Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

27 Eylül 2015

ZİLLER KİMİN İÇİN ÇALIYOR?

Sonbahar, her ne kadar hüznün ve sakinliğin mevsimi olarak görülse de bütün yaz bunaltan güneş altında durağanlaşan hayatımızın ritminin arttığı bir mevsimdir. Sararan yapraklar, eylül hüznü, içine doğru yürüyen yürekler ancak edebiyatçılar için sıkı imgeler biriktir, o kadar.

Sonbahar en gürültülü mevsimdir. Yazdan sonra iş hayatının başladığı, okulların açıldığı sonbaharda aylarca sessizleşen caddeler, sokaklar bir anda büyük bir gürültüye teslim olur. Bugünü düşünün. Tam da bayram ertesi bir günde açılan okullar ve sokaklarda koşturan çocuklar, şehir trafiğinin her yerinde karşınıza çıkan okul servisleri bütün sessizliği bir anda bozmaya yetmekte.

Son yılların en uzun tatilini yaptı öğrenciler. Hatta bu kez tatile öğretmenler de ortak oldu. kli aylık öğretmen tatili hep "üç ay" olarak bilinirdi ama bu kez üç aylık tatil sınırına öğretmenler de yaklaştı. Bu kadar tatilin ardından şimdi her yer çocukların egemenliği altına girecek. Yaz sıcağında gölgelikleri kollayan çocuklar artık okulların açılması ile birlikte şehrin, mahallenin her yerini çocuklukları ile dolduracaklar.

Hep iyi dilek ve temennilerimizi süsler ya "hayırlı, sağlıklı, başarılı bir eğitim-öğretim yılı" sözleri; her şeyin iyi olması için okullarda çalan zil sesine kulak vermek gerek. Çalan bu zillerin sadece öğrenciler için olmadığını artık anlamamız şart. Eğitim- öğretimin içinde yer alması gereken en önemli parçanın aileler olduğunu unutmamak gerek. Tatil bitti, okul ortamından iyice uzaklaşan çocukların uyum sürecini ailelerin desteğiyle atlatması mümkün olacak.

Tatilde okulu özleyen çocuk diye bir hayale kapılmamak gerek. Sosyal medyadan da takip ediyoruz, çevremizde de görüp duyuyoruz; okulu özlemek gibi bir kavram ancak yine bizlerin çocukluğunu süsleyen hoş bir anı idi. Şimdilerde okulunu özleyen çocuklar ancak parmakla gösterilecek bir figür olarak hayatımızda yer ediyor.

Çocuğu ikinci sınıfa geçen bir arkadaşla bayram ziyaretinde karşılaştık. Hoş beşten sonra "Bizim çocuk bütün bildiklerini tatilde unuttu." dedi arkadaş. Şunu hiçbir zaman unutmamak gerek. İnsan hafızası hard disk değildir ki bilgileri içinde saklasın. Hele de çocuklar. Bütün yaz bir oyundan diğerine koştururken nasıl aklında tutsun ki öğrendiği her şeyi. Yapılması gerekeni arkadaşıma söyledim ama iş işten geçti. Tatilde her gün sadece on beş dakikalık küçük hatırlatmalar bile bugün çocuğun okula öğrendiklerini unutmadan gelmesi için yeterli olacaktı.

Arkadaşımın çocuğu ikinci sınıfa geçti. Daha yolun başında diyebiliriz. Üst sınıflarda çocuğu olanlar için pişman olma gibi bir lüks ne yazık ki yok. Çünkü onların pişmanlığı büyük kayıplara sebep olabiliyor. Sınavlar, hayata dair atılacak adımlar ne yazık ki telafisi olmayan sonuçlar meydana getirebiliyor.

Ziller hepimiz için çalıyor. Okullardan iyice uzak kalmış çocuklarımız okullarında öğretmenlerinin sayesinde uyum sürecini atlatacaklardır. Fakat işin bir de aile ayağı var. Aileler eğer her şeyi okula bırakırlarsa çocuklarının bir yanı eksik bir süreci yaşamalarına sebep olurlar.

Artık eğitim-öğretim dediğimiz süreç bir yarıştan ibaret. Bu yarışa en faydalı şekilde hazırlanacak çocukların en büyük destekçisi şüphesiz ki aileleri olacaktır. Şunun da artık farkına varılması gerekiyor. İlgilenmek demek, sadece çocuklarının bütün masraflarını karşılamak, cebine harçlığını koymak demek değil. Bunun bilincinde olan ailelerin çocuklarına bir bakın. Farkı hemen anlayacaksınız.

Bir aile, her akşam plan dahilinde bütün teknolojik bağlarından kurtulup sadece yarım saat kitap okuma saati uygulasın, görecektir ki evde bir şeyler değişmeye başlayacak.

Kitap okuyan baba, kitap okuyan anne, bütün işlerin bir kenara bırakılıp aynı anda kitap huzurunun kuşatıldığı bir oda. Bu; bir çocuğun kitaba, başarıya, ev huzuruna kavuşması için küçümsenmeyecek bir adımdır. Günün yorgunluğunu, stresini bahane ederek yirmi dört saatinden sadece yarım saatini çocukları için ayırmak istemeyen anne ve babaların hiç bir şeyden şikayet etmeye hakları yok.

Çocuklar için cicili bicili odalar kurmak, çocukları teknolojik cihazlarla kuşatmak onlar için yapılacak hayatın süslü yüzü. İlgiye ihtiyacı var çocukların. Akşam olunca herkesin ayrı odalara çekildiği evlerin huzurlu olduğunu kabul etmek mümkün değil. Ailenin birliğini sağlayacak küçük etkinlikler yapmak, birlikte okuma, çalışma saatleri hazırlamak çocukların sadece dersleri için değil iç huzurları için de son derece önemli.

Küçücük bir tepkide bile çocuğunun psikolojisi bozuldu diyerek okulun yolunu tutan anne-babalar bu hassasiyeti evde kendileri için de göstermeye başlarlarsa çocukları için faydalı bir yol izlemiş olacaklardır.

Ziller hepimiz için çalıyor. Koşuşturma başladı. Güzele, başarıya okuldaki ve evlerimizdeki huzura kavuşacağımız bir eğitim-öğretim yılı diliyorum.