Dolar (USD)
32.50
Euro (EUR)
34.83
Gram Altın
2439.87
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

05 Ekim 2023

​Farkının farkında mısın?

Her şeyin tek düze olduğu bir sistemde insan bazen rutinin dışına çıkmak istiyor. Alışkanlıklarını bir kenara bırakarak yeni bir şey, her zamankinden daha farklı bir şey yapmak istiyor. İnsan, denenmemişi denemek, daha önce gidilmemiş yerlere gitmek, bugüne kadar yapmadığı şeyleri yapmak, dünden farklı bir eyleme imza atmak, kabullenişin ötesinde normallerinden vazgeçerek yapmadığı şeyleri, dayatılandan ziyade kendi taleplerini tercih etmek istiyor. Bunun temel nedeni olarak da insanın fıtratında var olan farklılık, farklı olma duygusu olduğunu söylesek yanlış olmaz. Ki insan denenmemiş eylemlerinin cahili, imtihan olmadıklarının kahramanıdır.

Eylemsel olarak bir devrim başlatmak istiyorsa insan, ilkin kendine başlamalı değişmeye. Kendinde var olanı ortaya çıkarmalı. Kendi farkının farkına varmalı. Ki dünyada herkes aynı olsaydı, bu kadar insana gerek kalır mıydı? Mesele farklı olmak değil, farkının farkında olmaktır.

Değişimin ve dönüşümün öncüsü olmak istiyorsa insan, farklılığının farkında olması farkındalık oluşturmak adına ilk farkı olacaktır. Ancak farklı olmak, uçta olmak, muhalefete dahi muhalefet etmek olarak anlaşılmamalıdır. Niyetiniz bağcıyı dövmekten ziyade üzüm yemek ise ortaya koyduğunuz farkındalık da anlamlı ve çözüm odaklı olacaktır.

Herkes gibi olma kabuğundan sıyrılıp kendin olma, kendini bulma yoluna koyulan insan, insanların içinde de farklı kalmayı başarabilen insandır. Lakin inadına farklı olmaya çalışan kişi, nihayetinde kendini toplumdan dışlamış olur. Sosyal dolaşım içerisinde dışlanmak sosyolojik bir çözümden öte psikolojik bir depresif hale kapı aralar.

Farklı olmak ile kutuplaşmak, ötekileşmek veya ötekileştirmek birbirinden farklı olgulardır. Farklılık, muhalefettir. Mevcut hale itiraz barındırır içinde. Bütün siyahların içinde beyazı tercih etmektir. Unutulmamalı ki, siyah da beyaz da toplumun mevcududur. İthal değildir. Var olandır ve açığa çıkarılmayı beklemektedir.

Farklı olmak, çaresizce kabullenişlere karşı duruştur. Reddetmektir. Boyun eğmek yerine başkaldırmaktır. İtiraz ile isyan etmek... Herkesten farklı olduğunun farkında olmaktır. İradesi ipotek altında olmamaktır. Dünyalık tüm borçlarından arınmışlık halidir ve çözüm odaklıdır.

Muhalefet, kör dövüşü değildir. Bilakis çözüm için mevcut halin kabulüne ikna olmayıp, farklı bir yol olduğuna inanmaktır. Yeni bir yol açmak için, mevcut halden çıkışın gerekliliği ilk adımı oluşturur.

Yanlışta ısrar etmek, değişimin imkânsızlığını çaresizce kabullenmektir. Biraz da içinde tembellik saklıdır. Tembellik ise değişimin önündeki engeldir. Her yenilik, beraberinde bir mücadele azmini doğurur. Mücadeleden yoksun olmak, farklı olduğunun iddiasını çürütür.

Eskilerin deyişiyle, aynı şeyleri deneyip farklı sonuç beklemek cahilliktir. Denedin, baktın olmuyor, yenisini farklı bir yolla denemek gerektiğinin farkında olmak çözüm için ortaya konabilecek bir duruş olur.

Herhangi bir icadın dahi ilk halinde ısrarcı olmak zamanla körelmeye neden olur. Mucit olmak isteyen kişi kendi içine baksın. Kendindeki icatları keşfeden kişi, âlemi anlama ve anlamlandırma yolculuğuna çıkmaya adaydır. Ürünün yeni sürümlerini piyasaya sürmediğiniz zaman göz alışkanlığı neticesinde ilk günkü cazibesini kaybeder.

İnsan, kendinden başlayarak anlamlandırır âlemi. Yunus Emre’nin de “Beni bende demem bende değilim / Bir ben vardır bende benden içeri” dediği gibi kalıpların arkasındaki özü keşfetmiş kişidir en büyük mucit.

Neye sahip olduğunu bilen kişi neleri isteyeceğini de bilir. İsteği de duası da eylemi de abartı olmaz. Kendi farkında olan insanın, gücünün nispetindedir istekleri.

Teoride mükemmel olan şeyi pratiğe geçirmediğiniz müddetçe fikrinizi test etme imkânınız olamaz. Eyleme geçmeyen hiçbir fikrin mükemmel olduğunu iddia edemezsiniz, ispatlayamazsınız. İddia, ispatı gerektirir! İspat ise eylem ile mümkündür.

Klasik bir iddia ile herkes farklılıklarının farkında olduklarını fark ettiklerini söyleseler de iddia ispat gerektirir. İspat da eyleme tabidir. İspat, her ne kadar yenilgilerin toplamı olsa da Merhum Sezai Karakoç'un “Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır.” dizesi meseleyi özetler niteliktedir. Nihayetinde teori ile pratik arasında pozitif uyum olduğu vakit iddiaların ispatı mümkündür.

İnsanı kaybetmek değil, mücadele azminden yoksun olmak, değişime göstermiş olduğu direnç yorar. Israrla ve muhalif bir ruhla farklılıklarını ortaya koyabilen insan farkının farkında olan insandır.

Dünün tekrarı bir bugün yaşıyorsan, yarınlar için hayal kurmanın gereği kalmamıştır.

Vesselam.