ hükümet) suçlu ilan ediliyor.
Her halükarda "darbeciler suçsuz".
İdamlar, suikastlar, yasaklar ve katliamlar 'tiyatro'...
Bu kafaya göre 27 Mayıs'ı Adnan Menderes yaptırdı, kendini de arkadaşlarını da astırdı.
Turgut Özal'a 18 Haziran 1988'de düzenlenen suikasta da tiyatro demişlerdi. Mermi, mikrofona değip yön değiştirmese Özal'ın başına isabet edecek.
Bir başka" tiyatro" da başörtüsü yasağı... Başörtüsünü kendileri yasaklamamışlar, Anayasa Mahkemesine gidip yasağın devamı yönünde dava açmamışlar. Refah Partisi, AK Parti iktidar olsunlar diye birileri yasaklamışlar. Hatta, Erdoğan'ın seçilme hakkının elinden alınması da hapsedilmesi de ona iktidar yolunu açmak içinmiş(!?)
Bunları söylemekten hicap duymayanlar 15 Temmuz Darbe / işgal girişiminin tam göbeğindeler. Konseyin sivil ayağı bunlar. "Ordu Göreve" pankartları açıp yürüyenler bunlardı. Bunlar, olağan şüpheli değil, tescilli darbeciler.
FETÖ, savunma stratejisini bu "tiyatro oyunu" üzerine kurmuş durumda.
Bunlar, tek parti, tek kıyafet, tek adam rejiminin, halksız cumhuriyetin, seçimsiz demokrasinin yılmaz savunucuları...
Katliam 'tiyatrosu'
İşte, Kemal Kılıçdaroğlu ve Mustafa Akaydın 'tiyatralı'...
2013 Mayısında Esed'in Reyhanlı'da 53 vatandaşımızı şehit ettiği saldırıyı, 6 Eylül 2015'te PKK'nın Dağlıca'da 16 askerimizi şehit etmesini, DEAŞ'ın 1 Ocak 2017'de İstanbul Reina'ya yaptığı saldırıyı da devletin / hükümetin, Tayyip Erdoğan'ın üzerine yıkmaya çalışmışlardı. Bu saldırıların başkanlık sistemine geçmek için Cumhurbaşkanı tarafından planlandığını söyleyecek kadar gözü dönmüşlük içinde oldular. Reyhanlı'da iki bomba patlatıldı, üçüncüsünü de " 53 kişinin katili Başbakandır." diyen o malum siyasidir.
DEAŞ'ın Reina katliamından sonra kahvehaneleri basıp devleti, hükümeti katil ilan eden terör yandaşları, Diyanet İşleri Başkanlığı hakkında suç duyurusunda bulunan kronik mezhepçiler, bu 'tiyatral / kontrollü' söylemin uzantıları.
"Türkiye'ye turist gelmesin." ifadesiyle "Edirne'ye Enver gireceğine, Bulgar girsin." ifadesi aynı zihin dünyasının uzantısı. İT'in 2017 versiyonu.
Su tecrübesinde az da olsa yaşama umudu var. Ama ' tiyatral / kontrollü' söylemin adaleti yok.
Su tecrübesi 'uzmanları' :
"Şartlar oluşursa darbe, şartların oluşması için de her şey meşrudur." diyorlar.
"Kontrollü darbe ve dikta" söylemi şartları oluşturmak için...
Su tecrübesine, Merkel'in himayesinde devam ediyorlar.
