Dolar (USD)
32.48
Euro (EUR)
34.83
Gram Altın
2438.69
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

14 Eylül 2023

Ve okullar açıldı

Merhum Nurettin Topçu, “Âlimin atının ayağından sıçrayan çamurdan bile kendisine şeref payı çıkaran hükümdarın mesud asrı nihayet bulduktan sonra, devletimizin yapısında sarsıntılar başladı.” demektedir. Üstadın yıllar öncesinden yaptığı bu tespiti günümüzde dahi haklılığını korumaktadır. Toplumun günah keçisi olarak her şartta hedef tahtasına oturtulan öğretmenlerimize hak ettiği değeri vermek bir yana dursun, her zaman eleştiri oklarımız ile onları vurmaktan geri durmuyoruz. Evde iki çocuğu ile baş etmekte zorluk çeken biz ebeveynler, aynı anda metrekaresine bir öğrencinin düştüğü sınıfta kırk öğrenci ile hemhal olan öğretmenlerimize karşı biraz daha adaletli ve insaflı yaklaşmamız gerektiği kanaatindeyim.

Güney Afrika Cumhuriyeti’nin siyahî ilk Cumhurbaşkanı olan Nelson Mandela'nın “Dünyayı değiştirmek için kullanabileceğiniz en etkili silah eğitimdir.” sözünün ruhumuzda bıraktığı tesire baktığımız zaman bu değişimin mimarlarına karşı ne kadar insafsız olduğumuzu kabul etmeliyiz.

Yaz tatili bitimini, hatta iki günlük hafta sonu tatilinin bitişini dahi dört gözle bekleyen velilerimizin, haftanın beş günü en az otuz beş saat bilfiil çocuklarımızla ilgilenen ve bu ilgilenmenin yanında aynı zamanda öğrencilerinin eğitim ve öğretimini dert edinerek onlarda kalıcı izli istendik yönde davranış değişikliği oluşturarak hayatlarına kutlu ve sihirli bir dokunuş yapan öğretmenlerimize karşı ziyadesiyle müteşekkir olmalarını beklerim.

Yine Nurettin Topçu'nun, “Gençlik geleceğin tohumudur.” derken, bu tohumu sulayacak olan öğretmenler olduğunu ima etmektedir. Toplumun geleceğinde isimsiz imzanın sahibi olan öğretmenlerimiz, sabah mesaiye giderken diğer meslek sahipleri gibi işe gidiyoruz demezler, okula gidiyoruz derler. Onlar bilir ki, okul, geleceğin inşa edildiği kurumdur.

Eğitim, öğretim faaliyeti uzun soluklu bir maratondan ibaret olan süreçtir. İlk emri “Oku!” olan bir dinin mensubu ve “Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz.” diyen bir Peygamberin ümmeti olarak ilim faaliyetinden asla geri durmamalıyız.

İçinde bulunduğumuz teknoloji çağında değişim ve dönüşümün bu kadar hızlı olduğu bir zamanda da öğrenmekten geri durmak akıl kârı değildir. İki günümüzün eşit olma lüksü yoktur. Bu minvalde de farkındalık oluşturmak adına ilmin kapısı olan Hz. Ali'nin “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.” sözünün sadece bu çağın değil bütün zamanların eğitim paradigmalarından biri olması elzemdir.

Her değişim ve dönüşüm şüphe yok ki sancılı olur. Bu dönüşümün içinde Türkiye’nin yeni yüzyılının ilk hükumetinin Milli Eğitim Bakanı olarak göreve başlayan Sayın Yusuf Tekin'in de göreve başlamasının ardından ortaya koyduğu ve koyacağı çalışmalar maarif davası adına önemli buluyorum.

Bu anlamda her ne kadar zamanlaması düşündürücü olsa da niyet ve sonuç odaklı meseleye baktığımız zaman önemli bulduğum Destekleme ve Yetiştirme Kursları ile Öğrenci Seçmeli Derslerinin seçimi ve belirlenmesi ile ilgili değişikliği destekliyorum.

Öğrencilerimiz için öğretim faaliyetlerine takviye niteliğinde olan Destekleme ve Yetiştirme Kursları ile ilgili yeni düzenleme bir bakıma meselenin sahadaki yansımasının merkezden de görüldüğünün resmidir. Öğrencilerimiz için sınav odaklı başarılarının arttırılması ve öğrenme sürecindeki eksikliklerinin giderilmesi amacıyla uygulamaya konulan Destekleme ve Yetiştirme Kursları, maalesef ki özel ve genel bir takım nedenlerden dolayı amacından uzaklaşmıştı. Belirlenen eğitim kurumlarında belli sınıflar seviyesinde isteğe bağlı olarak yapılması düzenlenen kursların bu haliyle biraz revize edilerek amacına hizmet edecek şekilde uygulanabileceği fikrindeyim.

Bununla beraber daha önceleri sınav derslerine takviye olarak görülen seçmeli derslerin, Howard Gardner’in Çoklu Zeka Kuramı temel alınarak yeniden düzenlenmiş olması bu dersleri öğrenciler açısından daha işlevsel kılacaktır. Bu mesele her ne kadar bu yıl bazı branşlarda norm sıkıntısına neden olacak olsa da gelecek adına umudumu diri tutuyorum.

Bütün dünya halkları olarak çok zor durumlardan geçiyoruz. Pandemi, sel, deprem, doğal afet derken sürekli sekteye uğrayan eğitim sistemimizin bu yıl herhangi bir aksaklığa mahal vermeden kesintisiz devam etmesi ve öğretmenlerimizin açtığı kutlu yolda umutla geleceğimizi aydınlatmasını temenni ederek “Okumak lazım Azizim, okumak! Yoksa çok sonraları vuracaklar bizi, okumadıklarımızla.” ilkesi ve uyarısıyla yeni eğitim öğretim yılımızın öğretmen, öğrenci, veli ve eğitimin tüm paydaşlarına hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.