Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

15 Şubat 2014

YÜZÜNE YABANCI ÇOCUKLAR

Aynadaki bir yüzdür. Talihiyle, tarifiyle, en ince hatlarına varıncaya dek tarihiyleu2026 Onda yaratılış mayasının mucizevu00ee ahengini, insan fıtratının derin çizgilerini, mümbit toprakların fethindeki soylu azmi, huşu00fb ile Rab katına yükselen dualardaki samimi niyeti, öyküsü kanla yazılmış büyük aşkların asil çilesini, varoluş kudretini görmek mümkünu2026

Rabbimizin, zamanı vesile tayin ederek bize sunduğu nadide bir miras, kutsal bir emanet çocuklarımız. Onlar, masumiyetin en somut örnekleri. Yazık ki dünyanın bir tarafındaki minik kalpler henüz baharlarının eşiğinde ıstırapların en çetiniyle, çile diye yaratılıp dünyaya yollanmış sarsıcı kavramın zirvesi ile tanışırken, diğer tarafındakiler acının yankısını gönlünün kıyılarında bile duyamayacak, duyumsayamayacak bir biganeliğin sahibi. Dünyanın bir tarafındakiler ölümle iç içe yaşarken, diğer tarafı için acı, karşılaşacakları ilk sıkıntı anına kadar herhangi bir beldede hüküm süren gel-geç bir rüzgarın varlığından başkası olmayacaku2026

Kış ayazında ellerini hissedemeyecek kadar üşüyen insanlarla, ufacık yaşlarında bombalarla tanışan, kaybetme korkusuna aşina olan, çoğunlukla da en sevdiklerini gözleri önünde yitiren ıstıraplar silsilesinde yer alırken sızıdan kalbinin yerini hissedemeyecek hale gelen çocukları mukayese ettiğimizde ne kadar da cılız kalıyor karda üşüyen pamuk ellerin titrek feryadı. Buna mukabil, üşümesine müsaade edilmediği için sıcak bir ortamın hasretini duyma noktasında noksan kalan büyük grubun inkar edilemez varlığı, çok bilmenin dayanılmaz çilesi ile hiç bilmiyor olmanın umursamazlığı arasındaki müthiş uçurumu doğuruyor.

Peki hiç düşündük mü; bilmek kervanının ağır yükü ile bilmemek, duymamak, görmemek hülyasının arasında yetişen gençlik, nasıl bir girdabın içinde can çekişiyor? Daha açık bir tabirle, kardeşlerinin sabır imtihanına şükür ve duayla mukabele eden, acının yüreğinde yaşamasa da yaşayanların varlığından haberdar olan, bu bilinçle yaşantısına yön veren küçük büyükler, çocuk nüfusunun ne kadarını teşkil ediyor?

Su00eeretine, kalbindeki merhametin, rikkatin, hassasiyetin suretine yabancı, zaman içerisinde de yalancı hale getirdiğimiz güzelim çocuklarımızı kime şikayet etme hakkına sahibiz?

Şüphe yok ki bu noktada; "dünyanın dört bir yanında acı çeken çocukların varlığı, çocuğumuzun kalbini hüzne mahku00fbm etmeye bir vesile değildir. Yaş ve gönül bazında kendileriyle aynı duran fakat talih olarak onlardan ayrılan yüreklerin derdiyle dertlenmek ne acının muhataplarına bir kazanım sağlar, ne de bize. Çocuklarımız hüznün soğuk yüzüyle er geç karşılaşacaklar" şeklinde bir düşünceye sarılabilir kimilerimiz. Bu, kısmen doğru da olabilir fakat bugün dünyanın geçmişine, gerçeğine, çilesine, dolayısıyla da merhamet, mücadele, vazife şuuru gibi güzide duyguların nicesine uzak tuttuğumuz çocuklarımızın yarın vurdumduymaz gençler, sonrasında da robotlaşmış/amaçsız bireyler olarak karşımıza çıkma ihtimalinin büyüklüğünü unutmayalım. En mühimi de dün, atalarının yetişme tarzlarına, fetih ruhlarına, zaferlerine mukabil bugün yokluk çeken kardeşlerinin yaşadıklarına duyarsız bıraktığımız o körpe yürekleri idealsiz yetiştiriyor oluşumuz. Kablolarla bilgisayar ve cep telefonlarına bağlı yaşayan, iki güzel cümleyi yan yana getiremeden kopyala yapıştır mantığına esir düşen, üretemeyen çocuklarımızın hayalleri de yok artık, kocaman hedefleri deu2026

Peyami Safa "Yalnızız" kitabının 161. Sayfasına; "Saadet ve neşeyi elem ve kedere borçlusun. Sana mücadele zevkini veriyorlar. Ve aradığın, zaferden evvel bu zevktir" cümlelerini bırakırken, Cemil Meriç; "Sanatı da tarihi de yürüyenler halk etti. Yıldız olmak kolay değil, ışık saçmak için yanmak gerek." der.

Yarınlarımızı yazacak tarih bugün yanı başımızda. Tarih mirasını devralacak kalplere bir ideali, bir sevdayı, bir vefayı yazacak kalem de Allah'ın izniyle avuçlarımız arasındau2026

Selam ile.