Dolar (USD)
32.31
Euro (EUR)
34.61
Gram Altın
2408.25
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Yükselişin Şifresi

Ülkeler son 10 yılda şiddetini artıran "yeni nesil dünya savaşı" olarak nitelediğim oluşturulmaya çalışılan dünya düzeninde kimi zaman kendi ordularıyla savaşırken kimi zaman da terör örgütlerine verdikleri destekler ile birbirlerine karşı bir güç mücadelesi veriyorlar. Bunun en net örneğini yanı başımızdaki Suriye'de YPG armalı ABD askerleri ile gördük.

Gelelim bu savaştaki son gelişmeleri incelemeye. Geçtiğimiz hafta Japonya'da önemli bir toplantı gerçekleşti. IMF tarafından ilan edilen dünyanın sanayileşmiş 7 ülkenin liderlerini bir araya getiren G7 Zirvesi iki gün sürdü. Liderler, küresel ekonomideki belirsizliklerin ve risklerin yanında gelişmekte olan ekonomilerde yaşanan durgunluk, petrol fiyatlarındaki düşüş ve gerileyen ticaret hacmini konuştu. 1998-2014 döneminde G8 olarak bilinen grup 2014'te Rusya'nın Kırım'ı ilhak etmesinin ardından Rusya'nın üyeliğinin askıya alınmasıyla tekrar G7 olarak toplantılarına devam ediyorlar. G7'nin bugünkü yapısına baktığımızda ABD, Almanya, Fransa, İtalya, İngiltere ve Kanada'dan oluşuyor. Grupta ayrıca Avrupa Birliği de temsil edilirken bu toplantıya özel davetli olarak Laos, Vietnam, Endonezya, Bangladeş, Sri Lanka ve Papua Yeni Gine devlet ve hükümet başkanları, BM ve OECD Genel Sekreterleri ve IMF Başkanı da katıldı.

Kuzey Kore'nin nükleer programı, Çin'in Doğu ve Güney Çin Denizi'nde egemenlik iddia etmesi, Ortadoğu'da yaşanan gelişmeler, sığınmacı krizi, terörle mücadele, Rusya'nın Ukrayna'daki faaliyetlerinin de görüşüldüğü toplantıda uzun zamandır bahsettiğim yeni nesil savaşın son durumu konuşulurken önümüzdeki dönemin de planı yapıldı.

Bu toplantı devam ederken Çin Dışişleri Bakanı G7 ülkelerine Güney Çin Denizi meselesinde tansiyonu yükseltici açıklamalar yapılmaması konusunda uyarıda bulundu. Güney Çin Denizi'nin büyük bir bölümü üzerinde hak iddia eden Çin'in yanında bu bölgede Tayvan, Brunei, Malezya, Vietnam ve Filipinler de hak iddia ediyorlar. Çünkü bu bölgenin petrol, doğalgaz ve balıkçılık açısından zengin kaynaklara sahip olduğu biliniyor.

Toplantıda Japonya Başbakanı Abe'nin 2008 yılında 613 milyar dolar borcu ile ABD'nin en büyük iflasını meydana getiren Lehman Brothers yatırım bankasının iflasını açıklamasıyla ortaya çıkan kriz büyüklüğünde yeni bir krizin yeniden ortaya çıkabileceğini söylemesi küresel ekonomik daralmanın boyutunu adeta gözler önüne serdi.

G7 Zirvesi'ne katılan AB Konseyi Başkanı Donald Tusk sanayi ülkelerinden global mülteci krizinin çözümüne yönelik destek istedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye'ye ikide bir yeni kriterler dayatılması durumunda TBMM'den geri kabul antlaşmasının geçmeyeceği sözlerinden sonra G7 toplantısında ülke liderlerini söz konusu krizi çözmeye yönelik katkı sağlamaya çağırması son derece manidar oldu. Tusk, uluslararası toplumun mülteci krizini kabul etmesi, dayanışma içerisinde olunması gerektiğini söyledi. Yıllardır Türkiye'yi bu konuda yalnız bırakan AB, son dönemde verdikleri destek sözünde durmadıkları gibi Avrupa'nın mülteci krizi konusunda yalnız bırakılmaması gerektiğini iddia etti.

Geçen hafta bir yanda küresel aktörlerin gerçekleştirdiği G7 toplantısı olurken diğer yanda Türkiye'de de Dünya İnsani Zirvesi'nde yukarıda bahsettiğim yeni nesil küresel savaştan zarar görenler ile ilgili konuşuldu. Yaklaşık 125 ülkenin temsilcilerinin katıldığı zirvede küresel yeniden dönüşüm sürecinin şiddetini artırdığı son 10 yılda dünyada yardıma muhtaç insan sayısı iki katına çıktığı, bu yıl itibarıyla dünyada 125 milyon kişi insani yardıma ihtiyaç duyduğu belirtildi.

Küresel ekonomideki güç dengesinin değiştiği bir dönemde, liderler bu tip toplantılar aracılığı ile sık sık bir araya gelip toplantı dışında gerçekleştirdikleri ikili görüşmeler ile bu güç mücadelesinde pozisyon alıyorlar.

TTP, TTIP, CETA gibi serbest ticaret antlaşmalarının yanına AB ile Japonya arasındaki serbest ticaret antlaşmasını da ekleyen küresel aktörler yeni ticaret haritaları oluştururken Türkiye de bölgesel anlamda öne çıkan ve yükselen yeni ekonomik güçler ile ticari ilişkilerini geliştirme çalışmaları yürütüyor. Türkiye özellikle son dönemde ilişkilerini daha ileri seviyelere taşıdığı Katar, Suudi Arabistan gibi ülkelerle yeni ticaret antlaşmaları gerçekleştirirken İran'a uygulanan ambargonun kaldırılmasıyla önemli ticari görüşmeler yaptı.

Bu süreçte Türkiye'ye de terör örgütleri PKK, DAEŞ, FETÖ üzerinden saldıran güçler Türkiye'nin yükselen bir güç olduğunu artık iyice hissetmeye başladılar. Artık PKK son dönemde iyice çözülmeye başladı ve teslim olan terörist sayısındaki artış bunun bir göstergesidir. Terörün Türkiye'nin gündeminden çıkarılmasının ardından gerek yerli gerekse yabancı yatırımcıların Türkiye'nin dört bir köşesinde yapacakları yatırımlar ile Türkiye büyüme hızını artıracak ve son dönemde takılı kaldığı orta gelir tuzağından kurtulacaktır. Yeter ki biz millet olarak birlik olup aramıza nifak sokmaya çalışanlara fırsat vermeyelim. 563 yıl önce nasıl çağ açıp çağ kapattıysak bugün de yapabiliriz.