Çınarcık ilçesi Harmanlar Mahallesi Vali Akı Caddesi'ndeki 6 katlı binanın teras katındaki evinin penceresinden 26 Eylül'de düşen Gül Tut'un ölümüyle ilgili Yalova Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında hakkında adli kontrol tedbiri uygulanarak ev hapsi kararı verilen, olay anında evde bulunan Sultan Nur Ulu, hakimlikteki ifadesinde, 12 Aralık'tan önce emniyette verdiği ifadeleri kabul etmediğini bildirdi.

Ulu, olay gününün sabahında Tuğyan'ın çocuğu için Yalova merkezdeki bir alışveriş merkezine bakıcı görüşmesine gittiklerini, daha sonrasında Tuğyan'ın tek başına bir telefoncuya gittiğini dile getirerek, "Ben o sırada onu kafede bekledim ancak işini halledememiş. Daha sonra beraber başka bir telefoncuya gittik. Gittiğimiz yerde Tuğyan, telefonunu açtırabildi. Daha sonra Tuğyan ile beraber Çınarcık'a geçtik." ifadesini kullandı.

Daha sonra saat 18.00 civarında eve geldiklerini anlatan Ulu, ifadesini şöyle sürdürdü:

"Eve geldiğimizde Gül anne evdeydi. Hep beraber muhabbet ettik. Bakıcı görüşmesi hakkında konuştuk. Daha sonrasında Gül anne, Tuğyan ile bana yemek siparişi verdi. Tam net olarak hatırlamamakla birlikte biz yemeğimizi yemeden önce ya da yedikten sonra Gül anne duşa girdi. Duştan çıktıktan sonra birlikte film izlemeye karar verdik. Biz film izlerken, Tuğyan telefonla konuşmak için odasına gidip geliyordu."

Başkan Erdoğan Hanuka Bayramı'nı kutladı
Başkan Erdoğan Hanuka Bayramı'nı kutladı
İçeriği Görüntüle

Ulu, Gül Tut'un kızının sürekli odaya girip çıkmasından rahatsız olduğu için filmi kapattıklarını, daha sonra müzik açtıklarını kaydetti.

Malkatayı açtırdı

Bir süre sonra Tuğyan ile odaya geçtiklerini dile getiren Ulu, ifadesine şöyle devam etti:

"Arada salona gidip geliyorduk. Benim odada olduğum sırada Tuğyan geri odaya geldi. Açık olan müzikle ikimiz dans ediyorduk. Sonra Tuğyan 'malkata' isimli müziği açmamı istedi. Ben müziği açıktan kısa bir süre sonra Gül anne içeriye yanımıza geldi ve o da bizle oynamaya başladı. Bana malkatayı nasıl oynayacağımı göstermeye çalıştı. Daha sonra ben yüzümde olan yara izi ve dikişlere bakmak için aynaya doğru döndüm. Bu sırada Tuğyan ve annesi oynamaya ve şakalaşmaya devam ettiler. Biz odanın kapısının olduğu tarafta oynuyorduk. Daha sonra Gül anne camın olduğu tarafa doğru benim arkamdan Tuğyan'la yatağın arasından geçti. Ben o sırada aynada telefonun flaşı açık bir şekilde yüzümdeki yara izine bakıyordum. Dikkatim tam olarak onlarda değildi. Ben ilk aynaya döndüğüm sırada Tuğyan ile annesi arasında diyalog geçiyordu. O diyaloglar bana ses kayıtlarından dinletilen diyaloglardır."

Ulu, anne ve kızı arasında başka konuşma geçmediğini anlatarak, şunları kaydetti:

Düşüş anını gördüm

"Ben kafamı onların olduğu tarafa doğru çevirdiğimde Gül annenin yüzünün camdan dışarıya doğru dönük, hafif camdan dışarı bakar gibi eğilmiş bir şekilde olduğunu gördüm. Tuğyan'ın, arkadan annesinin kalçasının altından bacaklarına doğru sarılarak kendisini hafifçe yukarıya doğru çektiğini gördüm. Tuğyan annesini o şekilde çektikten hemen sonra annesi düştü. Ben düşüş anını gördüm. Gül annenin düştüğü sırada 'hadi görüşürüz', 'bay bay' şeklinde herhangi bir söz duymadım. Eğer duyduysam da şu an bunu hatırlamıyorum. Daha sonra Tuğyan 'koş' şeklinde bağırarak ağlar gibi yaptı. Ben de onun peşinden gittim. O sırada Tuğyan büyük tepkiler vererek çığlık atıyordu. Ben ise şok içinde kaldığım için tepki verememiştim."

Daha sonra önce hastaneye sonra da Tuğyan'ın sevgilisinin evine gittiklerini anlatan Ulu, "Eve gittikten sonra Tuğyan üstünü değiştirdi ve geri hastaneye döndük. Biz geri döndüğümüzde Tuğyan annesinin öldüğünü öğrendi." ifadesinde bulundu.

Ulu, bu sırada Tuğyan ile aralarında konuşma geçmediğini, hiç yalnız kalmadıklarını belirterek, daha sonra Çınarcık'taki eve geçtiklerini anlattı.

Kimseye bir şey anlatamadım

Tuğyan'ın kardeşinin de Çınarcık'taki eve geldiğini ifade eden Ulu, ifadesini şöyle sürdürdü:

"Biz evdeyken H. abla yanımıza gelmişti. Bana 'gel seni bana götüreyim' dedi. Ben onunla birlikte onun evine gittim. H. abla, Güllü'nün öldürüldüğünden emin bir şekilde bana yönelik 'eğer böyle bir durum varsa ki bence var dikkat et kendine, o Güllü'nün kızı' dedi. Ben onların güçlü bir aile olmasından dolayı korktuğum için Güllü'nün ölümüne dair şahit olmuş olduğum durumu H. abla dahil kimseye söyleyemedim."

Ulu, cenazeden sonra herkesin kendisine olayı sorduğunu ancak kimseye bir şey anlatamadığını dile getirerek, şunları kaydetti:

Yurt dışına kaçmayacaktık!

"Ben, Tuğyan'ın bu süreçte bana ne yapacağını bilmediğim için üzerime suçlamayı atabileceğinden endişe ederek yanlarından ayrılmadım. Bu süreçte Tuğyan ile yalnız kaldığımız bir ara bana 'ben yanarsam ikimiz de yanarız' dedi. Tuğyan'ın bana bunu demesinin sebebi annesini ittirdiğini görmemdi. Çünkü ben gördükten sonra tepki verdim ve o sırada Tuğyan bana bakarak 'koş' dedi. Akşam olunca tekrardan H. ablanın yanına gittim."

Tuğyan ile annesi arasında daha önce büyük bir tartışmaya şahit olmadığını, Tuğyan'ın annesine yönelik "öldüreceğim onu" tarzı mesajları bu süreçte medyadan öğrendiğini belirten Ulu, "Gözaltına alındığımız gün İstanbul'da olma nedenimizin yurt dışına kaçmakla herhangi bir ilgisi yoktu. Ben, bugün doğruları anlattıktan sonra vicdanen rahatladım. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum." şeklinde beyanda bulundu.

Kaynak: AA