Dolar (USD)
34.19
Euro (EUR)
37.45
Gram Altın
2886.25
BIST 100
8964.1
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

26 May 2022

Sayın Kılıçdaroğlu niçin bu kadar agresifleşti?

Son vakitlerde kurumlara, şirketlere baskınlar yapıyor…

Kamuya açık kâğıtları öne sürerek, vakıflar, dernekler, şirketler üzerinden Sayın Cumhurbaşkanı’na yükleniyor.

Sayın Cumhurbaşkanı ve Ailesi’nin 300 kişilik bir “ekip” olarak yurt dışına kaçacağını öne sürüyor!Adres olarak da "Hukuk Devleti" övgüsüyle selâm çaktığı ABD'yi gösteriyor!

Bürokratları,“Erdoğan’a karşı çıkmazsanız başınıza geleceklerden biz mes’ul değiliz! Yurt dışına kaçacakları götürecek o 300 kişilik uçakta yeriniz olmaz, elimize düşersiniz!”diyerek tehdit ediyor.

Muhalefetin iktidarı denetlemesi güzel bir şeydir de…

Bu yaptıkları, böyle değil.

Gerilimi gittikçe tırmandırıyor.

Provokasyonlara müsait zemin oluşturuyor.

Seçim güvenliğini bugünden tartışmaya açıyor.

Kontrollü darbe” söylemine yaklaşan ifadeler kullanıyor!

Seçime hazırlanan ve “tansiyonu düşürmeye” ihtiyacı olan bir Genel Başkan olarak, bu kadar “irrasyonel” tavırlar içine girmesinin sebepleri neler olabilir?

Niçin bu kadar hırçınlaştı ve agresifleşti?

“Helalleşme”çağrısında bulunan bir Lider’in çok daha “sâkin” olması beklenmez mi?

Yazımızın ilerleyen bölümlerinde, bu konudaki kanaatimizi ifade ederiz kısmetse.

*

Türkiye ilginç bir memleket.

Siyasi tecrübesi olmayan bir “Eski Bürokrat”, memleketin en köklü ve en güçlü (Evet, öyle. CHP her dönem iktidardadır bu memlekette! Kültürel İktidar hep CHP’dedir!) partisinin başına bir “kaset”vesilesiyle geçebiliyor!..

“Deniz Baykal kasedi”ninpatladığı günlerde, Ak Partililere, “Orada kaset çıktı diye bu kadarsevinmeyin! Operasyona dikkat edin! Yeni CHP’nin yolları döşeniyor. CHP içindeki ulusalcılar tasfiye edilecek. Bunu da iyi bir şey olarak görmeyin!” demiştik ama…

Sakalımızın olmadığı günlerde bizi kim dinleyecekti ki?

*

“Yeni CHP” dedik ya…

CHP içindeki Ulusalcılar da…

Ak Parti içindeki AK Partililer de, bizi arayıp dert yanıyor…

Bugünkü konumuz“Sayın Kılıçdaroğlu” olduğuna göre, diğerini bir kenara ayıralım.

CHP’deki ulusalcılar meselesi…

Bendeniz onların içinden geldim, oradaki hassasiyetleri çok iyi bilirim.

“İslam”a bakışımız çok farklıdır.

Memleket meselelerine bakışta ise “ortak noktalarımız” çoktur.

Onlar, Kıbrıs Harekâtı sırasında, Türkiye’nin, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin zafere ulaşmasını canı gönülden dilemiş insanlardır.

Kıbrıs Zaferi’ni Milli Görüşçü Milli Selamet Partililerle, o zamanki CHP’nin ulusalcıları birlikte kutlamışlardı.

Ulusalcı CHP’liler Milli Takımızın yabancılara gol attığında benim gibi sevinen insanlardır.

Beni o CHP’lilerden kopartan, İslâm’ı “duvar süsü” olarak görmeleri olmuştur.

Kâinatın her zerresine hâkim olan Dinimizi, “camiye” hapsetmek istemeleri…

Ve, İslam’ın toplumdaki her görüntüsüne “irtica” yaftasını vurmaları.

Bu da oranın “ontolojik” gerçeği, ne yaparsın.

Konuyu daha fazla dağıtmadan, “Kılıçdaroğlu meselesine” getirelim.

Etrafımızın iyice karıştırılacağı ve sınırlarımızın ateş çemberine alınacağı bir süreçte, “Ulusalcı CHP” gibi yapının varlığı “sakıncalı”görülmüş olmalı ki…

Yeni CHP’nin yolu açıldı!

Kaset olayının özü,özeti budur.

Ulusalcı CHP’liler de durumdan rahatsızdır.

Bize dert yanan Ulusalcı CHP’liler, içeride olup bitenleri asla tasvip etmediklerini ancak seslerinin çıkmadığını, çıkamadığını söylüyorlar.

Kemal Kılıçdaroğlu’ndan, Canan Kaftancıoğlu’ndan bir dolu şikâyetleri var.

Sadece onlardan değil, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu gibi eski Ak Partililerle kurulan ilişkilere de çok bozuluyorlar.

“AKP eskilerine muhtaç mıyız, Atatürkçülük bize yetmiyor mu?” yollu lâflar işitiyorum.

Ve HDP tabii…

“Sırtını Örgüt’e dayadıklarını ilân edenlere muhtaç mıyız?”diyorlar.

Üzülüyorum.

************

ALTILI MASADAKİ BÜYÜK SIKINTILAR

Altılı masa denilen oluşumdan, o oluşumun içindeki partilerin tabanlarının hoşnut olmadıkları bilinmez bir gerçek değil.

Ali Babacan’a en yakın isimlerden gazeteci Fehmi Koru, “Nagehan Alçı ile Akif Beki’nin otobüse almasından dolayı Ekrem İmamoğlu’na yöneltilen tepkileri” ele aldığı yazılarında, CHP zihniyetinin kendilerini asla ve kat’a benimsemeyeceği yönündeki kanaatini açığa vuran ifadeler kullanmıştı…

Üstelik, bu gidişle seçimi kaybedebileceklerinibelirtmişti!

Deva, Gelecek ve Saadet Partisi tavanları ve tabanları, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sandık yoluyla devrilmesi için CHP ile işbirliği yapılmasına pek ses çıkartmıyorlarsa da…

Yeni ve Eski CHP’nin kendilerine hangi gözlerlebaktıklarını çok iyi biliyorlar.

“Düşmanım düşmanı dostumdur!” diye diye yürüyor bu işler.

CHP’lilerin “Ergenekon davası yeniden açılmalı” yollu cümleler kuranAli Babacan’a ve Suriye Dış Politikası’ndan sorumlu tuttukları Ahmet Davutoğlu’na nasıl baktıklarını tahmin etmek güç değil.

Sayın Davutoğlu bir keresinde “Ömrüm CHP zihniyetiyle mücadeleyle geçti!” demişti, nasıl unutulur!..

Ha unutmadan;

Memleketin önde gelen Atatürkçülerinden,Eski Baro Başkanı Ümit Kocasakal, geçtiğimiz günlerde Ali Babacan ve “bağlantıları” hakkında öyle lâflar etmişti ki…

Tam mânâsıyla CHP’nin Ulusalcı Tabanı’nın hissiyatına tercümanlık!

*

Altılı masadaki Sayın Meral Akşener’in bu ortamda apayrı bir yeri var galiba.

Kendisi “Başbakan olmak istediğini” söylüyor.

“Cumhurbaşkanlığı adaylığından feragat etmiş bir genel başkan olarak” Ortak Cumhurbaşkanı Adayı’nın belirlenmesinde neredeyse karar verici durumda olması gerektiğini ima ediyor.

Açıkça söylemiyorama “Sayın Kemal Kılıçdaroğlu aday olursa Cumhurbaşkanlığı Seçimi'ni almamız zorlaşabilir!" demeye getiriyor...

Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olmasını, CHP’liler de, İyi Partililer de, diğerleri de istemiyor!..

Bir tek AK Partililer istiyor!..

*

Bu durumda…

Kemal Kılıçdaroğlu’nun, kendisini “tabii çatı adayı” olarak öne çıkartmaya ve çatı adaylığının önündeki engelleri ortadan kaldırmaya ihtiyacı var.

Bunun için de…

“İktidar ile en fazla çatışan Lider” görüntüsünü kimselere kaptırmaması lâzım.

Sayın Kılıçdaroğlu,

Çatı Adaylığı şansını arttırmak için el yükseltiyor!..

Yükseltiyor da…

“Etrafındaki birileri” adaylık şansını azaltmak için kendisini yanlış yollara sürüklüyor olmasın!

Birileri…

Aslında, “başkası için” çalışıyor olmasın!

*

Politika bu.

Etrafa dikkat etmek gerek!