Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

07 Kasım 2018

Yeni Brunsonları Önlemek İçin

Su uyur düşman uyumaz derler…

Ancak su da düşman da uyusa… BİZ uyuyamayız… Uyumamalıyız…

Ekonomik anlamda döviz kurlarının artışıyla ortaya çıkan endişe ve kaygılar; şimdilerde yerini olumlu ve pozitif bir havaya bırakıyor.

Malum… Yaşanan sıkıntılar kur artışıyla başlamış ve gelen fiyat artışlarıyla ekonomik dengelemede olumsuz durumlar belirmişti.

Ancak enflasyonla mücadele programı kapsamında yapılan fiyat indirimleri ve arkasından döviz kurunun yönünü aşağıya çevirmesi; sıkı bakış açılarını ve politikalarını gevşetmemeli…

Sıcak para iyi yönetilmeli…

Sadece bizde değil tüm ekonomilerde geçerli olan bir husus var…

Yüksek seviyelerdeki döviz kurlarının aşağı yönlü hareketlerinin başlamasıyla -ki, şuan bunu yaşıyoruz- ekonomilere sıcak para girişi başlar… Hele hele FED faiz artırmamış; bizim “Merkez Bankamız faizi düşürmemiş” iken…

Yazının başında arz ettiğim hususlarla beraber bu durum, iyileşme durumu ve ortamı algısını netice veriyor.

Kaynak üretmek…

Sıcak para girişleri esas itibariyle “kaynak bulma” niteliğindedir…

Girdiği ülkelere kısa vadeli olarak gelir ve ilgili ülkenin parasını daha değerli hale getirerek sanal bir zenginlik oluşturur…

Çıktığı zaman da yıkarak ve dökerek çıkar.

Dış faizler artmadığı veya düşmediği… Yahut içerde faizler düşmediği, arttığı veya sabit kaldığı sürece bu mekanizma böyle işler…

İthalat ile beslenen bir ekonomi olmamız sebebiyle bizim “kaynak bulma” yerine “kaynak üretme” yöntemiyle hareket etmemiz gerekiyor.

Ancak bu suretle geleceği daha iyi inşa edebilir ve gelecekle ilgili kaygıları ortadan kaldırabiliriz.

Sayın Başkan’ımızın ifadeleri önemli…

Cumhurbaşkanımızın MİLGEM Projesi'nin üçüncü gemisinin (TCG Burgazada'nın) silahlı kuvvetlerimize telimi töreninde -ki bu arada gururla izlediğimi ifade etmek isterim- yaptığı konuşmada önümüzdeki yıllara daha çok ışık tutacak bir ifade kullandı:

“Biz millileşmeyi büyük şirketlerimizle, yerlileşmeyi KOBİ’lerimizle yapıyoruz…”

Şu tespiti ifade etmek lazım:

Mevcut teknolojik seviyemiz her konuda yüzde yüz milli olanaklarla üretimde bulunmaya müsait değil…

Ancak özellikle “ithal ikame üretim modelinin” öncülüğünde “Ar-Ge ve Teknolojik” yatırımlara daha fazla imkanlar ve destekler sunmamız gerektiğini düşünüyorum.

İnanın… 7 Kasım sabahının bile öğleninden daha erken olduğu bir süreçten bahsediyoruz…

Savunma sanayisinde dışa bağımlılığı yüzde 80'den yüzde 35'lere kadar indirdiğimiz gibi…

Özellikle “ara malı ve yatırım mallarında” dışa bağımlılığı “dış ticaret fazlası” verecek şekilde minimize edebiliriz. Bu konuda çok ayrıntılı yazılarımı daha önce buradan sizlerle paylaşmıştım.

Ancak bu şekilde kısa vadeli yabancı paranın ve dış ticaret açığının sebep olduğu olumsuzlukları ve yıkımları… Yani Brunson benzeri olayları… önleyebiliriz.

Bu arada ilk 100 savunma sanayi şirketi arasında 4 şirketle dünyada ilk 6’nın içinde olduğumuzu dipnot olarak aktarmış olayım...