Dolar (USD)
32.43
Euro (EUR)
34.70
Gram Altın
2433.45
BIST 100
10082.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

10 Nisan 2024

Ve bayram!

Eskiler “Iydiniz sa’îd, ömrünüz mezîd, her rûzunuz bir ıyd olsun” (Bayramınız mutlu, ömrünüz uzun ve her gününüz bayram olsun.) dermiş. Bayramlar mutluluğun ve huzurun doyasıya yaşandığı günlermiş. Bugünlerde maalesef dünyanın en çetin günlerine şahitlik ediyoruz. Zor zamanlardan ve dar boğazlardan geçiyoruz. Peygamber Efendimizin (SAV) “Ahir zamanda imanı elde tutmak, kor ateşi elde tutmak gibi olacak.” buyurduğu zamanlarına mı erdik dünyanın diye sormadan edemiyor insan kendine.

Bugün, belki de dünden daha çok ihtiyacımız var birliğe ve beraberliğe. Mehmet Akif’in “Girmeden tefrika bir millete düşman giremez / Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.” dediği üzere ayrılıklardan beri olarak kardeşlik hukukunu diri tutmamız gereken günler yaşıyoruz. Sözde değil özde Ümmet olmanın gerekliliğine bir kez daha tanık oluyoruz.

Hakikate sahip çıkmadığımız zaman batılı hak olarak dayatmaları gayet mümkündür. Bugün de yaşadığımız bir bakıma budur. Dönüp etrafımıza baktığımızda iyiliğin cezalandırıldığı, kötülüğün hak olarak görüldüğü, iyilerin zulme uğradığı zalimlerin ödüllendirildiği, hakikatin üstünün cehalet örtüsü ile örtüldüğü, güçlünün haklı, haklının mağdur edildiği zalimin gözümüzün içine baka baka zulmüne devam ettiği, adaletin terazisinin şaştığı ve zulmün iliklerimize kadar işlediği zamanlar yaşıyoruz. Hakkı haykırmak yerine konformizm denen bir kavramın büyüsüne kapılarak çağa ayak uydurmanın sefasını sürüyoruz. Dünyanın nimetlerine tav olduğumuzdan beri kime av olduğumuza dahi bakmıyoruz. Ortada bir sorun gördüğümüzde de başkasını suçlamaktan üstümüzdeki lekeleri göremez olduk. Hatayı hep dışarıda aradığımızdandır kendimizi adalet timsali olarak kabul edişimiz. İğneyi de çuvaldızı da hep başkalarına batırıyoruz.

Bugün İslam coğrafyası kan gölüne dönmüş, Müslümanların üzerine atalet toprağı serpilmiş, her cümlemizde eleştiri oklarını yönettiğimiz batı bize tahakküm etmiş ve kültürümüzü yozlaştırarak bizi asimile etmişken kuş tüyü koltuklarımızdan nutuklar atarak sistemin bize sunduğu (!) sosyal medya platformlarından telin mesajlarıyla günü geçiştiriyoruz. Böylelikle hazım sorunu yaşayan duygularımızın gazını aldığımız için rahatlamış olduğumuzu hissediyoruz. Günü kurtardık diye düşünürken geleceğimizi ipotek altına aldırdığımızı fark edemiyoruz. Mevlana’nın “Dünle beraber gitti, cancağızım / Ne kadar söz varsa düne ait / Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.” sözünün hikmetini dahi kavrayamıyoruz.

Bugün Bayram! “Nerde o eski…” diye başlayan cümlelere sığınmak yerine bugünün sorunlarına bugünün cevaplarıyla karşılık vermek gerek. Dünün eliyle yarının elini sımsıkı birleştirmek için bugünün samimiyetine ihtiyacımız vardır. O vakit dün, bugün ve yarın bir ve bütün olur.

Bayram o bayram ola ki, hakikatin bir güneş gibi bütün insanlığın üzerine doğduğu ve ümmetin vahdet bilincinde dirildiği gün ola. Zulüm buzunun adalet nuru karşısında eriyip gittiği gündür Müslümanın bayramı. Bayramlık diye kardeşlik libasını üzerimize aldığımız gündür bayramımız. “Komşusu aç iken kendisi tok yatan bizden değildir.” hükmünü hakkıyla idrak ederek paylaşmanın verdiği huzurla gönüllerin doyduğu gündür Bayram.

“Müminler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücudun azaları gibidir. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar” hadisine icap ederek kardeşlik hukukunu diri tuttuğumuz gündür bayramımız. Sadece evimizde değil yaşadığımız şehirde, ülkede, İslam coğrafyasında ve dahi bütün dünyada hakkın hâkim olduğu, adaletin tesis edildiği, kimsenin zulme uğramadığı, Müminlerin elinden ve dilinden emin olunduğu, mazlumun gözetildiği, kalplerin iman nuruyla dolduğu, gönüllerin huzur bulduğu zamanların yaşandığı andır Müslümanın bayramı.

Özelde içimizi yakıp küle çeviren Gazze ve Doğu Türkistan'daki soykırımın son bulduğu, mazlumun el üstünde tutulduğu, ırk, mezhep, cemaat, ideoloji gözetilmeksizin ümmet ruhunun gönüllere nakşedildiği gündür Bayram.

Dillerin duaya durduğu gün aynı dua etrafında bir bütün olarak Yüce Allah'a açılan ellerin tek nefes “Vahdet!” dediği gündür bayram. Zulmün tepesine vahdetin çelik bir yumruk olarak indiği gündür bayram. Mazlumun kanında bütün dünyanın boğulduğu ve kalplerdeki kirin Gazzeli çocuğun bir damla gözyaşıyla temizlendiği gündür Ümmetin bayramı. Bayram, dirilişidir Ümmetin, zaferidir mazlumun, bir aylık orucun olduğu gibi sabrın da ödülüdür.

Merhum Üstad Sezai Karakoç'un “Ve bayram. Bugün, dünya yüzündeki bütün Müslümanlar, bütün ulaştırma vasıtalarıyla birbirlerine uğrayarak, geçirilen bir aylık orucun üstün insana mahsus nimetlerini kutlayacaklar... Yüzleri Kur’an neşesi saracak. Her Müslüman, Kur’an’dan bir ayet gibi kalbini öbür Müslümanlara götürecek. İşte bu eşsiz bayram yalnız bizimdir.” dediği bir bayram yaşamak duasıyla...

Iydiniz sa’îd, ömrünüz mezîd, her rûzunuz bir ıyd olsun.