Bir İstanbul sevdalısı...
AYŞE ÇELİK / İSTANBUL
Şiirleri ve nesirleriyle edebiyat dünyamızın sevilen ve her zaman saygıyla hatırlanan ismi Ziya Osman Saba, vefatının 62. Yıldönümünde Enderun Sohbetlerinde anılırken onun İstanbul’a sevdalı müstesna bir edebiyatçı olduğu vurgulandı. Beşiktaş’ta doğan, G.Saray ve Beyazıt’ta okuyan, Eminönü ve Cağaloğlu’nda çalışan, Kadıköy’de oturan ve Eyüpsultan’da medfun bulunan Ziya Osman Saba, bu şehre sevdalanmış biriydi. Şiirlerinde ve hikâyelerinde bu derin sevginin yansımaları vardır. Ziya Osman’ın bilinmeyen bir yönü de Cengiz Dağcı gibi büyük bir romancıyı Türkiye Türkçesine kazandırması olmuştur. Varlık Yayınevi’nden çıkan Dağcı romanlarını redakte eden ve o nefis eserleri Türkiye Türkçesine uyarlayan Saba’dır.
Ölüme yakınlık duyardı
Ziya Osman Saba’nın ölüm, ahiret, mezar ve mezarlık konularını en çok işleyen şairlerden biri olduğunu ifade eden yazarımız Mehmet Nuri Yardım, “Ziya Osman, inançlı bir insan. Ölümden korkmaz, zira sevdiklerinin büyük bir kısmı kabrin öte yakasındadır. Bunun için mısraları arasında sık sık ebediyet duygusunu işler ve ölüm duygusuna âdeta yakınlık duyar” dedi.
Şairler, şiirlerini okudu
Programa iştirak eden şairler, hem Ziya Osman’a olan sevgilerini dile getirdiler, hem de bazı şiirlerini seslendirdiler. Sunucu, şair Harun Yöndem, Saba’nın “İstanbul”, “Misak-ı Milli Sokağı” ve “Artık Yaşamak İçin” adlı şiirlerini seslendirdi. Filiz Çırpıcı “Her Akşamki Yolumda” ve “Hayret” şiirlerini, Halil Gökkaya “Sebil ve Güvercinler” şiirini seslendirdi. Yusuf Dursun “Beyaz Ev”, Yusuf Bilge ise “Garip İstanbul’umun Türküsü” isimli şiirini okudu.
Şairlere sahip çıkmak
Dinleyiciler arasında bulunan Muhsin Karabay ise Ziya Osman Saba gibi şairlere sahip çıkılması gerektiğini belirterek, “Şairlerimize, yazarlarımıza sahip çıkmayınca unutuluyorlar, mezarları kayboluyor. Hâlbuki biz onlara çok şeyler borçluyuz.” dedi. Konuşmacılar Ziya Osman Saba hakkında sempozyumlar düzenlenip şiir ve nesirlerinin ele alınması gerektiğini vurguladılar. Dinleyicilerin sorularına cevap verilmesinin ardından hatıra fotoğrafları çekildi ve toplantı sona erdi.
Çiçeğin rengi soldu, bitti şarkısı kuşun. Yol tenha, dal mecâlsiz, su durgun. Tabut yapılan tahta, ev ev taşınan odun. Bahar, ümit yerine, ey kış, içimde korkun! Allahım! kararmasa şu göğün... Dal senin, ağaç senin, döktüğün Yapraklarla, mevsimlerle, gün gün. Geçip gidişi ömrün...
*Ziya Osman Saba
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.