Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

ŞEHİR MERKEZLERİ TAŞINACAK

Terör örgütü tarafından kurulan barikatların, açılan çukurların kapatıldığını ve operasyonlarda sona gelindiğini belirten Başbakan Davutoğlu, "eskiden olduğu gibi operasyonlarda sokaklar temizlenip geri çekilmeyecek, oralarda daha düzenli işleyen bir güvenlik varlığı söz konusu olacak" dedi.
ŞEHİR MERKEZLERİ TAŞINACAK
19 Ocak 2016 10:47:00
Terör örgütü tarafından kurulan barikatların, açılan çukurların kapatıldığını ve operasyonlarda sona gelindiğini belirten Başbakan Davutoğlu, "eskiden olduğu gibi operasyonlarda sokaklar temizlenip geri çekilmeyecek, oralarda daha düzenli işleyen bir güvenlik varlığı söz konusu olacak" dedi.

ALİ ADAKOĞLU / LONDRA

Başbakan Ahmet Davutoğlu Londra ziyaretin öncesi uçakta gazetecileri sorularını cevaplayıp, gündeme yönelik açıklamalarda bulundu.

Bakanlar Kurulu'nda bu hafta görüşülecek terörle mücadele Master Planı'nın detaylarında neler var?

Planın birkaç ayağı olduğunu belirten Davutoğlu, "Bizim genel olarak yaklaşımımız, sistematik olarak operasyon öncesi, operasyon süreci ve operasyon sonrasında atılacak adımlar. Bunlar birbirini tamamlayan adımlar. Operasyon öncesi iyi planlanmazsa bu sivil kayıplara yol açar. Birçok sıkıntılar doğar, hizmetler aksar. Operasyon süresince iyi bir koordinasyon olmazsa istenilen netice elde edilemez. Operasyon sonrasında iyi bir planlama yapmazsanız 3 ay sonra bir operasyona daha ihtiyaç hissedersiniz. Hiç tavizsiz yapacağımız husus şu. Mesela Silopi, Cizre'de başlayan operasyonlar öncesinde ben çok detaylı, neredeyse sokaklara inene kadar bir brifing aldım. Bu işin belli bir hedefe varmasından emin olmak için, hedef ne hiçbir illegal yapının, tekrar hiçbir sokağı dahi kontrolü altına alamayacağı, hayatın normal akacağı bir kamu düzeni tesis etmek" dedi.

Güvenlik birimleri kurulacak

Mesela Silopi'de şu anda operasyon süreci büyük ölçüde tamamlandı ve bütün mahalleler, bütün sokaklar, şeylerden temizlendi. Barikatlar kaldırıldı, çukurlar kapatıldı. Okullar hastaneler her şey tamamıyla, temizlendi. Ama sokağa çıkma yasağını bir müddet daha devam edecek. Hayatın normal dönüşü sağlanırken, bir taraftan da yeni bir güvenlik yapılanması orada sağlayabilelim. Yani eskiden olduğu gibi operasyonlarda sokaklar temizlenip geri çekilmeyecek, oralarda daha düzenli işleyen bir güvenlik varlığı söz konusu olacak. Sonraki aşama hayatın normale dönmesi, okulların açılması, diğer şeyler bunlar da Silopi için mesela planlandı. Cizre'de de büyük ölçüde bu aşamaya doğru geliniyor. Sur'da da aynı şekilde.

Bölge esnafının afet bölgesi ilan edilsin gibi bir talebi vardı. Bu isteği nasıl değerlendiriyorsunuz?

Burada gerekirse her türlü destek verilir diyen Davutoğlu, "Kalıcı bir afet bölgesi tanımı doğru değil. O Zaman hayati normale döndürdük diyemeyiz. (Somadaki gibi) O imkanların çoğu sağlanacak. Sur dışındaki Diyarbakır'ın hayat akışında bir problem yok. Olayı izole ettik. Birçok yerde özerklik ilanı, arkasından halk peşlerinden gidecek, büyük bir kalkışma olacak. Sonra bir şey ilan edecekler kendilerince, olmadı. Biz çok başarılı bir şekilde önce bunları dağlarda izole ettik. Oramar Tepe, İkiyaka, Tendürek vesaire buralarda. Sonra ilçelerde belli yoğunlaştıkları yerlerde izole ettik. Şimdi militanlarını ayakta tutmak için işte Mart'tan sonra başka yerlerde de bu işlere kalkışacağız diyorlar. İşte Van'da öyle bir niyetle hissettiğimiz anda Edremit'te bir baskında ne kadar yoğun silah yakaladık. Arkadaşlar Cizre'ye Sur'a yoğunlaşıp diğer yerleri ihmal etmeyelim demiştik. Zaten bunun için başarılı gittiği için Çınar'daki saldırıyla dikkatleri başka yere çekmeye çalıştılar. Bu noktada ciddi başarı sağlandı.

Cenazeleri istismar ediyorlar

Güneydoğu'daki vatandaşlarımıza müteşekkiriz, bir kitle desteği sağlayamadılar. Haince bir plan yaptılar Silopi'de 7 cenaze vardı. Israr ettiler, bize teslim edin diye. 15 gün biz tutuyoruz ailelere veriyorduk öncesinde. Ondan sonra genelgeyi imzaladım. 3 gün tutulacak, 3 gün sonra aile gelip almıyorsa defnedilecek ve aileye yeri haber edilecek cenazeniz şurada diye. Çünkü istismar ediyorlar, cenazelerimizi gömemiyoruz diye. Belediye gelip almıyor, aile almıyor, devlet ne yapsın. Elinde tutup bir gün aile gelip alsın diye bekliyor. O genelge çıktı, ertesi gün geldiler aldılar. Hani dersin ki tamam alan ailelere bu sefer baskı yapıp cenazeleri mezbahaya götürdüler. Mezbahaya cenaze götürülür mü? Arkadaşlara eğer gömmeyeceklerse alacaksınız ve siz gömeceksiniz dedim, cenazeye saygı esas" dedi.

Halk operasyonların yanında durdu

Önemli başarılardan biride asker polis işbirliği ve koordinasyonu diyen Davutoğlu, "İlk defa bu anlamda, bu kapsamda bir harekatı birlikte yapıyorlar. Silopi ve Cizre'de askerin de ekspertizini gerektiren şeyler var, mayınlar vesaire alanlarla ilgili. Mükemmel bir koordinasyon yürüyor. Her hafta Genelkurmay Başkan'ı, MİT Müsteşarı, bu haftalık olağan görüşmede İçişleri Bakanını da çağırıp ayrıca üçünden de bilgi alıyorum. Hiçbir koordinasyon eksikliği yok. Bu üç başarı konusunun üzerine şimdi yapacağımız hayat akışını normalleştirmek, ekonomik hayatı canlandırmak. Yeni karakollar gerekirse yeni birimleriyle bunu yapacağız. Gereken yerde kentsel dönüşüm yapacağız. Yalnız bu kentsel dönüşüm denilince akla hemen imar dönüşümü falan gelmesin.

Tarihi yapı korunacak

Sur'da tarihi doku niteliği taşımayan, virane şeklindeki yapılar tasfiye edilip o tarihi dokuya uygun yapılar söz konusu olacak. Sur, kadim medeniyetin en önemli mekanlarından biri terör ve virane odağı haline geldi. O viraneler kaldırılıp bir de öyle şeyler yapmışlar ki zaten evlerin oturulacak hali kalmamış. Evlerden evlere geçişler yapılıyor. O duvarın bir depreme filan dayanması mümkün değil. Kıra kıra geçmişler. Dolayısıyla bunları da tasfiye edip oranın insanca yaşanır hale gelmesi sağlanacak" ifadelerini kullandı.

İl merkezleri değişebilir

İdari bazı tasarruflarımız olabilir diyen Davutoğlu, "Cizre'nin ve Yüksekova'nın il merkezi haline dönüşmesi gibi çünkü dokuları buna çok uygun. Şırnak'ta Cizre'nin Hakkari'de Yüksekova'nın bu anlamda Yüksekova havaalanı ve şehrin yayılması da dahil olmak üzere bunları da çalışıyoruz idari yapı itibariyle. İl merkezinin değişmesi çalışmamız var. Şırnak'a gidenler bilir ben gittiğimde de gördüm çok daralana sıkışıp kalmış. Halbuki Cizre çok geniş bir alan. Aynı şekilde Hakkari'nin genişlemesi zor, Yüksekova genişliyor fakat vilayet yapılanması haline dönüşmediği için de o genişlemeye uygun bir güvenlik ya da hizmet alt yapısı olmuyor" dedi.

Yani şehir merkezi taşınacak mı?

Davutoğlu: "Bunu planlıyoruz, yanı üzerinde çalıştığımız hususlardan biri. Suru hepiniz zaten biliyorsunuz Diyarbakır'a olan muhabbetimi ve Sur'a olan özel ilgimi. Bizzat takip edeceğim, bütün o tarihi eserler restore edilecek. Biz Rumeli'de restore etmedik tarihi eser bırakmadık. Sur'u mahrum ve mahzun bırakabilir miyiz? Mehdi Bey'le kaç sefer gittik, en fazla haz aldığım Ulu Cami'de namaz kılıp etrafta dolaşmak. Bunların hepsini restore edeceğiz, tek bir rant unsurunun Oray'a girmesine izin vermeyeceğiz. Hani böyle bir şey çıkıyor, rant için oralarda. Hayır hiçbir rant unsuru girmeyecek.

Tarihi şehirler korunacak

Mardin'in içi gibi, Diyarbakır'ın mimarisi korunacak. Surlar, burçlar minareler, hepsi gerekiyorsa bununla ilgili özel bir kanun çıkaracağız. Çevre Şehircilik ile Kültür Bakanı'mıza söyledim. Bütün böyle tarihi şehir niteliği taşıyan şehirlerin merkezi, kalbi tarihi odağıyla ilgili hele sur içindeyse bir kanunla bunların korunması için özel bir tasarrufta bulunulmalı. Şehirlerimizdeki tarihi dokuları koruyacağız. Buralarda tarihi dokunun korunası için gerekiyorsa özel gerekiyorsa şehre özel Bakanlar Kurulu kararı ya da yasal düzenleme yaparız buraların terör odağı, virane yatağı olmasına izin vermeyeceğiz" şeklinde konuştu.

Anayasa için emek sarf edilmeli

Anayasa somut bir neticeye ulaşılması mümkün mü?

Diplomaside onlarca kriz yönetimi ve bu tür süreçlerin içinde olduk diyen Erdoğan, "Mutabakat sağlanması gereken süreçler. Anayasa da böyle bir şey. Nihayetinde mutabakat sağlanması gereken bir şey. Eğer bir mutabakatla oluşma ihtimali varsa Bunu başarabilirsek bu değil demokrasi tarihinin Tanzimat'tan bu yana da çağdaşlaşma tarihinin de en büyük adımı olur. Onun için yüzde çok düşük bir oran bile olsa bütün emeği sarf etmeye değer. Bu Meclis'in ya da bizim hükümetimizin ya da şu andaki AK Parti'nin bütün hizmet silsilesi ne olursa olsun eğer bir sivil anayasa yapımını gerçekleştirirse tarihe onunla geçer. Onun ağırlığı bütün icraatların ağırlığından daha fazladır. Onun için her şeyi denemeye değer. Görüşmelerdeki nezaket ortamı konuyu ele alış biçimi beni ümitlendirdi. Mesela Sayın Kılıçdaroğlu'nun ifadesi "darbe hukukunu tümden yıkalım." Benim altına hemen imza atacağım bir söz. Bu önemli bir sözdür, reform paketlerine sağlanan destek önemli bir sözdür. Bunlar güzel bir ortam oluşturdu, Anayasa uzlaşma komisyonu inşallah oluşacak.

Süreci tıkayan açıklamalar yapılıyor

Son dönemde bir hafta içinde bu pozitif atmosferi zehirleyebilecek nitelikte açıklamalar oluyor Nedense bir el Türkiye'de tansiyonun düşmesini ve rasyonel, makul, karşılıklı saygı ve nezaket kuralları içinde bir fikir alışverişini bozmaya dönük hamleler yapıyor. Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları, üzücü açıklamalar. Heyetler arası görüşmede dikta falan demişti. Parlamenter sistem Türkiye'de 140 yıldır uygulanıyor ne kötülüğünü gördük ki. Başkanlık diktaya yönelir dedi. Ben de dedim ki bir kere 140 yıldır bizde parlamenter sistem tam anlamıyla falan uygulanmadı. Parlamenter sistem Milli şef gibi bir kavram üretiyorsa bu diktanın kendisi dedim. Herhalde dedim siz milli şef kavramını savunmayacaksınız dedim. Doğru dedi biz de o kavramı benimsemiyoruz dedi. Bütün bunlar üzerinden daha 1 sene önce halkın yüzde 52'sinin desteğini almış Cumhurbaşkanı seçilmiş birini sen dikta diye suçlarsan tartışmayı başlatmayız, tartışmayı sürdürmeyiz. Kılıçdaroğlu'nun yaptığı kongre konuşması bir anda kutuplaştırıcı ortam çıkardı. Tehlike burada. Yoksa teknik detaylarında çok daha kolay yol alabileceğimizi düşünüyorum" dedi.

Güneş Motel yöntemine karşıyız

Partilerle uzlaşma sağlanamazsa bir B planınız var mı? Partiler içerisinden 14-15 vekille uzlaşma konusu aranabilir mi?

Davutoğlu, "Ben 257 vekile sahip olduğumuzda hatırlarsanız Meclis Başkanlığı seçimi vardı çıktım ve dedim ki biz tek tek milletvekilleri üzerinde Güneş Motel gibi kullanılan yöntemlere dayalı bir siyasi çözümü doğru bulmam. Böyle bir şeye ben izin vermem. Bu milletvekillerimizin hepsi siyasi parti ayrımı yapmadan söylüyorum, onurlu insanlardır. Nihayetinde bir oylamaya gidildiğinde herkes tek başına karar verir. Anayasa oylaması kolektif bir karar alacak. Milletvekilleri tek tek oy verir. Anayasa konusunda ben bütün milletvekillerinin kendi vicdanlarıyla tek tek karar alacaklarını almaları gerektiğini düşünüyorum. O aşamaya gelmeden başarmamız gereken husus partiler arası bir mutabakattır, toplum için de mutabakat. 330 milletvekiline sahip olsaydım da 380 milletvekilimiz de olsaydı şu süreci işletirdim. Anayasa dediğiniz şey bir partinin tek başına yapacağı bir süreç değil. Herkesin katılacağı, toplumun en zıt kesimlerinin de katkıda bulunacağı bir yolu tercih ederim" şeklinde konuştu.

Bölgedeki gelişmeler masada

İngiltere Başbakan'ı ile görüşmeniz olacak, görüşme masasında hangi konular olacak?

Suriye Irak, Kıbrıs konusu da müzakerelerde ilerleme var. AB, tabi İngiltere'nin de AB içinde kendi çalışmaları var. Esas konuşacağımız konu Suriye ve Irak olacak. Bölgeyi en yakın bilen iki ülkeyiz.

Türkiye'nin fikirleri gözetilmeli

ABD Genelkurmay Başkan'ı Türkiye'ye geldi. Suriye'deki gelişmelerle ilgili ortak bir noktada buluşuldu mu?

ABD Genelkurmay Başkan'ı ile uzun faydalı bir görüşme yaptığını belirten Davutoğlu, "Döndüğümüzde de Biden gelmiş olacak. Kendisine de sayın Obama'ya da daha önce ifade ettim. Önemli olan Türkiye ile ABD'nin aynı perspektiften olaya bakmasını temin etmek. Yani eğer bir karşılıklı güvensizlik hali olursa bu her iki ülkenin de çıkarlarına aykırı. Bölgeye de en fazla zararı verecek olan husus budur. Türkiye'nin güvenlik kaygılarını gözetmeyen bir çözüm Suriye'de yaşayamaz. Türkiye ile iyi geçinmeyen bir rejim de Suriye'de rahat edemez. Eğer Esed bizimle yol yürümeyi, ülkesini yavaş yavaş reforme etmeyi tercih etmiş olsaydı, Suriye bölgenin yükselen yıldızı veya en azından huzurlu bir ülkesiydi. Ama o başka bir yolu tercih etti. Esed azınlık diktası yönünde bir yolu tercih etti.

Suriye Rusya'nın işgali altında

ABD ile bütün bölgedeki genel perspektif konusunda bizi en fazla sükutu hayale uğratan şey, Avrupa ve Batı'da, blok içi tartışmada Arap Bahar'ından sonra yeni demokrasilere gerekli desteğin ve ihtimamın verilmemiş olması. Ben 5 sene önce bir ihtilal yönetiminin Avrupa tarafından destekleneceğini, mazur görüleceğini söyleselerdi ben buna inanmazdım. Demokratik talepler için yola çıkan kitlelerin talepleri göz ardı edilerek baskıcı bazı rejimlerin mevcudiyetini devam ettirmesini de bizim bu NATO bloku içinde AB içindeki tartışmalarda kimse savunamazdı. Ama öylesine atalet öyle bir strateji eksikliği yaşandığı ki alan Rusya ve Suriye'ye bırakıldı. Bari güvenlik hattı oluşturalım, bari halkı koruyalım teklifi getirdik. Fiilen şu demek Suriye Rusya'nın işgali altında. Böyle bir tablonun ortaya çıkmasının sebebi batı ülkelerinde Suriye'nin güvenliği, çevre bölge ülkeleri açısından ortak bir anlayışın getirilmemesi etkili oldu. Şimdi bunu getirmeye çalışıyoruz" dedi.

Terör örgütlerine izin vermeyiz

Akademisyenlerin teröre destek veren imzalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Davutoğlu, "Açıkçası dikkat ederseniz ben konuşmalarımda bu metnin söylediği şeylerin sonucundan daha çok metnin arkasındaki zihniyeti deşifre etmeye çalıştım. Burada bir zihniyet sapması ve yanlış bir zihniyetin egemenliği var. Onların kanaatlerini sorgulamaktan çok o kanaatlerin açıklama yöntemine eleştiri getirdim. Doğuda ve güneydoğuda bir devlet katliamı var ve hiç terör örgütü yok mu, olgusal gerçekliğe bu uyuyor mu, hiçbir akademisyenin bu olgusal gerekçeline uyuyor demesi mümkün değil. Olgusal gerçekliğe uymuyor, bir akademisyenin fikir özgürlüğü denildiğinde uyması gereken ahlaki kriterlere de uymuyor. Ben eminim bunun üzerine böyle gidersek ve bunu sorgularsak birçok akademisyeni özeleştiriye zorlamamız lazım. Yoksa bugün bu dosya kapanır yarın başka bir dosya açılır. Benimle hesaplaşmak istiyorlarsa ben buna hazırım. Bu soruyu sormaya devam edeceğim. Bana bir tek demokratik hukuk devleti göstersinler ki meşru güvenlik güçleri dışında başka bir güce izin vermiş olsun. PKK'nın silahı orada dursun ama polis dokunmasın, bunu herhangi bir şekilde savunmak bir demokratik ülkede mümkün mü?

Öz eleştiri yapmaya hazırız

Herhangi bir demokratik ülke göstersinler ki yerelden marjinal bir deklarasyonla anayasal düzeni bir yolla değiştirmeye kalksın. Türkiye'de bir Meclis var bunu tartışacak. Böyle bir de fakto duruma kimse tahammül etmez. O Metin kesinlikle bu akademisyenlerin elinden çıkmamıştır, o metin bir yerden çıktı, onlar da imza attı. Aydın'ın en önemli vasfı sürü psikolojine kapılmamasıdır. Birçok arkadaşım bana dedi ki görmeden imza attık. Bu tutum kabul edilebilir bir tutum değil. Esas sorumlu o metni bu şekilde çıkarmış olanlara. Yoksa ben bu Metine imza atanların özeleştiri yapacaklarına inanıyorum. Akademisyenler bu metin doğrudur diye savunmadıkça ben onların okuyarak ciddiyetle imza attıkları kanaatinde değilim. Ümit ederim ki bu tartışma zihniyet düzeyinde kalır. Orada eleştiri varsa bunu göğüslemeye hazırız. Bir polis aracına cenaze takılıp sürüklendiğinde biz özeleştiri yaptık" dedi.