Söze başlamadan önce peşinen feminizmin artık tüm dünyada miadını doldurmaya başlayan bir bakış açısı olduğunu, yeni baştan sorgulanıp incelenmesi gerektiğine inandığımızı söylemiş olalım.
Her kadın, aile ve erkeğe dair bilgi/tespit/haber paylaşımı sonrası koca harflerle suratımızın ortasına yapıştırılmaya çalışılan feminist yaftasından az da olsa kurtulabilme ümididir bu ön izahat; sadece bir umut!
Yani kısa ve açık tabirle yargısız infazda bulunan, yaftalayan, peşin hükümle hareket eden, kendi düşüncesinden başka her fikri boş, yanlış gören anlayışa karşı bir savunudur…
Bu tipler o kadar ince işçilikle çalışır ki esas düşüncelerini ustalıkla gizledikleri gibi toplum menfaati gözeten duyarlı ve hassas insanlar zannedersiniz! Bu konudaki tesellimiz eylemin puanlandırmasını amaç/niyet üzre yapan ilahi mizandan başka bir şey değildir!
Lafı getirip muhafazakar camiada artık kabak tadı veren kadın-erkek, aile, çocuk eğitimi, evlilik-boşanma gibi konularda akıl ve izandan uzak, tek taraflı, tamamen karşı cinsi suçlayıcı bakış açısına bağlayacağız.
Her ne kadar karşı cins dedikse de genellikle muhafazakar erkeğin, camia kadınlarına yönelik her geçen gün artan öfke ve yargısız infazından bilhassa bahsetmek isteriz. Erkek iktidarını korumaya ahd etmiş, erkek sekülerleşmesini göz ardı ederek kadın sekülerleşmesini eleştirip tüm sosyolojik değişikliğin olumsuzluklarını kadına yıkmaya çalışan kocaman bir erkek kitlesinden…
Her fırsatta adaletten, hak ve hukuktan bahseden bu tipler, iş mahalle kadınlarına gelince tek yönlü bakmaktan kendi iktidarını koruma çabasından başka bir tutum takınmaz. Modernleşme sürecinin pençesindeki muhafazakar erkekleri görmezden gelerek sadece muhafazakar kadın eleştirisi üzerinden erkini koruma çabasıyla vicdanını da aklamaya çalışır!
Sahi, adalet denilen mefhum sadece erkekler içi bir denge ve eşitlik tesis etmek için mi peyda edilmiştir? Ya da adaletin, muhafazakar kadınları kapsama alanına almaması mı gerekmektedir?
Bu bakış açılarını hangi inancın hangi temelinden beslerler bilemem ama tanıklık ettiğimiz, muhafazakar erkeklerin artık gizleme ihtiyacı duymaksızın kadına yönelik itibarsızlaştırma girişiminde bulunduklarıdır!
Eğer bu refleksleri sadece kişioğlunu, kendi ailelerini etkiliyor olsa üzerine uzun uzun yazmaya, mesai harcamaya gerek yok. Ancak muhafazakar erkekler, statüko ve erkek iktidarını korumaya o kadar gönüllü ki tüm suçu kadınlara yüklerken yakındıkları yıkımı önleyecek konulardaki sebep ve sonuçlar üzerine kafa yormaktan uzaklaşıyor.
Tüm kadınları potansiyel suçlu, iflah olmaz feminist, erkek düşmanı gibi peşinen suçlayarak kendi kabahatini saklamış olurken vicdan temizliği sağlamakla birlikte devasa bir sorunun da üstünü örtmeye çalışıyor!
Muhafazakar erkek, bu suçlayıcı ve yargılayıcı bakış açısını değiştirmediği sürece gerçek sorunlar ve çözüm yolları hep perdelenmiş hiçbir vakit gerçek anlamıyla irdelenmemiş olacaktır. Bunun etkileri ise sadece kadınları değil erkekleri, aileyi ve toplumu kapsayacaktır.
Muhafazakar erkek gözlerini kapatarak, kadınları suçlama üzerinden bir savunma mekanizması kurmaya çalışarak sorunu büyütmekten başka bir şey yapamaz. Adalet dedikleri şey toplumdan önce ailede elzem, bunu tesis etmezseniz aileyle birlikte toplum da yıkılır!