0
Ve Havana'da ABD bayrağı göndere çekildi. ABD ile Küba arasında 1961 yılında ilişkiler kopmuştu. Papa Francis tarafından gizlice desteklenen müzakereler sonucunda Washington ve Havana'da Büyükelçilikler resmen açıldı. Hollywood filmlerinde olduğu gibi ABD bayrağı gök maviyle buluşarak, tüm dünyaya vakurlu duruşunu gösterdi. Küba yakınlaşması, Obama açısından her daim iyi bir dış politika uygulaması olarak kalacaktır.
Soğuk Savaş'ta liberalizm, sosyalizme karşı, galip gelmişti ama bazı simgeler hala duruyordu. Bu açıdan bakıldığından Küba ve Fidel Castro efsanesi açısından Küba-ABD ilişkilerinin yeniden tesis edilmesi bir zaruriyet olarak görülse de ABD açısından bir başarı olarak okuyabiliriz.
ABD Başkanı Barack Obama'nın dış politikada takınmış olduğu tecrit edilmiş ülkelere karşı geliştirmiş olduğu sevimli tavır Küba, İran, Vietnam'da olumlu sonuçlar vermiş gözüküyor. Tabii Vatikan'ın etkisini de unutmamak gerekir.
Venezuela, Bolivya ve K.Kore ise hala mesafeli duruşundan vazgeçmiyor. Tabii Arjantin'i de unutmakta yarar var.
Öncelikle meseleye ezber–bozan bir yaklaşımla başlayalım. ABD/Batı, bir ülkeye 'ambargo' uyguluyorsa ticari, siyasi, askeri, istihbarat, stratejik, psikolojik, sosyolojik ve uluslararası entegrasyon açısından o ülkeyi yalnızlaştırdığınız gibi aynı zamanda ambargo uygulamanız münasebetiyle yukarıda saydığımız ülkelere siyasi ve ekonomi başta olmak üzere birçok konuda müdahale etme şansınızda kalmaz. Hatta ambargoyu dolaylı yollardan delmek isteyen birçok ülkeye de yeni bir pazar ortamı sağlarsınız. Haliyle siz o ülkelerin pazarında olmadığınız için diğer ülkelerle (Rusya, Çin, Fransa) rekabette edemezsiniz.
Obama'nın sıfır sorun doktrinin bir sonucu olarak Küba'da, tıpkı diğer ülkeler gibi ABD ile diplomatik ilişkileri yeniden tesis etti.Kübalılar siyasi mahkumları serbest bırakma, web sınırlamaları ve ikili ticaret konularında gevşeme söz verdi. ABD ise, yasaklı ülkeler listesinden Küba'yı kaldırıldı. Komünist Küba, siyasi ve ekonomik küreselleşme hızına ayak uydurma konusunda, oldukça hevesli göründü. Ne olursa olsun gerek Kübalılar, gerekse ABD'lilerin çoğunluğu hatta Latin Amerika ülkeleri de antlaşmadan memnun.
ABD-Küba yakınlaşması… ABD açısından 2016 seçimlerinde Demokratlar, Latinlerin oylarını şimdiden konsolide etmiş oldu. Küba Füze Krizi, Domuzlar Körfezi istilası, Guantanamo…vs. gibi hadiseler yüzünden birçok ülkeye devrim ihraç eden Küba, ABD'yi ciddi bir sıkıntı kurtarmış oldu.
Vatikan, Francis'i Papa olarak çıkardıktan sonra dünyanın pek çok yerinde diplomatik sorumluluklar almaya başladı.Tıpkı Küba-ABD ilişkilerinde olduğu gibi…İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas arasında kardeşlik ve barış köprüsü oluşturmaya çalıştı.Çin ile Vatikan ilişkilerinintamiri için sorumluk almış, ülkedeki 12 milyon Katolik'in başı olarak kabul ettirdi. Güney Kore-Kuzey Kore hükümetleri arasında da benzer bir girişimde bulunmuş, ancak K.Kore Vatikan'ın ziyaretini reddetti. Yine Ukrayna ve Suriye meselelerin de benzer söylemler geliştirdiğini görüyoruz.
Papa, Cizvit geleneğinden gelen bir gizlilik ve çağdaş diplomatik girişimlerle, bir takım başarılar kazanıyor. Vatikan'ın bu yeni vizyonun arkasında ne çıkar? Açıkçası bilmiyorum, ama küresel hegemonya Papa'nın bu başarılarını bir 'Nobel' ile taçlandırılacaktır. Ancak, Osmanlı Devleti aleyhine geliştirmiş olduğu negatif tavrı ve sözde Ermeni Soykırımını kabul eden açıklamasıyla Türkiye'ye hoş görünmediğini hatırlatmakta yarar var.