Diplomasi yalnızca devletlerarasında değil, kalpler arasında da kurulur. Sanat bu iletişimin en zarif aracıdır. “Sanat ve Diplomasi” başlıklı röportajımızda üç değerli isimle bu ortak dili konuştuk: Bestekâr Mehmet Özkaya, müziğin birleştirici-evrenselleştirici gücünü, Karikatürist Demirhan Kadıoğlu, çizgi ve mizahın evrensel dilini, Ressam Cemal Toy Beyefendi renklerin barışçı sesini anlattı.

TÜRK MÜZİĞİNİ EVRENE AÇMAK

Sayın Bestekâr Mehmet Özkaya Beyefendi, sanat yaşamınızda Türk Müziği için idealiniz ne oldu?

Benim Türk Müziğini geliştirmek katkıda bulunmak ve sonraki nesillere aktarmak adına pek çok idealim var. Bu doğrultuda oldukça çok çalışma yaptım, yapmaya da devam ediyorum.

“Türk müziğinde en büyük hedefim “etnik müzik” olmaktan çıkıp evrensel yorumlarla dünyaya ezgilerimizin tanıtılması. Bu amaçla çok farklı çalışmalar yaptım, senfonik konserler verdim, albümler yaptım. Biz TRT sanatçılarının misyonu Türk Müziğini en iyi, en doğru şekilde icra etmek, bu kültürü yaşatıp aktarabilmektir. Bu sebeple ben TRT'de solist olarak çalışmalarımın yanı sıra yeni nesillere öğretmek amacıyla eğitim tarafına da ağırlık verdim ve uzun yıllar çocuk-gençlik koroları eğitmenliği yaptım. Bunun dışında TRT Ankara Radyosu yıllarımda radyo programları da yaparak, ‘’Radyo sanatçılarıyla baş başa’’ isimli 24 bölümlük program, emektar sanatçıların mesleki serüvenlerini, ne şartlarda yetiştiklerini dair bilgiler aldık. Ankara Radyosu'ndan İstanbul Radyosu'na geçerek müzik piyasasının kalbinin attığı yerde olmak istedim. Besteler, konserler, özel koro çalışmaları, TV programları derken Türk Müziğine katkıda bulunabilmek adına pek çok çalışmanın içerisinde sevgiyle bayrağı taşıyorum.

“İYİ DURUŞ İYİ BAKIŞ DEMEKTİR”

Çalışmalarınızla müziğin diplomasisini yürütüyorsunuz diyebilir miyiz?

Tabi diyebilirsiniz. Müzikle ruhlar arasında sınırların ötesinde iletişim kuruyoruz. Altı tane koro çalıştırıyorum bir tanesi yurt dışında. Ayrıca yurt dışı konserlerle, festivallerle diplomasiyi gerçek anlamıyla gerçekleştirmiş oluyoruz. Almanya’da, Mısır’da, Makedonya’da, Azerbaycan’da verilen konserleri örnek gösterebilirim. Mecazi anlamda da diplomasiyi kelimelerle anlatılamayan duygu-düşünceleri müzikle ifade ederek bağ kurmak olarak düşünürsek bu anlamda da çok köprü kuruyoruz diyebilirim. İyi şarkı söylemek doğru duruş ve doğru nefesle mümkün. Bu da hayata karşı bir duruş geliştirmemize sebep oluyor. İyi duruş iyi bakış demektir. Belki de bu ruhsal iletişimle pek çok sorunu çözme gücünü kullanıyoruz.

‘’MÜZİĞİMİZİ EVRENSELLEŞTİRİYORUZ’’

Fotoßraf 2

Baktığınızda müziğinizi evrensele aktardığınızı söyleyebilir miyiz?

Müziği evrenselleştirmek için ilk çalışmam İTÜ'de yaptığımız senfonik Türk Müziği konser albümüydü. Sonra Çağdaş Türk Müziği Orkestrasıyla ikinci albümüm, sonra üçüncüsü. Yakın zamanda Eskişehir’de senfonik orkestrayla Türk Tangosu konseri verdim. Bu müziğimizi evrensele aktarmak için en büyük çalışmamdı çünkü Türk tangoları zengin, çağdaş melodiler içeriyor. Müzik bir toplumun yaşayışını, kültürel değerlerini yansıtır. Türk tangosu sadece bir müzik türü değil aynı zamanda Türkiye’nin kültürel kimliğini batı etkisiyle yeniden şekillendirme sürecinin zarif, duygusal bir ifadesidir. Batı formu içinde Türk ruhunu taşıyan bir müzikal diplomasi örneğidir diyebiliriz. Bu sebeple çalışmalarımı yurt içi ve dışında devam ediyor olacağım.

“SANATIN DİPLOMATİK DİLİ”

Sanatınızın icrasında dinleyiciyle aranızda görünmez iletişim bağı hissediyor musunuz?

Türk musikisi söz müziğidir. Nitelikli yazılan şiirlere baktığımızda, beste yapmak istediğimizde şiirin duygusunu alıp yansıtmak çok önemli. ‘’Dağ’’dendiğinde dağın ihtişamını, “uçurum” dendiğinde o düşüşü hissetmelisiniz. Rüzgârda esmeli, yağmurda yağmalısınız melodilerinizde. Dinleyicinin duygu frekansına girebilmeniz. O an o hissleri birlikte yaşayabilmeniz gerekiyor ve dinleyici ile aranızda görünmez bir iletişim başlıyor. Sanatın Diplomatik dilini kullanıyoruz diyebiliriz.

“TOPLUMLARI HAREKETE GEÇİREBİLECEK MÜZİK DİLİ”

Türk müziği ruha dokunabilecek evrensellik-özgürlük taşıyor mu?

Türk müziği ile Batı müziği arasında dört ses farkı ile sistem farklılığı var. Onlar oktav aralıklarını on iki eşit parçaya biz yirmi dört eşit olmayan parçaya bölmüşüz. Parçalar birbirine yaklaştıkça duygu yoğunluğu artıyor, bu bizim müziğimizin daha duygusal olmasına sebep oluyor.

Müzik aynı zamanda bir tını ve insanlara coşkuyu, neşeyi, hüznü, sevinci hissettirebilecek iletişim aracıdır. Duygular evrenseldir bu sebeple evet Türk müziği ruha dokunabilecek evrenselliktedir. Duygularımızın sınırı yoktur ve tınıların hissettirdikleri ruhunuzu özgürleştirir.

“MÜZİK BİR DUYGU DİLİDİR”

6-.Sanat ve diplomasi arasında nasıl bir ilişki var?

Diplomasi uluslararası siyasi- hukuki bir iletişimken sanat duygusal, işitsel-görsel bir iletişimdir. Farklı dinden, kültürden ve dilden bile olsanız sanatın diliyle anlaşabilirsiniz. Duygularınızı karşı tarafa iletebilirsiniz, kalben ilişki kurabilirsiniz. Müziğin bütün kalpleri yumuşattığını bir kez daha söyleyerek devam edeyim. İşte bu sebeple sanata hayatımızda yer açalım. Bu yönü ile diplomasiye benzer olduğunu düşünüyorum.

“EVRENİN DİLİ SEVGİ DİLİ”

Kendi sesinizle, bestelerinizle, evrene hangi mesajı vermek istersiniz?

Müzik duyguların en güzel göstergesi diye düşünüyorum. Bir sihirdir müzik aslında. Bu sebeple sesimle, bestelerimle sevgi, saygı, dostluk, barış gibi olumlu mesajlarla sesleniyorum evrene. Çünkü evrenin dili sevgi dili ve bizler bunu en iyi şekilde yansıtmalıyız.

“SANATIN EVRENSEL DİLİ”

Uluslarası çalışmalara da sahip Ressam Cemal Toy ile Renklerin evren ile konuştuğu dilin üzerinde durduk; Sanat, diplomasi gibi insanları, kültürleri birbirine yaklaştıran “sessiz bir anlaşma zemini” olabilir mi?

Sanatın dili insanın özüne hitap eder. Renkler, biçimler, ritimler değişse de iç dünyamıza dokunuşu evrenseldir. Ben bir eserde daima bir ruh hâli ararım; kendi resimlerimde de bunu, insanın yaratıcıyla kurduğu bağ olarak yansıtmaya çalışırım. Hocam İlhami Atalay "Sanat, ruhun maddeye dönüşmüş halidir" der. Çok net ifade edebiliriz ki sanat, Sanat, diplomasi gibi karşılıklı bir anlayış zemini kurar; hatta çoğu zaman ondan daha samimidir. Kelimelerin politik yükü yoktur, duyguların ve sezgilerin dili vardır.

Bir tablo konuşmaz ama anlatır; yargılamaz ama düşündürür. Bu yüzden sanat, insanları birbirine yaklaştıran en saf ve evrensel iletişim biçimidir.

“SANATÇI DOĞAL OLARAK KÜLTÜREL ELÇİDİR”

Devletlerin yürüttüğü diplomasiden farklı sanatçı, farkında olmadan dahi diplomasi yapıyor olabilir mi?”

Sanat için “kendi medeniyetimizin sesini, rengini, kokusunu evrensel dille tercüme etmemizdir” diyebiliriz. Bu durumda sanatçı zaten kültürel elçi oluyor. Bu elçilik görevlendirme şeklinde değil içten gelen bir kuvvetten doğuyor. Devletlerin yürüttüğü kültürel diplomasi bilinçli strateji , sanatçının yaptığı daha derin, sezgisel bir diplomasi… Sanatın gücü tam burada devrede. Sanat sınırları zorlamıyor, sınırları görünmez kılıyor. Dünya uzun vadede kendini anlatmaya çalışanı değil içtenliğini paylaşanların sesini duyuyor. Sanatçının kökleriyle bağı, ağacın toprağıyla bağı gibidir. Bağ koparsa, dallar kurur. Dolayısıyla sanatçı kendi kültürünü ne kadar samimiyetle yaşar ve içselleştirirse o kadar evrensel olur.

‘’SESSİZ AMA EN GÜÇLÜ DİPLOMASİ SANAT’’

Bölünmelerin olduğu günümüzde alanınız tasavvuf felsefesi sanat diplomasisi açısından ‘birleştirici dil’ sunabilir mi?”

Tasavvuf, bugünün ayrılıklar dünyasında içimizdeki çokluğu birliğe dönüştürme çabasıdır, ayrılığı değil özü görür. Resimlerimde bu yolculuğun sembolleri olan mistik figürler kullanıyorum. Bir renk, figür ya da ritim, insana seslenebilir. Sanat da tasavvuf gibi kalplere köprüler kurar. İnsan, kendi kalbine indikçe diğer kalplere yaklaşabilir. Sanat en sessiz ama en güçlü diplomasidir. Sanatta evrensel birlik çağrısı vardır.

Siyaset, çıkar yoktur; insanın insana dokunuşu vardır.

Atölyeden Hatıra: Küçük Ayasofya’daki atölyemde çalışırken, atölyemizdeki sanatçı arkadaşlarımızdan Furkan Türkyılmaz uzun süredir sessizce bizi izleyen yaşlı misafiri fark etti. Sohbet ettiğimizde, 22 yıldır Türkiye’ye gelen beyefendinin Antalya, Kapadokya ve İstanbul’u sıklıkla ziyaret ettiğini, hatta Arasta Çarşısı’ndaki Sabri abimizin Doruk Art Galerisi’ne uğradığını öğrendik. En çok dikkatini çekenin Türk insanının samimiyeti, misafire gösterilen hürmet olduğunu söyledi. İsveç’te kendini yalnız hissettiğini, sıcak sohbetleri bulamadığını belirtti. Anladım ki, diplomasinin ve dilin yetersiz kaldığı yerde sanat gönül köprüleri kuruyor.

‘’SANAT SINIR TANIMAZ’’

Son olarak çizgi, zekâ ve mizahı, sanatsal bir sentez ile sunan Karikatürist Demirhan KADIOĞLU’ na sorduk: Bir çizgi uzun konuşmadan daha çok şey anlatabiliyor, bu yönüyle sanat, diplomasiye nasıl bir köprü kurabilir?

Sözün Müze Hâli: Yazı Sanatları Müzesi
Sözün Müze Hâli: Yazı Sanatları Müzesi
İçeriği Görüntüle

Diplomasi bir iletişim köprüsüdür. Bu yüzden evrensel bir dil… Sanat diplomasinin de üstünde keskin bir dil. Diplomasi alanında iletişim, günün şartlarına göre değişebilir. Konjoktüreldir. Ancak karikatür de anlatım, nettir, değişmez. Kuşku yok ki, sanat ile diplomasiye bir köprü kurulabilir. Zira sanat, sınır tanımaz.

‘’SANAT BİRÇOK ALANA RUH KATAR’’

Diplomasi genelde ölçülüdür. Sanat, duygusal daha içten bir dili ile diplomasiye insani dokunuş katabilir mi ?

Sanat, gelenekler, değerler gibi insan kültürünün zengin dokusundan yararlanmakla ilgilidir. Siyasi, ekonomik, askeri müzakereler etrafından dönen geleneksel diplomasinin aksine, sanat, kalp, zihinle ilgilidir. Sanat duyguyu harekete geçirir, düşünceyi teşvik eder. Bu yüzden sınırları aşan evrensel bir dil olma özelliği taşır ve sadece diplomaside değil birçok alanda insani dokunuşa sahiptir.

DİPLOMASİDE PAHA BİÇİLMEZ ARAÇLARDAN

Fotoßraf 7

Bir karikatür diplomatın saatlerce süren konuşmasından daha güçlü mesaj verebilir mi?

Çizgi doğrudan akla hitap eder. Sözcüklerin yetersiz kaldığı anda bir çizik imdadınıza yetişir. Karikatür ifade edilemeyeni ifade etme, kelimelerin söyleyemediğini söyleme konusunda müthiş anlatıma sahiptir. Algılara meydan okur, diyaloğu teşvik eder, hatta değişime ilham kaynağı olabilir. Bu onu paha biçilmez araç haline getirir.

Muhabir: Fevzi AKARGÜL