Dolar (USD)
32.31
Euro (EUR)
34.56
Gram Altın
2410.62
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

18 Haziran 2023

​Yusuf aleyhisselamın ibretli hayatı-8

Yakub aleyhisselam, oğullarını erzak almak için ikinci defa Mısır’a gönderdi. Bünyamin ile beraber Yusuf aleyhisselamın huzuruna çıktılar. Yusuf aleyhisselam onlara ikram bulundu. Bir tenhada kardeşi Bünyamin’e kendisini tanıttı ve onların yaptıklarına üzülme, dedi. Ayrıca bir tedbirle kendisini göndermeyeceğini bildirdi. Sonra kardeşlerden her biri için bir deve yükü erzak hazırlattı. Kardeşi Bünyamin’in yükünün içine de Mısır kralının altından yapılmış su tasını koydurdu.

Kardeşler, yüklerini hazırlayıp yola çıktılar. Ancak bu sırada saraydan bir tellal arkalarından şöyle seslendi:

- Ey kervancılar durun, kesinlikle siz hırsızsınız!.. Kardeşler neye uğradıklarını şaşırdılar, geri dönüp:

- Ne oldu, ne kayboldu, aradığınız şey nedir, diye sordular. Görevli:

- Kralın tası kayboldu, onu getirene bir deve yükü erzak var; ben de buna kefilim, dedi. Kardeşler buna cevaben:

- Vallahi kesinlikle siz de bilirsiniz ki, biz buraya bozgunculuk yapmak için gelmedik. Ayrıca hırsız da değiliz, dediler.

Görevli dedi ki:

- Peki, eğer sözünüzde yalancı çıkarsanız, size göre hırsızlığın cezası nedir? Kardeşler cevaben:

- Tas kimin yükünde çıkarsa, o hırsızdır ve mal sahibinin bir sene kölesi olur. Biz, hırsızlık yapan zâlimleri böyle cezalandırırız, dediler.

Görevliler, aramaya başladılar. Tas, en son baktıkları Bünyamin’in yükünden çıktı. Bunu gören kardeşler; “halalarının, küçükken Yusuf aleyhisselamı bir sene daha yanında tutmak için gizlice elbisesinin altından beline kemer bağlama,” olayını hatırladılar ve:

- Eğer Bünyamin çaldıysa, daha önce O‘nun kardeşi de çalmıştı. Bunu duyan Yusuf aleyhisselam; onlara belli etmeksizin içinden; “asıl sizin durumunuz kötü! Allah, sizin suçladığınız hususu çok iyi bilmektedir,” dedi.

Sonra Yusuf aleyhisselam, Bünyamin’i Mısır’da alıkoyacağını söyledi. Babalarına verdikleri kuvvetli sözü hatırlayan kardeşler paniklediler ve:

- Ey Azîz! Gerçekten Bünyamin’in ihtiyar ve çok muhterem bir babası var. O’nunla teselli oluyor, kaybolan kardeşimizin acısını O’nunla unutuyor ve O’nu bizden çok seviyor. Mümkünse O’nun yerine birimizi alıkoy ve O’nu serbest bırak. Biz kesinlikle seni iyilikseverlerden görüyoruz, dediler. Yusuf aleyhisselam dedi ki:

- Eşyamızı yanında bulduğumuz kimseden başkasını alıkoymaktan Allah’a sığınırız. Çünkü bu takdirde suçsuz birini alıkoyduğumuz için zâlimlerden oluruz, dedi.

Kardeşler, konuyu görüşmek üzere bir kenara çekildiler. Büyükleri dedi ki:

- Babanızın sizden Allah adına aldığı sözü ve daha önce de Yusuf hakkında işlediğiniz hatayı bilmiyor musunuz? Babam gelmeme izin verinceye veya Allah benim hakkımda hükmedinceye kadar bu yerden asla ayrılmayacağım. Allahü Teâlâ hükmedenlerin en iyisidir, dedi ve ilave etti:

- Babanıza dönün ve şöyle deyin: “Baba! Şüphesiz oğlun Bünyamin hırsızlık etti. Biz de ancak bilip gördüğümüze tanıklık ediyoruz. Gaybı bilmiyoruz. Yani O, gerçekten tası çaldı mı, yoksa O’nun haberi olmadan yüküne mi konuldu, bir fikrimiz yok. Gayba, bilgimiz dışında kalan olaylara karşı da O’nu koruyamazdık. İstersen orada bulunduğumuz şehrin halkına ve aralarında geldiğimiz kafileye sor. Biz gerçekten doğru söylüyoruz!..”

Yakub aleyhisselam ise, bu habere hem çok üzüldü hem de anlatılanlara hiç inanmadı ve dedi ki:

- Hayır, nefisleriniz bu hususta sizi aldattı. Artık bana düşen şey sabr-ı cemildir. Umulur ki, Allahü Teâlâ oğullarımı bana geri getirir. Şüphesiz O Alîmdir, Hakîmdir; herşeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir, dedi. Sonra da onlardan yüz çevirdi ve:

- Ah Yusuf’um ah, diye sızlandı ve kederinden ağlayarak iki gözüne ak düştü ve perde indi. Bununla beraber O, kederini oğullarına belli etmiyor, içine atıyordu. Bunun üzerine oğulları:

- Vallahi, sen hâlâ Yusuf’u anıp duruyorsun, ya üzüntüden eriyeceksin veya kendini helâk edenlerden olup öleceksin, dediler. Yakub aleyhisselam cevaben:

- Ben, derin üzüntü ve tasamı yalnız Allah’a arz ederim ve Allah katından sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim, dedi.

(Devamı haftaya…)