Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.74
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

17 Ocak 2016

YARI BAŞKANLIK

7 Haziran seçimlerinin ana başlığı idi başkanlık sistemi. Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız söylemlerini ve taleplerini bunun üzerine bina etmişlerdi. Tıkanan parlamenter sistemin içinden ancak başkanlık sistemi ile çıkılabilirdi. Muhalefet ise bu sistemi bir öcü gibi göstermeye çalışıyordu millete. İçeriğini yeterince bilmeyenler de adeta korkmaya başlamışlardı bundan. Kısa bir süre rafa kaldırılan bu söylemler yeniden dillendirilmeye başladı. Başkanlık sistemine gelen itirazlara Cumhurbaşkanı gerekli cevapları veriyordu. Tam Başkanlık Sistemi olmasa bile yarı başkanlık Sisteminden söz ediliyordu. Neydi Yarı Başkanlık Sistemi. Artıları ve eksileri ne olurdu.

Yarı Başkanlık Sistemi,Fransa'da askerlerin darbe isteği sonucunda doğmuş bir sistemdir. 1946 yılında, Devlet Başkanı'nın yönetimdeki yetkilerini az bulan "Charles De Gaulle" yönetimden istifa etmiştir. 1958 yılında, Cezayir'de sömürge olmaya dair isyanlar başlamıştır. Bu isyanların hükümetin başarısızlığından kaynaklandığını ileri süren subaylar ise hükümete karşı ayaklanırlar. Baskılara dayanamayan Fransız Cumhurbaşkanı ve Başbakanı istifa eder. Ayaklanma esnasında "De Gaulle" Fransa'ya tekrar hizmet etmek istediğini beyan eder. Tekrar göreve gelen "De Gaulle", Parlamentoya çok yetki tanıdığını düşündüğü Anayasa'yı değiştirerek "Yarı-Başkanlık" sistemini kurar. En genel tanımıyla Yarı Başkanlık Sistemi "Cumhurbaşkanının genel oyla seçildiği, oldukça geniş yetkilere sahip olduğu, bu başkanla birlikte parlamentonun, (parlamentoya muhalefet etmediği sürece görevde kalabilen) yürütme ve hükümet etme iktidarına sahip başbakan ve bakanların yer aldığı hükümet sistemidir."

Kriterleri ise; Devlet başkanının doğrudan halk tarafından seçilmesi, parlamentoya karşı sorumlu olan, parlamentonun güvenini muhafaza ettiği sürece görevde kalabilen ve başbakan ve bakanlardan oluşan bir hükümetin varlığı, devlet başkanının klasik parlamenter sistem devlet başkanının yetkilerini aşar nitelikte yetkilere sahip olmasıdır. Bugün dünyada Fransa, Ermenistan, Mısır, Rusya, Romanya Burkina Faso, Kongo Cumhuriyeti, Tayvan Ukrayna ve Suriye başta olmak üzere birçok ülke bu sistemle yönetiliyor.

Çıkış noktası olan ve Yarı Başkanlık Sistemi ile yönetilen Fransa ile Parlamenter Sistem ile yönetilen Türkiye'nin yönetim şekillerini karşılaştırırsak sistem farkları daha iyi anlaşılacaktır.

-Anayasa mahkemesi üyelerini atamada,Fransa Cumhurbaşkanı, 9 üyeden üçünü ve başkanını seçerken, Türkiye'de Cumhurbaşkanı 17 Üyeden 14'ünü seçmektedir.

-Yüksek yargı görevlilerini atamada, Türkiye'de Cumhurbaşkanı Yargıtay Başsavcı ve Vekili, Danıştay Üyeleri 1/4'ü, Yüksek Askeri Mahkemelerin Üyeleri, Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu Üyelerinin 4'ünü tek imza ile seçerken Fransa'da Cumhurbaşkanının karşı imzasız bu hakkı yoktur.

-Af yetkisini kullanmada,Fransa'da karşı imzadan bağışık değildir, ancak uygulamada bu imza tamamen bir formalite iken Türkiye'de Cumhurbaşkanı "sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebi ile belirli kişilerin cezalarını hafifletmek ve kaldırmak" yetkisine sahiptir.

-Meclise hitap etmede,Türkiye'de Cumhurbaşkanı bu yetkiyi yeni yasama yılında öncelikli gördüğü konular hakkında düşüncelerini Meclisle paylaşmak için kullanırken, Fransa'da Cumhurbaşkanı, almayı düşündüğü önemli bir karar öncesinde Parlamentoyu bilgilendirmek amacıyla bu yetkiyi kullanır.

-Referanduma başvurmada,Türkiye'de sadece Anayasa için Cumhurbaşkanı'nın bu yetkisi varken. Fransa'da bu yetki yasalar için dahi olmakla birlikte, hükümetin önergesi gerekmektedir. Hükümet ile Cumhurbaşkanı'nın farklı siyasi gelenekten olduğu durumlarda uygulanamamaktadır.

-Anayasa Mahkemesine başvuruda,hem Fransa'da, hem de Türkiye'de Cumhurbaşkanları yasaların iptali için Anayasa Mahkemesine başvurma yetkisine sahiptir. Ancak yasa dışında kalan düzenlemelerde başvurunun kapsamı farklılaşmaktadır. Türkiye'de Cumhurbaşkanı yasaların yanında kanun hükmünde kararnameleri ve Meclis İçtüzüğünü de Anayasa Mahkemesine götürebiliyor iken; Fransa'da Cumhurbaşkanı yasaların yanında uluslararası anlaşmaları da Anayasal Konseyin önüne götürme yetkisine sahiptir. Türkiye'de uluslararası anlaşmalar Anayasa Mahkemesi denetimi dışında olduğundan, Fransa'da da kanun

hükmünde kararnameler idari işlem sayıldığından anayasa mahkemelerinin önüne gitmemektedir. Fransa'da meclislerin içtüzükleri, ilgili meclis başkanlarınca Anayasal Konseyin denetimine sunulmaktadır

-Parlamentoyu toplantıya çağırmada,Fransa Cumhurbaşkanı'nın böyle bir hakkı yokken, Türkiye'de Cumhurbaşkanı bu hakka sahiptir. Parlamentoların devlet başkanının iradesinden bağımsız olarak düzenli bir biçimde toplandığı günümüzde, bu yetki sembolik bir hal almıştır

-Yasaları geri göndermede,Türkiye'de Cumhurbaşkanının, bütçe kanunları dışarıda kalmak kaydıyla, yayınlanmasının kısmen veya tamamen uygun bulmadığı kanunları, bir daha görüşülmek üzere 15 gün içinde meclise geri gönderebileceği ifade edilmiştir. Parlamento geri gönderilen metni aynen kabul ettiğinde Cumhurbaşkanı resmi gazetede yayımlamak zorunda olduğundan, buradaki veto güçleştirici değil geciktiricidir. Fransa'da Cumhurbaşkanı'nın tek başına yasaları geri gönderme yetkisi yoktur.

-Bakanlar Kuruluna başkanlık etmede,her iki devlette de Cumhurbaşkanı bu hakka sahiptir. Türkiye'de bu yetki istisnai olarak kullanılmakta ve Anayasa'da tanımlandığı şekliyle Cumhurbaşkanı gerekli gördüğü hallerde bu hakkını kullanmaktadır. Fakat Fransa'da bu yetki genel niteliktedir.

-Meclisi feshetmedeise Fransa'da Fesih yetkisi çok geniştir, iki istisnası vardır (I) kriz dönemlerinde kullanılamaz (II) 1 yıl dolmadan ikinci kez kullanılamaz. Türkiye'de ise çok istisna hallerde kullanılır, bunlar da hükümetin güvenoyu alamaması veya kurulamamasıdır.

Yarı Başkanlık Sisteminin; Belirli bir süre için seçilmiş olan Cumhurbaşkanı siyasi istikrar sağlaması, Parlamentoya karşı sorumlu olan bir Başbakanın siyasi esneklik sağlaması ve ikili bir yönetimin ülke yönetimindeki gücün dengelenmesine imkan vermesi gibi avantajlarının yanında, Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilmesi ve Cumhurbaşkanı'na fiili bir güç bahşetmesi, hükümetin yasamaya karşı sorumlu olması, parçalı bir yasama organın olduğu durumlarda istikrarsızlık oluşturması, Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasındaki olası uyumsuzluğu dezavantajları olarak zikredilebilir. (Kaynak Fırat Oktay)

Bütün bu karşılaştırmalara baktığımızda aslında Türkiye'nin hali hazırda Yarı Başkanlık sisteminin de ötesinde bir yetki ile yönetildiğini söyleyebiliriz. Birçok konuda Yarı Başkanlık Sistemindeki Cumhurbaşkanının yetkileri Parlamenter sistemdeki Cumhurbaşkanının yetkilerinden azdır. Başkanlık veya yarı başkanlık sistemine geçmeyi isteyenlerin hedefi kendi koltuklarını sağlamlaştırmak değil, milletin egemenliğini tesis etmektir. Başkanlık sistemine karşı olanların hedefi ise millet iradesine ipotek koymaktır. Demek ki Yarı Başkanlık Sistemi korkacak veya korkutacak bir sistem değildir. Mesele millet düşmanlarının kafalarındaki engel ve korkulardır. Önemli olan o engel ve korkulardan kurtulmaktır. O korkulardan kurtulduğumuzda yönetim şeklinin çok ta önemi kalmayacaktır.