Dolar (USD)
32.36
Euro (EUR)
34.71
Gram Altın
2432.55
BIST 100
9974.96
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

20 Şubat 2022

Yolculuk Aramgâha

- Mehmet Mekin Meçin Hocamıza;

Aramgâh!

Aşkların, sevdaların arkeolojik yurdu. Biz, aşk seferinin yolcularıyız. Yolculuk çok yorgun, bitkin ve çileli geçiyor. Kim bilir aşkın tarihi yazılsaydı, orada aşkın okumalarla karşılaşacaktık. Ama kimse aşkın tarihini okumuyor. Leyla ile Mecnun’u, Hüsrev ile Şirin’i tanımıyor kimse. Aşk yolculuğunda herkes kendini asıl kahraman ve aşkını milat olarak tanımlıyor.

Aramgah!

Aşk yolculuğunun son durağı. Herkesin varacağı menzil, istirahatgah… Aramgâhı İranlılar’a sorsanız size mezarlığı gösterirler. Daha doğrusu mezarlıktaki bir mezarı. Mezarın gerçek adı olan “gor” u kolay kolay söylemezler. Edebî alt yapısı düşük insanlar oraya “gor” derler. Bizdeki gibi verem hastalığı demeyiz de “ince hastalık” deriz.

Aramgâh!

Türkçedeki “huzur evi” demek ki kelimelerin de bir felsefesi var. Bir arka bahçesi var. Bizdeki huzur evi maalesef aramgâh değil bir çilegâh… Çocuklarının, torunlarının yolunu gözleyen dedeler ve ninelerin toplanma kampı. Yahya Kemal’in “Ölüm âsude bahar ülkesidir bir rinde” dediği yer değil burası.

Aramgâh!

Bir “Doğu Esintisi”…İranlıların ölümü bir durak olarak gösterdiği metafor. İranlılar aslında bu metaforu Hinduyâne felsefesinden yani Hint felsefesinden almışlar. Avesta’da bu kültürel bu edebi tasavvur Yesna bölümünde geçiyor. Avesta külliyatının ilk kitabının adıdır “Yesna” .

Zerdüştlüğün ahiret inancı ve aramgâh tasavvuru orada çok canlı bir biçimde anlatılır.

Aramgâh!

Batı’da aradığı hazzı, tadı bulamayan ünlü düşünür Cemil Meriç, en son “Işık Doğudan Gelir” adında bir kitap yazar. Kitabının bir bölümünde şöyle der Cemil Meriç "Doğu mabedleri ile mabedin inşasına bir taş daha getiriyorum. Bugün dünyanın bütün ülkelerinde, güçlü mimarlar ve yiğit işçiler; bilerek veya bilmeyerek, aynı mabedin inşasına çalışmaktadır." Meriç, Avesta’yı, Yesna’yı, Zerdüşt’ü yakından tanıdıktan sonra bu kitabı kaleme alır. Aramgah orada da anlatılır.

Ama aramgâhın en beliğ anlatımı Fars kaynaklarında, Hafız ve Sadi’nin şiirlerinde anlatılır. Sahi, Cemil Meriç’in Fars edebiyatını es geçip bir sonraki durağa (Hint Edebiyatı) atlamasının sebebi ne olabilirdi. Korkmuş muydu acaba. Fars edebiyatının belağatı ve mübalağası içerisinde boğulma tehlikesi mi sezdi. Oysa onun çok sevdiği Erasmus, deliliğe, cinnete methiye adlı bir kitap yazarken bu minvalde onlarca söz söylemişken Hafız ile Sadi, cinnete değil cennete övgüler yapmıştı.

Aramgâh!

Bu dünya çilesini bitirenler için aramgâh ideal bir mekân. Selçuklu ve daha sonra Osmanlı bakiyesi coğrafyada aramgah bilinirdi. Beyrut’tan Bosna’ya Üsküp’ten Kudüs’e aramgah kavramını bilmeyen yoktu.