Dolar (USD)
32.38
Euro (EUR)
34.65
Gram Altın
2410.08
BIST 100
10095.78
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

11 Haziran 2020

''Yüzde 50 Artı 1 Oy'' Meselesi

Sayın Hilmi Daşdemir, Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Optimar Araştırma’nın anket sonuçlarını açıkladı:

“20 Nisan 8 Mayıs tarihleri arasında 26 ilde toplam 2307 kişiyle yapılan Türkiye’nin Nabzı araştırmasına göre….

Ak Parti AK Parti yüzde 42,8, CHP yüzde 23,4, MHP yüzde 10,2, HDP yüzde 9,5, İYİ Parti yüzde 9,1, Deva Partisi yüzde 1,3, Gelecek Partisi yüzde 1,0, SP yüzde 0,8 BBP yüzde 0,6 ve Yeniden Refah Partisi ise yüzde 0,4 oy oranında görünüyor. “(Star: Açık Görüş)

Bu rakamlar benim tespitlerimle bir ölçüde örtüşüyor.

Tahmin edemediğim, Yeniden Refah Partisi’nin oy oranı.

Gerisinde büyük ölçüde mutabıkız.

Anket şirketim yok ama memleketin her noktasından nabzı aktaran nice dostum var.

Övünmek gibi olmasın, “nabzı” iyi tuttuğum söylenebilir, İstanbul’da ve Ankara’da CHP’nin “kazanma ihtimalinin yüksek olduğunu” söylediğimde kızıp, köpürenler de bunu iyi bilir!

Sayın Daşdemir’in sonuçlarını açıkladığı ankete göre, Cumhur İttifakı’nın oylarında gerileme yok, hatta bir miktar artmış durumda.

CHP’li belediye başkanlarının şu ana kadar icraat adına “lâftan” başka bir şey ortaya koyamamaları, özellikle Ekrem İmamoğlu’nun “irrite edici” tavırları, “Siyasal İktidar”ın “PandemiSüreci”ni iyi yönettiği yönündeki kanaatin ağır basması, Türkiye’nin dışlanmak istendiği Doğu Akdeniz’e ağırlığını koymak suretiyle gücünü göstermesi vesaire…

Cumhur İttifakı’na desteğin bir miktar artmış olmasının akla yatkın sebepleri var.

Bununla birlikte, sürecin “Cumhur İttifakı” ve özellikle de AK Parti ve tabii Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın lehine işleyip işlemeyeceğini bugünden kestirebilmek çok zor.

Şöyle ki;

Seçim sonuçları ile anketler, Ak Parti’nin daha çok, orta ve ileri yaştaki seçmenlerden destek alabildiğini gösteriyor.

Özellikle 18-21 yaş kesiminde oy oranı epeyceazalıyor.

Ak Parti’nin kuruluş yıllarında, ilk seçimlerinde genç seçmen “açık ara” Ak Parti’yi tercih ederdi.

Şimdilerde oralarda durumlar bir ölçüde değişmiş gibi görünüyor.

Rakamlar, AK Parti’nin 18-21 yaş kategorisinde de “birinciliği” muhafaza ettiğini gösterse de, zamanın Ak Parti’nin lehine işlemediği ortada.

Gençliği büyük ölçüde ihmal ederseniz, bunlar olur, normal yani.

Önümüzdeki sürecin seçimlerinden hangi partinin ne kadar oyla çıkabileceğini önemli ölçüde “genç seçmen” belirleyecek, bu kesin…

Bir de şu kesin;

Pandemi süreci her ekonomiyi olduğu gibi Türkiye ekonomisini de etkileyecek.

Bu süreçten “zararsız veya kârlı çıkmaktan” çok daha güçlü olan ihtimal, “görece az zararla” çıkmak.

Yani…

Gelişmiş denilen batılı ekonomilerin gördüğü kadar zarar görmeyebiliriz ama her dağın dumanı kendisine göre.

Bizim “alt yapısını” oturtmaya çalışan bir ekonomimiz var, ekonomik gelişmeyi destekleyecek “eğitim alt yapımızın” durumu belli, birçok üniversite açtık, piyasanın ememeyeceği kadar mezun veriyoruz her sene…

Yani…

Şunu söylemek istiyorum:

Önümüzdeki süreç, Türkiye açısından hiç de kolay geçmeyecek.

Ekonomi yönetimi, dünyayı alt üst eden bu süreçten en az hasarla çıkmamızı sağlayacak tedbirleri alsa da, sıkıntıların bir bölümünün faturası haliyle “Siyasal İktidar”a çıkacaktır.

Bazı gelişmeler, AK Parti’deki “iç çekişmelerin” siyasete ilgi duyan hemen herkes tarafından görülebilir boyutlara ulaştığını ortaya koymaktadır.

Birçok Ak Partili, “mental yorgunluktan” şikayet etmektedir.

“Kongreler Süreci”nin nasıl tamamlanacağını, iş başına gelecek isimlerin ne kadar hasbî ne kadar hesabî olacaklarını göreceğiz Allah ömür verirse.

Sayın Erdoğan gibi “karizmatik” bir Lider, durumu toparlayabilir…

Göreceğiz Allah izin verirse.

Öte yandan…

Cumhur İttifakı’nın karşısındaki blokta çok daha büyük sıkıntıların olduğunu da görmek gerek.

Milyonlarca vatan evlâdı, “Bir araya getirilmişler” İttifakı’nın, sadece ve sadece “Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı devirmeye” odaklandığını düşünmektedir.

Bu tuhaf yapı,

“Erdoğan gitsin de memlekete ne olursa olsun ittifakı” olarak algılanmaktadır.

AK Parti’den kopanların çalışma ve söylemleri bu algıyı kuvvetlendirmektedir.

İttifakın “yaramaz çocuğu” HDP’nin bagajı çok yüklüdür ve bu bagajın taşınması gittikçe güçleşmektedir.

CHP’de Sayın Kılıçdaroğlu’nun “Genel Başkanlık Koltuğu”nu dolduramadığı yönündeki kanaat, CHP’liler arasında gittikçe güçlenmektedir.

İçeride çok yoğun bir “genel başkanlık” tartışması yürümektedir.

Sayın Muharrem İnce, saf dışı kalmış gibi görünse de, temposunu azaltmadan çalışmalarına devam etmekte ve karşılığı gittikçe artmaktadır.

“Erdoğan’ı devirme ittifakı”nın birçok sıkıntısı vardır…

Dünyanın alt üst olduğu bu süreçte, Türkiye gibi bir ülkeyi, bugünkü “haşin muhalefetin” nasıl yönetebileceği de gittikçe artan tempoyla sorgulanmaktadır.

Vatandaşlarımızın büyük bir bölümü, “Türkiye bu pandemi sürecine CHP-HDP’nin başını çektiği ittifakın yönetiminde girseydi, memleketin hali nice olurdu? Şehir hastanelerine bile ‘İstemezük’ diyen koyu ideolojik zihniyet hangi probleme nasıl çare bulurdu?” sorularını gittikçe artan tempoyla dillendirmektedir.

Uzatmayalım:

“Türkiye Siyaseti” öyle bir noktada ki…

Bugünkü görüntülere bakarak, önümüzdeki ilk genel seçimin ve Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nin nasıl sonuçlanacağını kestirebilmek çok çok güç.

“Başkanlık Sistemi”nin bir ürünü olarak ortaya çıkan “İlk turda yüzde 50 artı 1 oy” ihtiyacı, ilk başta “Sıkıntıların çözümüne daha en başından katkıda bulunacak bir unsur” olarak belirlenmişti.

Bugün bunun tartışılmasında yarar olduğunu düşünüyorum.

Acaba, yüzde 50 artı 1 oy olarak mı kalsın, yoksa, “En fazla oyu alan Cumhurbaşkanı mı olsun?” .

İkinci tur olsun mu olmasın mı, yüzde 50 artı 1 oy şart mı?

Çıta bu kadar yüksekte mi durmalı?..

Bu konular üzerinde biraz duralım…

Yüzde 50 artı 1, kimyayı bozdu mu bozmadı mı?..

Tefekkür edelim.