Kerkük öksüz kalmış
Onu Sıhıyede Abdi İpekçi parkının arkasındaki Yenişehir Pazarının ara sokağında Yıldırım Tercüme Bürosunda tanımıştım. Gazetecilikten bir dostumun takdimiyle. Gördüğünüzde çelimsiz, köylü tipli konuşmasına zor alıştığımız biriydi. Orijinal bir Irak Türkmeni yani. Bürosu her zaman tıklım tıklım olurdu. Dert kapısıydı. Çünkü bir davanın, Kerkük davasının dertlisiydi. Ömrünü Saddam zulmünün altında geçirmiş, yıllarca hapislerde yatmış, fırsatını bulunca Türkiye'ye gelmiş ama hiçbir zaman Kerkük davasından vazgeçmemiş devamlı takipçisi olmuş. Onun içinde bürosu devamlı hemşerileri ile dolar taşardı. Zaman zamanda gelir giderdi, Kerkük'e Erbil'e Süleymaniye'ye.
Bu Necmettin Kasapoğlu'dur. Türkiye'de birkaç kişi hariç kimseye bir şey ifade etmez bu isim. Ama Barzani için, Kerkük için, Erbil için bilenlere çok şey ifade eder. İkinci Körfez Savaşın da 2003'te Kerkük'e giden ilk kişilerdendir. Kerkük'ün Kürt gruplar tarafından yağmalanmasını önlemek için. Kerkük'te çok ciddi mücadele vermişti. Bölgesi olan Kerkük'ün Musalla Mahallesi'ne hiç kimse destursuz giremedi.
Onun faaliyetleri ABD'yi rahatsız etti. İmhası için kaç kez suikast düzenlendi. Hepsinden kurtuldu. ABD'li askerlerin düzenlediği ve Türkmen Cephesi Başkanı Mustafa Kemal Yayçılı'nın şehit olduğu suikast girişiminde çok ağır yaralandı. Aslında suikastın ana hedefi oymuş. Vücudundaki kemiklerin yarısı kırıldı. GATA'daki tedavi sonrası evinde ziyaret etmiştim. Hatta olayın bütün detaylarını videoya anlattırıp Dışişleri Bakanlığı'na o dönemde göndermiştim. Başına bir şey geldiği takdirde bunun nereden kaynaklandığı bilinsin diye. GATA'da 6 aylık tedavi sonrası iyileşir iyileşmez yine bölgeye gitti. Erbil taraflarında ABD'liler tarafından tutuklandı. Devrin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün girişimleri sonrası serbest bırakıldı.
Tanış olduktan sonraki sohbetlerimizde bölge ile ilgili birçok konunun perde arkasını ben ondan dinledim. Çok şey öğrendim. Onunla sohbetlerimizden sonra bölgede neler olup bittiğini daha iyi kavradım.
Mesela Birince Körfez Savaşı sırasında Rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın Musul-Kerkük'e girelim teklifine o dönem '80 bin şehit veririz' diye karşı çıkan askerlere karşılık Necmettin Abi 'Ne 80 bin şehidi, 80 askerin bile burnu kanamadan Musul-Kerkük alınırdı' dedi. O tarihte kürdü, Arabu00ee ve Türkmeni ile sokaklara çıkıp Türk Askerini beklemiş günlerce karşılamak için Kerküklüler.
Bir seferinde Neçirvan Barzani'nin Başında bulunduğu 'Live Teybet' denilen operasyonel istihbarat teşkilatının Güneydoğu Anadolu'daki aşiretler üzerinde bir çalışma yaptığı bilgisini vermişti. Bu haber olarak yayınlanınca Genelkurmay'da sorumlu Albay'ın 'Sizin neden haberiniz yok' diyerek görevden alındığını duymuştum.
Tüm bunları neden anlatıyorum. Son yıllarda Necmettin Abi ile irtibatım yoktu. SASAM'da Irak Büyükelçisi ve Irak Dışişleri Bakanlığı'na bağlı strateji Enstitüsü Başkanı ile bir buluşmaya katıldım. Onların derdi Başika idi. Ama gelişmelerden daha iyi bilgi alayım diye Necmettin Abi'yi aradım. Cep telefonu iptal gözüküyordu. Ardından Kardeşini aradım. 6 ay önce vefat ettiğini söyleyince şok oldum. Gerçi 2003'ten bu yana Necmettin Ab'inin ne zaman şehit haberi gelir diye korkuyordum. Fakat Necmettin Abi şehit değil kardeşinin ifadesi ile 'Kerkük'ün Kürtlere teslim edilmesi nedeni ile kahrından hastalanıp vefat etti' dedi. Sonra başka kaynaklardan durumun onunda ötesinde bazı beceriksiz devlet görevlilerinin başarısızlıklarını örtmek için suçlu peşine düştükleri, hatta kendi aralarındaki çekişmeler nedeni ile Necmettin Abi gibi nice insanları bölgede küstürdüklerini öğrendim.
Makamı cennettir inşallah. Anlayacağınız Kerkük öksüz ve ve yetim şimdi.
Not: Necmettin Abi'nin bana aktardığı tarihi bir gerçeği önümüzdeki yazılarımda sizlere aktaracağım.
Cuma'nın hayrı üzerinize olsunu2026.
