Dolar (USD)
32.46
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2436.66
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

30 May 2020

Neden hızlı normalleşiyoruz?

Dünya koronavirüs pandemisi ile mücadelede oldukça çetin bir sınav veriyor. İnsan hayatını korumak için alınan tedbirler, ülke ekonomilerinin ve buna bağlı olarak dünya ekonomisinin sağlığını bozdu ve bozmaya da devam ediyor.

“Al, ver ekonomiye can ver” mantığı ile çalışan ekonomiler neredeyse durmuş durumda.

Hepimiz çok sevdiğimiz tarih ve ekonomi kitaplarından; “İnsan ruhuna en uygun” ekonomik sistem denilerek kabul edilen “kapitalist” sistemin, zayıf ahlâk ve inanç dünyasına sahip toplumlarda hızlıca “emperyalizm”e dönüştüğünü okuduk.

Geçtiğimiz yüzyıl birazcık “liberalizm” baharatı ile bu “ahlâk sorunu” bir nebze aşılmaya çalışılsa da dünya hâlâ her türlü ilkenin öz ardı edilebildiği “reel politik” kararların alındığı bir yer olmaya devam ediyor.

Daha sonraki yazılarımda detaylarıyla açıklayacağım, her dönem varlıklarını sürdüren “emperyalist arzularını koruyanlar”; çıkarlarının bulundukları ülkelerin hayat hikâyelerinde, önlerine gelen krizlerdeki kırılma noktalarında menfaatlerini korumak için her şeyi gözden çıkarıyorlar.

İşte ABD başta olmak üzere sözde “gelişmiş” Batılı devletlerin yaşadığı tam da bu.

ABD Başkanı Donald Trump, Avrupalı müttefiklerinden daha hızlı davranarak pandemiden en fazla etkilenen ülke unvanına kavuşan ABD’yi hızlıca ve zorla normalleştirmeye çalışıyor.

Tabi Avrupa’nın buradaki hakkını yemeyelim.

İki dünya savaşıyla milyonlar kaybeden Avrupa’nın insan hayatından kolay vazgeçmemesinin en büyük sebeplerinden birisinin büyümesi durma noktasına gelen nüfusu olduğu açıkça görülüyor.

Gerçi bu durumu da gözden çıkaran, her zaman Kıta Avrupa’sının önünde giden ada devletinin, “Sürü Bağışıklığı” adı altında girdiği yol ile ortaya koyduğu “ilerici” tavrı, tüm dünya ile birlikte biz de izlemiş ve sonrasında “vah vah” çekerek “hemşehrimiz Boris”in haline acımıştık.

Ama Trump’ın girişimi an itibarıyla bunların hepsini geçmiş durumda.

Adam, salgının pik yaptığı şehirlerde miting yapılması için çağrılarda bulunuyor.

Salgını küçük görüyor. Ölümleri görmezden geliyor.

Çünkü Batılıların kurduğu dünyadaki sistem çökmüş durumda.

Ekonomi işlemiyor.

Vatandaş harcamıyor, üretici üretmiyor, devlet vergi toplayamıyor.

Gerek ekonomik gerek sosyal sorunlar giderek büyüyor ve aşılmaz bir noktaya doğru gidiyor.

Devletlerin bir numaralı amacı önce kendi varlıklarını korumaktır.

Vatandaşına sağladığı “güvenlik” altında “aş, eş, iş” veremeyen ve yeni nesillerin “gelecek” korkusuna kapılmasının önüne geçemeyen bir devlet, çok geçmeden yok olmaya mahkûmdur.

İç ve dış güvenliğini sağlayan bir devletin varlığına kast eden bu sorunları aşmak için “yönetimde revizyona” gidilmesi ise kaçınılmazdır.

Trump’ı, devleti ayakta tutmaya çalışan kesim ile emperyalist emellerini önceleyen kesimin tam ortasında görüyorum.

Dünyanın karşılık gösterme zorunluluğu olmayan tek parası ABD Dolarını basarak “Amerikanlılara Dolar saçması” bile reel ekonomiyi istediği noktaya getiremedi.

Hatta ABD’deki yerel kaynaklarımdan aldığım bilgiye göre dağıtılan paraların büyük çoğunluğu borsa başta olmak üzere finansal araçlara kaydı.

Saçılan paraların soruna çözüm getirmediğini gören Trump önemli bir eşiğe geldi. Malûm, “Azdan az çoktan da çok” gider.

Pandemi bahanesiyle dünya liderliğini Çin’e kaptırmak istemeyen ABD, ülkesindeki bir kısım halkın varlığını devam ettirmesi için bir kısım halkın yok olmasını umursamıyor artık.

Çünkü kurulan sistem yaşamalı.

Trump, yaşatamadıkları sistemin başlarına çökeceğinin farkında.

Her ülke Türkiye gibi insan hayatını önemseyen politikalara ağırlık veremiyor.

Çünkü “medeniyet mayaları” başka…

Biz “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” mantığı ile bakıyoruz.

Birçok tedbir alındı. Alınmaya da devam ediyor.

“Yeni Normal” konusunu ciddiye almak gerekiyor.

Türkiye’de de normalleşme oluyor ama açılan işletmeler, kaldırılan kısıtlamalar insanlarımızın kafasını karıştırmasın. Bir taraftan da neredeyse her işletme için “Yeni Normal”e göre çalışma yönergeleri yayımlanıyor.

Türkiye sürecin hakkını veriyor.