Dolar (USD)
32.39
Euro (EUR)
34.61
Gram Altın
2390.90
BIST 100
10045.74
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

09 Haziran 2020

Abdurrahim Karakoç’u Anlayabilmek

Vakit ne çabuk geçiyor.

Abdurrahim Ağabey vefat edeli 8 yıl olmuş, Allah Rahmet Eylesin.

Merhumu Ankara’ya geldikten sonra yakından tanıma imkânı buldum.

Benim için ne mutlu ki, tam üç makalesini bu kardeşine ayırdı…

Takdir hislerini belirttiği ve “çizgimden ayrılmamam” için “ince” tavsiyelerde bulunduğu bu üç yazının her biri, benim için hediyelerin en güzelleriydi.

O yıllarda ülke düşmanlarının hedefine yerleştirilirdik ve her seferinde Abdurrahim Ağabey’den tam destek gelirdi.

Abdurrahim Karakoç büyük şâirdi.

Gençler O’nu, “Mihriban” Şiiri ile tanıdı.

Ben ise, O’nun “Hakk”ı “Suç Olsa da” haykırma kararlılığına hayrandım.

Lâfı eğip bükmezdi, “ilm-i siyaset” yapacağım diye Hakk’ı söylemekten geri durmazdı, politikayla arası hiç hoş değildi, çoğu politikacının sürekli dönüşlerine tepkisi vardı…

Kıvrak “tev’il”cilerle dalga geçerdi; yüksek yüksek makamlardakilere yakın olmaya çalışmazdı, “davet”lerden genellikle uzak dururdu.

Politikada sevmediklerinizle de birlikte olabilmelisiniz, Rahmetli Karakoç sevdim mi tam sever, sevmedim mi de çok net bir şekilde belli ederdi.

Büyük büyük makamlarda bulunanlar, ciğeri beş para etmez adamları baş tacı yapar, onların sözde “fikirlerine” kıymet verirlerdi ama Rahmetli Abdurrahim Karakoç’la bir araya gelip hangi konuda ne düşündüğünü soran çok az olmuştur.

Abdurrahim Karakoç gibi, tavizsiz dâvâ adamlarına saygı duyulur ama uzaktan!..

“Yakınlarda” O’nun gibileri rahatsız eden tablolar, simalar vardır, oralarda “girift ilişkiler”, “menfaat ortaklıkları”, “duruma göre” şekil almalar, makam ve servete meyletmeler vardır.

Oralarda, bir koltuk için bin hukuk çiğnenir.

Oralarda daimi dostluklar yoktur, daimi şahsi çıkarlar vardır.

Abdurrahim Karakoç gibi insanların ruhlarını daraltır böyle ortamlar, bir gün tahammül etseler de, bin gün tahammül edemezler.

Böyle insanlar arayıp bulmak, onlardan istifade etmeye çalışmak lâzımdır.

Ne var ki, yönetenler genellikle duymak istediklerini söyleyenlere kıymet verirler.

Günün birinde mutlaka “karşılarına” geçecek ve yıllar yılı biriktirdiklerini “zamanı gelince” ortaya dökecek, “zayıf karakterli” tiplere meylederler.

Zira, o “zayıf karakterli” tipler, kendilerini “satma” işinde çok maharetlidirler.

Nabza göre şerbet vermeyi de çok iyi bilirler.

Bir yapıp bin söylemek gibi hünerleri vardır, etraftaki “bağlantılardan” ustalıkla istifade ederler, çevreyi etki altına alır, kendileri hakkında “referanslar” oluştururlar.

Bu tipler, kıvrak “zekâları” (akılları demiyorum, akıl çok başka bir şey, akıllı olan Abdurrahim Ağabey idi) sayesinde servetlerine servet katmayı da bilirler.

Abdurrahim Ağabey gibiler ise…

İnsanların kıymetlendirme hükümlerine hiç aldırış etmeksizin, “oy”, “parmak” ve “rating” hesaplarına hiç girmeksizin doğru bildikleri yolda ilerlerler.

Sonra…

Sonrası ne…

Günü, saati, dakikası, saniyesi gelen bu dünyadan ayrılır.

Bu çarpık sosyal medya dünyasında bile, O’nun “Hoş Sâdâ”sı dolaşır:

“Beden ölür, çürür, cana bakın siz.

Kim, kiminle yürür, ona bakın siz.

Bırakın dönsün dönme dolaplar.

Hak’tan hakikatten yana bakın siz!”

*

Merhum Abdurrahim Karakoç Ağabey’i yakından tanıma imkânı buldum, şükür.

Merhum Cahit Zarifoğlu’nu ise o muhteşem şiirlerinden tanıdım, onu da 33’ncü vefat yıldönümünde hürmetle andım.

Yüce Allah’tan her ikisine de rahmet diledim.

Yazıyı bitirirken,

Ölüm yıldönümlerinde, “Rahmet” mesajı yayınlayan “YETKİLİLERİMİZE” de…

Bir dilekçe;

“Kıymetlerimiz, İlk ve Orta dereceli okullarımızdaki bütün gençlerimize hafızalara kazınırcasına anlatılsın.” diye!