Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

ABD'nin dostu yok menfaatleri var

Batılı ülkelerin ve ABD'nin Türkiye'yi nasıl bir müttefik gördükleri gün yüzüne çıktığına dikkat çeken Ergun Gökdeniz, 'ABD'nin dostları ve düşmanları yoktur sadece menfaatleri vardır. Türkiye'nin ise dost ve düşmanları vardır ancak milli menfaatleri de vardır" dedi.
ABD'nin dostu yok menfaatleri var
20 Şubat 2016 10:53:00
Batılı ülkelerin ve ABD'nin Türkiye'yi nasıl bir müttefik gördükleri gün yüzüne çıktığına dikkat çeken Ergun Gökdeniz, 'ABD'nin dostları ve düşmanları yoktur sadece menfaatleri vardır. Türkiye'nin ise dost ve düşmanları vardır ancak milli menfaatleri de vardır" dedi.

ENES BABACAN / ANKARA

Ankara merasim sokakta terör örgütü PYD'nin uzantısı YPG'ni gerçekleştirdiği terör saldırısını ve Türkiye'ye yönelik son dönemde artan terör eylemlerini Milli İstihbarat Teşkilatı'nın kurucusu Ergun Gökdeniz değerlendirdi.

Saldırının destekçisi Rusya

Ankara patlamasının üst aklının Rusya ve ABD olduğunu söyleyen Gökdeniz "Türkiye'nin Suriye'de terör örgütü PYD'ye yönelik operasyonları Rusya ve ABD'nin menfaatlerinin aksinedir. PYD'nin, PKK'nın Suriye uzantısı olduğu bölgedeki tüm istihbarat örgütlerince biliniyor. Bunu MİT'de bilir, CIA'de, Rus istihbaratı da, Mossad'da bilir. Ancak ABD ve Rusya Suriye'deki defakto durum dolayısıyla PYD ve PKK'yı kendi menfaatleri doğrultusunda kullanıyor. Türkiye'nin başkenti Ankara'nın da tam kalbine yapılan bombalı saldırı Rusya'nın terör örgütleri aracılığıyla gönderdiği bir mesaj olduğunu iddia eden Gökdeniz, "Putin'in aklı hala tüm karizmasını kaybettiği Rus uçağının sınır ihlali sonrası Türk Hava Kuvvetlerince düşürülmesinde. Rusya aklı sıra Türkiye'nin sabrını ve tavrının kendilerine dokunmayacak bir halde olduğunu sanmıştı. Ancak Rus uçağının düşürülmesiyle Putin ortağı Esed'in halkını vurarak kaybettiği kadar liderlik karizmasında düşüş (kayıp) yaşadı. Rusya, uçak olayından sonra en ciddi tepkisini Ankara'daki bu son saldırıyla vermiştir" dedi.

Piyon olarak kullandılar

TSK'nın PYD'ye yönelik top ve obüs atışlarının çok başarılı olduğunu ve PYD'nin ciddi kayıplar verdiğinin, hain terör saldırısıyla da doğrudan alakalı olduğuna dikkat çeken Gökdeniz, "Suriye ve Irak'taki Kürtlere yüzyıllardır piyonluk yaptıkları tarafından Akdeniz'e açılma hayali vaad edildi. Irak'tan sonra Suriye'de de otorite boşluğu yaşanınca Kürtlerin Akdeniz'e açılması için büyük fırsat doğdu. Ancak hesaba katmadıkları şey Türkiye'ydi. Türkiye bölgede milli menfaatlerini koruyabilecek en güçlü ülke olmanın gereğini yapıyor. TSK'nın Suriye'ye kara harekatının gündeme gelmesi bile Rusya, ABD, İran ve piyonları PYD ve PKK'nın uykularını kaçırdı. TSK bugün Suriye'ye girse o bölgede yıllarca görev yapmış birisi olarak söylüyorum 1 saate baştan başa hepsini alır. Bunu bilen Rusya ve ABD ise Türkiye'nin bölgeden uzak durmasını için bu tür toplumun moralini bozacak kaotik eylemler yapılasını istiyor. Çünkü Suriye'ye dahil olacak bir Türkiye tüm dengeleri değiştirir" dedi.

Yalnız değiliz algısı oluşturdu

"Suudi Arabistan, Katar ve Körfez ülkelerinin Türkiye ile ortak çıkar ve hedef doğrultusunda haraket (operasyon) söylemleri üzerine İncirlik'e gelen Suudi uçakları en çok İran ve Rusya'yı rahatsız etti" diyen Gökdeniz, "Türkiye ile İran'ın arasındaki mesele Şah İsmail ile Yavuz Sultan Selim Han'ın zaferle sonuçlanan mücadelesi ile bugüne kadar devam ediyor. Türkiye hep bir adım önce oldu ve öyle bir noktaya geldi ki şuan mesela Suudların da İran ile olan rekabeti İran'ı bölgede yalnız bıraktı. İran bir bataklıkta olmasına rağmen bu yalnızlıkta Nusayri olması hasebiyle Şiiliğe yakın olan Baas Arap milliyetçisi Esed'i desteklemek zorunda bıraktı. Rusya ile İran'ın yakınlaşması ise aslında İran'ın "yalnız değiliz" algısı oluşturmaktan başka bir şey değildir" şeklinde konuştu.

Yeniden haçlı ittifakı kuruldu

1. Sykesu2013Picot anlaşmasından sonra şuan bölgenin 2. bir Sykes-Picot anlaşmasıyla yeniden dizayn edildiğinin gün yüzüne çıktığını belirten Gökdeniz, "Rusya ve ABD etrafında toplanmış Hristiyan alemi ve güçleri ile hedeflerine ulaşmak isteyen Siyonizm'in Büyük İsrail hedefi Mezopotamya olarak bilinen Türkiye, Irak ve Suriye topraklarının küçük parçalara ayırıp bölgede yeni devletçikler kurmayı planladığı açıktır. Bu paylaşım esnasında kendi topraklarında Kürdistan kurulmasında ve bölgede de vesayet devletçikleri kurulmasına karşı olan Türkiye üst aklın söylemiyle oyun bozanlık yapıyor. Ancak Vatikan'ın ve Hristiyan aleminin lideri olan Papa'nın Rus patriğini öpmesi ile verilmek istenen mesaj açıkça yeniden bir haçlı ittifakının kurulduğunu gösteriyor. Bu ittifakın menfaatlerini bozan en büyük etken Türkiye'dir. Türkiye Türkmen Cephesiyle bütünleşerek Akdeniz'e açılmak istenen PYD yani Kürt petrolünü (Kürt devleti hayalini) dahi müsaade edemeyerek bir kahramanlık yapıyor. Bu kahramanlık gelecekte daha iyi anlaşılacaktır" şeklinde konuştu.

ABD'nin ve Rusya'nın terör örgütü PYD'nin yanında yer almasını değerlendiren Gökdeniz, "En çok şaşılması gereken nokta hem ABD'nin hem Rusya'nın PYD'yi terör örgütü olarak görülmesine karşı olmadı. Türkiye'nin PYD'ye yönelik operasyonlarına karşın PYD'yi Suriye'de kendilerine partner görmeleri. Bunun aslında bir kaç sebebi var ama en önemlisi Siyonizm'in tarifiyle "Bölgede büyük bir İsrail için bize müttefikler lazım. Arapların bize olan kini buna engel. Türklerin İslam alemine doğal lider olması ve bizim onlara vaad edecek bir şeyimiz olmaması da buna engel. Kürtler ise devlet hayali kuruyorlar ve bunlar tam aradığımız topluluk" şeklinde tarif ediliyor. Rusya ve ABD'nin şuan Suriye başta olmak üzere bölgede yaptığı budur. Kürtleri piyon olarak Kürdistan hayali doğrultusunda kullanacaklar. Ama Kürtler bu oyuna gelmemeli çünkü hazırlanan 2. Skyes-Picot'ta PKK ve PYD'nin haritalarında 'Kürdistan' olarak gösterilen kısımda 'Büyük İsrail'in ortağı büyük Ermenistan' yer almaktadır. Kürtler piyon olarak kullanılıp yüz üstü bırakılacaktır. Çünkü Kürtler Hristiyanların kurduğu haçlı ittifakında Müslüman oldukları için yer alamayacaktır" dedi.

ABD'nin sadece menfaatleri vardır

Batılı ülkelerin ve ABD'nin Türkiye'yi nasıl bir müttefik gördükleri gün yüzüne çıktığına dikkat çeken Gökdeniz, "ABD'nin dostları ve düşmanları yoktur sadece menfaatleri vardır. Türkiye'nin ise dost ve düşmanları vardır ancak milli menfaatleri de vardır. Bu iki anlayış arasındaki fark küçük gibi görünse de ne kadar zıt olduğunu ABD'nin Suriye'de PYD'yi desteklemesinde gördük. Türkiye'yi müttefik olarak kabul ettiğini söyleyen ABD kendi çıkarları doğrultusunda müttefikinin düşmanı olan terör örgütü PYD ile iş birliği yapabiliyor. Bu iki yüzlülük olarak okunabilir. Ancak ABD zaten bunu en başta kabul etmiş durumda. Batılı ülkelerin oluşturduğu NATO ve Avrupa Birliği ülkeleri ise Hristiyan katolik birliklerdir. Katolik aleminin lideri Papa ile Ortadosk aleminin lideri olma heveslisi Rus Patriği çıkarlar ortak olunca bir araya gelebiliyor. Ama Türkiye Müslüman bir ülke ve İslam ülkelerinin lider olarak gördüğü ülke olmasından dolayı ABD ve batılıların menfaatleri dışında müttefiki olamaz. Bir kaç örnek verelim mesela Yunanistan halan DHKP-C gibi bir terör örgütünü eğitiyor ve Türkiye'ye karşı eylem yapmasına göz yumuyor. Yunanistan'daki bu durumu batılı ülkeler istese durdurabilir" dedi.

MİT ve emniyet içinde ayrım mı var?

Son dönemde Türkiye'de istihbaratın ve Emniyet'in içinde çekişmeler olduğu iddialarını değerlenen Milli Amel (Emeller) Teşkilatı'nın ve MİT'in kurucusu olan Ergun Gökdeniz, "Bu teşkilatın ilk kuruluşundan bugüne kadar her aşamasında bulundum. MAH daha sonra MİT şeklini alan milli istihbaratımız her başarısı gölgelenmek istendiğinde 'iç savaş yaşıyorlar, çekişmeler var' şeklinde iddialar ortaya kasıtlı şekilde atılır. İlk istihbarat kanunu 644 numaralı kanun çıkarılırken katkı sunmuş ve şahitlik etmiş biri olarak istihbaratın her şeyi kanunla belirlidir. Astı ve üstü belli, hedefleri bellidir. Asker-Sivil çekişmesi değil rekabeti 1960'larda kaldı. O döneme kadar Atatürk döneminden gelen askeri istihbaratçılar ağırlıktaydı. Ancak daha sonra askeri istihbarat genelkurmayın kendi bünyesinde alındı. Sivil istihbarat ise günümüze kadar koordineli bir çalışmayla yoluna devam etti. MİT üzerine düşeni yapar ve Emniyet gibi yetkili kurumları bilgilendirir. Kimse de bunu uygulamaktan kaçınıp yetkim yok vs diyemez. Emniyet'in içine dairde Erbakan döneminde polder1 polder2 şeklinde bir çekişme olduğu söylenirdi. Vatana hizmette hepsi üzerine düşeni yapıyor. Bu söylemler her dönemde başarıyı gölgelemek için yapılır. MİT nokta istihbaratıyla Emniyet tedbir istihbaratıyla üzerine düşeni yapıyor" dedi.