Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Diyarbakır'da bir fethin hikayesi: Sur

Geçmiş dönemde yaşamış medeniyetler, kişiler, tarih ve kültürel varlıklar hakkında bilgi edinmek için n yazılı kaynaklara ihtiyacı vardır. Yaşayan kentler bu geçmişin izlerini gösterebilen en önemli kaynaktır. Bugün Sur İlçesi'nde yaşanan olaylar ile gündemde olan Diyarbakır, tarihin her döneminde önemini koruyan güzide bir şehirdir.
Diyarbakır'da bir fethin hikayesi: Sur
20 Ocak 2016 11:48:00
Geçmiş dönemde yaşamış medeniyetler, kişiler, tarih ve kültürel varlıklar hakkında bilgi edinmek için n yazılı kaynaklara ihtiyacı vardır. Yaşayan kentler bu geçmişin izlerini gösterebilen en önemli kaynaktır. Bugün Sur İlçesi'nde yaşanan olaylar ile gündemde olan Diyarbakır, tarihin her döneminde önemini koruyan güzide bir şehirdir.

Geçmişten bugüne kadar binlerce yıldır biriktirdiği kültürel alt yapısıyla birlikte Diyarbakır, Dicle nehri kenarında kurulan en önemli yerleşim alanlarından olup, Yukarı Mezopotamya bölgesinde, tarihin ilk çağlarından itibaren bölgede önemini yitirmeden yaşabilmiş eski bir Mezopotamya şehridir. Kadim bir Mezopotamya şehri olan Diyarbakır 26 uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. MÖ 3000 yılından itibaren burada hüküm süren birçok medeniyet; Diyarbakır'a tarihi ve mimari değeri olan surlar, camiler, kiliseler, medreseler, köprüler, çeşmeler, kümbetler, hanlar, köşkler ve konaklar ile çeşitli yapılar ve bunların senteziyle oluşan bir kültürel miras bırakmıştır. Bununla birlikte şehir ilk çağdan günümüze kadar yaşamış olan medeniyetlerin, çeşitli din, dil, ırk ve etnik özelliklerinin de bir sentezi olmuştur. Bu konumu ile Diyarbakır bir "müze şehir" özelliği ile birlikte, Mezopotamya şehir yapısının da tüm özelliklerini bünyesinde taşıyan, yaşayan tarihi nadir şehirlerdendir.

İlk yerleşim alanı: Diyarbakır

İlk uygarlıklar, Diyarbakır ve çevresinin de içinde bulunduğu Mezopotamya'da oluşmaya başlamıştır. Diyarbakır'da bulunan ve kent özelliğini taşıyan ilk yerleşim alanı olarak tarihe geçen "Çayönü" yerleşim alanındaki insanlar zamanla göçebelikten yerleşik köy yaşama, avcılık ve toplayıcılıktan besin üretimine geçmiştir. Çayönü tahıl ve evcileştirmeye dayalı en eski köy hayatlarından biridir ve günümüz uygarlığında önemli bir basamak oluşturur. İlk üretimciliğe geçiş evresi olan Neolitik Çağ'ın Türkiye'deki önemli örneklerinden biri olan Çayönü, mimarisi ile dikkat çektiği gibi, ilk olarak buğdayın tarıma alındığı ve köpeğin evcilleştirildiği yer olarak da önem taşır. Diyarbakır'ın çeşitli mücadelelerde sürekli olarak sahip değiştirdiği ve daha çok Roma egemenliğinde kalarak 395'ten sonra Bizans yönetimine girdiği bilinmekle beraber, 639 tarihine kadar devam eden Bizans hakimiyeti döneminde kalmıştır.

İslamın en önemli merkezlerinden

Bir peygamberler ve sahabeler şehri de olan Diyarbakır'da, Nebi Zülkif (as), Nebi Elyesa (as), Nebi Harun-i Asafi (as), Nebi Hallak (as), Nebi Harut (as), Nebi Enuş b. Şit (as)'ın kabr-i şerfileri bulunmaktadır. Nihayet 639'da el-Cezire bölgesinin fethiyle görevlendirilen İyaz b. Ganm'ın ordusunun sol kanadına kumanda eden mübarek kumandan Halid Bin Velid tarafından fethedildi. Bu tarihten de anlaşıldığı gibi Diyarbakır İslamın daha ilk yıllarında İslamla şereflenmiş bir şehirdir ki Halid bin Velid'in oğlu Süleyman ve sahabeden Sa'saa bu sırada şehit olmuştur.

Doğunun İslama açılan ilk kapısı olan Diyarbakır, surları yüzünden fethedilmesi açısından çok zor bir konumda idi. Zira bugünkü "Sur İlçesi" adlı yer aslında eski Diyarbakır'dır. Bu surlar yer yer 5 metreyi bulmakta, oldukça kalın, içinde yerleşim olan geçilmesi çok zor olan bir savunmaya sahipti. Şehir İslam ordusu tarafından günlerce kuşatılmasına rağmen bir tülü ele geçirilemiyordu. Nihayet surların içinde bugün İç Kale adlı bir yerde gizli bir geçidin olduğu fark edildikten sonra şehir buradan içeri sokulan askerler tarafından fethedilmiştir. Tabi içeri ilk giren kimseler de şehit olmuştur. Burada 27 sahabenin mezarının olduğu bilinmektedir. Bugünkü Hz. Süleyman Cami adlı cami de buradadır. Surların sağlam olmasından dolayı çevredeki kaleler düşüp Bizanslıların eline geçerken Diyarbekir her zaman Müslümanların elinde kalmıştır.

Anadolu'nun en eski camisi: Ulu Cami

639 yılında İslam fethiyle birlikte fethin sembolü olarak şehrin en büyük kilisesi olan "Mar Toma Kilisesi" (Katedral) "Ulu Cami"ye dönüştürülür. Eserin kilise olarak kullanılmasından önce Pagan Dönemine ait putperest mekanı da olduğu sanılmaktadır. Anadolu'nun en eski camilerinden biri olarak kabul edilen "Ulu Cami", İslam dünyasının 5.Harem-i Şerifi (Mukaddes Mabet) olarak kabul edilmektedir. Caminin dört ayrı cephesi Müslümanlığın dört ana mezhebine ayrılmıştır. Günümüzde de Hanefi ve Şafiiler olarak iki ayrı mekanda ibadetlerini sürdürmektedir. Yani İstanbul için Aysofya ne ise, Ulu Cami de Diyarbakır için aynıdır.

Diyarbekir iken Diyarbakır oldu

Diyarbakır; Abbasiler Dönemi (750-869), Büyük Selçuklular Dönemi (1071-1183), Artuklular Dönemi (1183-1232), Anadolu Selçuklu Dönemi (1240-1302), Akkoyunlular Dönemi (1402-1507) arasında çeşitli savaşlarla el değiştirdikten sonra 1514'de Çaldıran Savaşı'nda Safevilerin yenilmesi sonucu, Osmanlı Hükümdarı Yavuz Sultan Selim'e biat edilerek 1515 yılında Osmanlı idaresine girmiştir. Son söz olarak Müslüman Arapların egemenliği sırasında buraya yerleşen "Bekr" (u0628u06a9u0631) kabilesinden dolayı "Diyaru Bekr" (u062fu064au0627u0631 u0628u0643u0631) (Bekr kabilesinin yurdu) olarak kayıtlara geçen, "Diyaru Bekr" daha sonraları "Diyarbekir"; Osmanlı'nın son yıllarına kadar daha çok bir "bölge" adı olarak kullanılmıştır.

Merkez için kullanılan Amid isminin kullanımının özellikle Diyar-ı Bekr'in (Diyarbekir) 1867 yılında vilayet oluşu sonrası yavaş yavaş terkedildiği, bütün bölgeyi nitelemesinin yanında merkez sancak için de (Diyar-ı Bekr) Diyarbekir adının kullanıldığı görülmektedir. Ancak Cumhuriyet döneminin başlaması ile birlikte İslamın hiçbir izini dahi görmek istemeyen zihniyet değişimi burada da kendini göstermiş ve Diyarbekir (Bekr'in diyarı) ismi 17 Kasım 1937 Diyarbakır olarak değiştirilmiştir. Uzun süre halk dilinde Diyarbekir ismi ile anılan ve hala yaşlı kesim tarafından da öyle dillendirilen bu şehir hep bir İslam şehri olarak kaldı ve kalmaya da devam edecektir.