Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

09 Aralık 2023

Yeni bir yıkım kapıda

Dünya genelinde ciddi bir iktisadi kaos oluşmaya başladığı daha net görülüyor artık. Bu süreçte başta Batılı ülkeler olmak üzere bütün dünyada fiyatların genel seviyesi yukarı doğru gidiyor, tüketicilerin alım gücü düşüyor, ekonomilerde daralma daha net belirginleşiyor. Aslında bu durum, “great reset” olarak adlandırılan yeniden yapılanma çalışmalarının beklenen bir sonucu. Zira bir kaos olmadan yeni bir düzen kurulmaz. Her kaos kendi düzenini doğurur.

Dünya dediğimiz yer, mevcut hali ile egemen ve eşit devletler üzerine kurulu ancak, bu devletler de belli sayıda ailenin hegomonyası altında. Yani devletler, içeriden bakıldığında, egemen gibi görünüyorsa da dışarıdan bakınca hiç te öyle egemen filan değiller. Bu bağlamda “Gazze dışında her yer işgal altında” sözü küreselci sistemin özeti niteliğinde… Küresel düzeyde belirli sayıda ailenin medyada algı yönetimi ile manipüle etmesiyle yürütülen kampanyalar sonucunda atadığı “ülke müdürleri” ile yönetiliyor devletlerin çoğu. Bir ülke müdürü görevini tamamlamadan yeni ülke müdürü olacak kişi adayları ile ayrı ayrı görüşüp sistemin devamının taahhütlerini alıyorlar zaten. Gelenler de görevini yapıp gidiyorlar. Sistem, dönüp dolaşıp belirli ailelerin servetine servet katması şeklinde dönüyor hep. Yani küreselciler kendilerine tüm dünyada ülke müdürü seçiyor. Ülke müdürleri de kamuda ve özel sektörde idarecilerini seçiyor.

Özel sektör tarafının “alttan yukarı ifadesi ile” en altta işçi sınıfı, onları yönetenler yöneticiler, yöneticileri yönetenler işletme patronları, patronları yönetenler banka yöneticileri, Banka yöneticilerini yönetenler banka sahipleri, Banka sahiplerini yönetenler ise küreselci sermayedarlar. Yani, sistem aşağıdan yukarı doğru işleyen bir kaynak/zenginlik/varlık transferi ve emek kullanımı ve sömürüsü üzerine kurulmuş durumda. Atılan her adım, yapılan her iş en tepedeki küresel sermayedarlara hizmet eder durumda.

Bu gemide durduğumuz sürece gemi içinde nereye gidersek gidelim geminin gittiği yerden başka yere gitmek imkân ve ihtimal dâhilîde değil. Gemi içindeki bir köşeden diğer köşeye gitmek geminin gittiği rotadan başka bir yere gitmek anlamına gelmiyor. Bu para kredi sistemini yürüten geminin içinde bulunduğumuz sürece sahil-i selamete erişme imkân ve ihtimali de yok. Çok acil şekilde bu gemiden inmek, başka istikamete giden bir gemiyle yola devam etmek lazım ki, doğru yere varabilelim. Kaynakların aşağıdan yukarı aktarımı değil, zenginliğin tabana yayıldığı bir model kurmak lazım. Halkın refahının genişlediği ve yayıldığı yeni bir düzen gerekiyor. Mevcut ezberin kimseye faydası olmadığı apaçık ortada.

Biz, günlük ve kısa süreli ufuklar ile yol yürüdüğümüz için asırlara şâmil bir nazarla meseleleri analiz edemiyoruz. Dünya tarihinde bu şekilde işleyen kurumsallaşmış bir şekilde aşağıdan yukarıya kaynak transferi üzerine kurulu küresel bir para kredi sistemi yok. Belirli kavimlerde ve dönemlerde faiz odaklı uygulamalar olduğu görülmekle birlikte, bu şekilde yapılandırılmış küreselleşen bir sömürü sistemi dünya tarihinde eşi benzeri görülmeyen bir durum. Bu haliyle küresel istila durumu olduğu apaçık ortada. Acilen bu ezberi bozup, çağlarüstü sorunlara bakıp insan odaklı bir kaynak paylaşımı getirecek modele evrilmemiz lazım. Fakat, bir kaos olmadan yeni düzen oluşmuyor.

Ülkemizde de durum aynı düzlemde devam ediyor. Her yirmi senede bir ekonomik kriz adı altında ülke kaynakları talan ediliyor. Yeniden bir düzen kuruluyor, bu sefer de ara sömürü başlıyor. Zirveye çıkartılıp talan dönemine evrilip voleyi vuranlar ortaya çıkartılıyor.

Şu anda bunun bir örneği daha yaşanıyor ülkemizde. Gayrımenkul para kazandırmıyor hatta satılamıyor bile. Araç para kazandırmıyor hatta satılamıyor bile. Borsa para kazandırmıyor, hatta kaybettiriyor. Mal ve hizmet piyasalarında daralma bekleniyor. Ekonomi bakanı bile önümüzdeki yıl iç piyasada daralmanın artacağını açıklıkla beyan ediyor. Faizler aşırı yükselmiş durumda, işletmeler aşırı yüksek faiz nedeniyle bunaltılıyor. Elinde parası olan herkes de faize yatırmaya zorlanıyor. Yani, servetini korumak isteyenler zorla faize itiliyor. Alternatif kanallar da kurutulduğu için sistem yine “faiz lobisi” şikâyeti yapanlar eli ile “faiz lobisine” hizmet eder hale getirildi. Adım adım yeni bir bunalım kapıda görünüyor. Ülkenin faize teslim edilerek kaynakların sömürülmesine göz yumulması neyin diyeti diye sormadan edemiyoruz. Hep denir ya, zengin olmak şart değil, harama girmemek şart. Bu durumda sistemin çarkları faiz hassasiyeti olanları arasına alıp eritiyor.

Sonuçta yeni bir yıkım kapıda görünüyor. Umulur ki, bu “son yıkım” olur ve yeni kurulacak modelde küreselcilerin sömürü gemisinden inecek bir modelleme yapılır artık.