Dolar (USD)
32.52
Euro (EUR)
34.80
Gram Altın
2433.14
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

07 Ocak 2023

Yaşar Kaplan ağabeyi özledik

Ay Vakti Dergisinde Aylık ve Meydan dergilerinin kurucusu Yaşar Kaplan ile yapılan bir söyleşiyi okuyorum. Bunun için Şeref Akbaba hocamıza teşekkür borçluyuz. Bu ülkede dindarların derlenip toplanmasında dergilerin epeyce katkısı olmuştur. İslamî bir hassasiyetin oluşmasında, İslamî tavırların ve reflekslerin gelişmesinde dergiler ve kurucuların emeğini yok sayamayız.

Büyük Doğu’yu Necip Fazıl, Diriliş Dergisini Sezai Karakoç, Edebiyat Dergisini Nuri Pakdil ile anıyorsak Aylık dergiyi de Yaşar Kaplan ile anıyoruz. Bu dergilerde bahsi geçen üstadların çoğu taşın altına elini atan olmadığı için onlar taşın altına girmişlerdir. Ve bu psikoloji ile dergilerini çıkarmışlardır. Derginin şair kadrosundan Nurettin Durman ağabeyin bildirdiği üzre Aylık dergi on yılda yazılan bir şiir gibiydi.1988 tarihinde kapandığına göre yetmiş sekizlere kadar yaşı gidiyor.

Aylık Dergiye birileri İrancı itirazı yapınca dergi Ehl-i Sünnet özel sayısını çıkarmayla karşı bir atağa geçmişti. Gerçi bu Meseleye Malatya Ekolünün önemli temsilcilerinden Metin Önal Mengüşoğlu itiraz eder. O, Yaşar Kaplan’a Malatya ekolünün ehl-i sünnet çizgisi Murat Kapkıner vasıtasıyla geçtiğini söyler. Gerçi o vakitler İran devrimi bütün Müslümanlar için önemli bir tecrübeydi. İçerisine kavmiyetçilik karıştırılmayan saf, katışıksız, şek ve şüpheden uzak Müslümanların bir kazanımıydı.

Söyleşiye gelirsek Yaşar Kaplan ağabeyimize sorulması gereken başka sorular da olması gerektiğini düşünüyorum. Belki de Yaşar Ağabey bu soruların sorulmasından hoşlanmadığı için sorular sorulmamıştır. Ama o, susarak bir hüznü büyüteceğini baştan beri beyan etmiştir. Ülkeden ayrılalı on beş yıl oldu. Biz, yirmi Sekiz Şubat’ın ayazında bir avuç genç olarak postmodern darbeye direnirken Yaşar Kaplan ağabeyimizi yanımızda görüyorduk. O da bir yazar olarak herkesin sustuğu yahut susturulduğu dönemde yazılarıyla, konuşmalarıyla İslamî bir görüş sergiliyordu. Düşünce adamlarının konuşması bir milletin konuşmasıdır. Bu nedenle onun konuşmaları bizim toplumsal varoluş ve millî bilinç içinde harekete geçmemize vesile oldu. Ona göre düşünce adamları haysiyetli davranırsa o milletin boyun eğmesi mümkün değildir.

Söyleşide Türkiye’nin geleceği konusunda da değerlendirmeleri var Yaşar Kaplan’ın. Ona göre Türkiye’nin geleceği zor bir gelecektir. Altını çizdiğim cümle ise şu ”Geleceğimiz geçmişimizden daha zor olacaktır.” Bu nedenle gençlere, yeni nesle şu tavsiyede bulunuyor. Her bireyin ülkeye kendi özel mülküne sahip çıkar gibi çıkmaya, birlik şuuru ile davranmaya, iş başındakilerin de kirlenmekten uzak durarak işlerini yapmaya dikkat etmeleri gerekmektedir. Evet nereye gittiklerini bilen ve birlikte hareket eden toplulukları hiçbir güç yıkamaz.

Kıymetli düşünce adamı Yaşar Kaplan’ın bu fikirleri yirmi yıl önce de böyleydi. Şimdi de. Biz, gençlik olarak onun özgün fikirlerini bilirdik. Aidiyet duyduğumuz Milli Görüş camiasına muarız fikirleri olmasına rağmen birçok sohbetimize davet eder, kendisinden müstefid olmuştuk. O, sohbetlerinde daima şunu savunurdu. Düşünce ve sanat adamlarının bağımsız hareket edebilmeleri ve iktidarda kim olursa olsun gerektiğinde eleştiri kurumunu ve toplumun akilleriyle örgütlenip uygunsuzluklara karşı direnme haklarını kullanması gerektiğini söylemiştir.

Bu arada Yaşar Kaplan ağabeyimiz, etimolojik çalışmalar yapan yabancı dili olan biri olduğunu da unutmayalım. Bu gün Türkiye’de sessiz yığınların okuyarak büyüdüğü Malcom X şahsiyetini (Alex Haley'in kaleme aldığı kitap) Akabe yayınlarında çıkan onun çevirisine borçluyuz. Abdullah Bizden ile beraber çevrilen bu kitapta Rasim Özdenören de bir sunuş yazısı yazmıştı.

Yaşar Kaplan ağabeyimiz için söylenecek çok sözümüz var. Bir konferans için kendisini İstanbul İmam Hatip Lisesinin yurduna davet ederken Güven Taştan ağabeyimizin arızalı arabası yolda kalmıştı. Kendisi de arabadan inip MGV’li gençlere yardımcı olacak kadar mütevazıydi. Velhassıl onu çok özledik. Bu kadar.