Röportaj

Gazze’ye ulaşan bir yol arıyoruz!

Ersin Çelik ‘İtalya’da çok yoğun bir Gazze desteği ile karşılaştım. İsrail karşıtlığı açıkça hissediliyordu. Avrupa halklarının “uyanış” içinde olduğunu gördüm; özellikle 7 Ekim’den sonra genç nesilde bir hareketlenme var. Holokost endüstrisinin enformasyon baskısını kabul etmeyen, Gazze’de ölen çocukların hesabını sormak isteyen bir gençlik çıkıyor ortaya. Bu destek, gelecekte İsrail’i daha yalnızlaştıracak ve sıkıştıracak bir sosyoloji oluşturabilir; bunu sokaklarda net gördüm‘ diye konuştu.

Gazze’ye umut olmak için yolan Sumud Filosuna katılan Aktivist Yeni Şafak İnternet Yazı İşleri Müdürü Ersin Çelik ile yola çıkış sebeplerini yaşadıkları zorlukları ve nihai hedeflerini konuştuk.

Global Sumud Filosu’na katılma kararınızı ne zaman ve nasıl aldınız? Bu kararınızda en etkili olan faktör neydi?

Aslında bunun biraz öncesi de var. Türkiye’den bir gemi kalkması fikri daha önce ortaya atılmıştı; İHH İnsani Yardım Vakfı üzerinden planlanıyordu. Ben de yola çıkacaktım; gerekli hazırlıkları yapmıştım ama gemi çeşitli sebeplerle kalkamadı. Ardından Mısır’daki yürüyüşe katıldım. Yani bu, Gazze’ye giden bir yol arayışının parçasıydı. İnsanların o yolu inşa etmesi gerektiğini biliyordum. Mısır’da istenen sonucu alamadık; İsmailiyye şehrine kadar gidebildim ve navigasyona bakınca Gazze’ye 206 km kaldığını gördüm — o kadar yaklaşabilmiştim. Ancak yürüyüş orada bitmedi; süreç Global Sumud Filosu’na dönüştü. Bu gemilerin kalkacağı haberini alınca Türkiye’deki delegasyonla görüşmeye başladım ve hazırlıklarımı hemen yaptım.

Siz zaten bir Türk gazeteci olarak Filistin’i her zaman medyada gündemde tutuyorsunuz. Bununla bir birlikte bir aktivist olarak filoya katılmanıza sebep olan temel saik nedir?

Ben bir gazeteciyim; yıllardır Filistin meselesiyle ilgili yazıyorum. Gazze’nin abluka altında olduğunu her fırsatta dile getiriyorum. Çok sayıda eyleme katıldım, yürüyüşler organize ettim; fakat gazetecilik yalnızca kamuoyu oluşturabiliyor. Fiili bir harekete ihtiyaç vardı. Hem gazeteci hem aktivist olarak bu yola çıkmaya karar verdim. Sonuçta Gazze’de ümidi tükenmiş, kırılmış, yalnız kalmış bir halk var. İsrail, 7 Ekim’den beri Gazze’de 200’den fazla gazeteciyi katletti. Gazze’nin sesini kestiler. Bir gazeteci olarak elimden gelen buydu ve yola çıktım. Gazze halkına, yanlarında olan ve onlar için mücadele eden insanlar olduğunu göstermek zorundayız. Bu yolculuğa kendimiz için değil, dünya kamuoyunun Gazze’ye odaklanması ve Gazze halkına umut, moral vermek için çıkıyoruz. Benim derdim bu.

HAZIRLIK VE EĞİTİM SÜRECİ

Filoya katılanların sıkı bir eğitimden geçtiğini okuduk. Biraz eğitimlerden bahseder misiniz?

İtalya’da yaklaşık 14 gün karada kaldık; Sicilya’da yoğun bir eğitimden geçtik. Bizi bu filoya hazırladılar: sivil, barışçıl aktivistler olarak neler yapmamız gerektiğini, sorumluluklarımızı anlattılar. Fiziksel ve psikolojik testlerden geçtik; İsrail’in olası senaryoları üzerine konuştuk. Kesinlikle uyulması gereken kararları öğrendik: hiçbir şekilde şiddet eğiliminde olmayacağız. Tek amacımız abluka kaldırılana dek Gazze’ye insani bir koridor açmak ve hareketi nihayete erdirmektir. Eğitimler bu yoğunlukta geçti. Avrupa delegasyonu bizi titizlikle hazırladı. Gazeteci olarak oradayım; rolüm kamuoyu oluşturmaya çalışmak. Türkiye’ye sık sık bilgi aktarıyorum ve diğer aktivist arkadaşların medya planlamasında yönlendirme yapmaya çalışıyorum. Bu açıdan verimli bir süreç oldu.

EZAN HATIRASI

Filoya katılan diğer ülkelerden aktivistlerle hangi hatıraları biriktirdiniz? Örneğin, kilisede okunan ezan anını daha detaylı anlatabilir misiniz?

Dünyanın birçok ucundan, farklı ülkelerden gelen aktivistlerle birlikteyiz; büyük çoğunluğu Avrupalı. Çok kısa sürede kaynaştık. Farklı yaşam biçimlerinden, inançlardan, hatta inançsız insanlardan oluşan bir grubuz. Türkiye’den yola çıkmış olmak onlar için çok normaldi; biz de onların motivasyonlarını, Gazze için neden yola çıktıklarını öğrenmeye çalıştık ve gerçekten samimi olduklarını gördük. Kilisede eğitim almamız da önemliydi; oradaki disiplin bizi etkiledi. Orada Müslümanlar olarak birlikte ibadet ettik, namazlarımızı cemaatle kıldık — bu durum onlarda büyük saygı uyandırdı. Avusturya’dan katılan bir Türk arkadaşımız, Erol, motivasyon konuşması yaparken sahneye çıktı ve ezan okumak istediğini söyledi; “Bu Mescid-i Aksa ezanı olsun” dedi, empati kurulmasını istedi. Çok içli bir ezan okudu; oradaki herkes etkilendi, duygulandı. Bu an kaynaşmamıza büyük vesile oldu; eşsiz bir andı. Anlatmaya çalıştım, yazmaya çalıştım; o duygunun yoğunluğunu hissettirdim.

TÜRKİYE LİMANLARI MESELESİ

Filo neden Türkiye limanlarından kalkmadı? Bu konuda herhangi bir izin başvurusu yapıldı mı?

Filonun Türkiye’den gemi kaldırmaması stratejik bir karar. Bunu hem Türkiye delegasyonuyla hem de Avrupa delegasyonuyla konuşarak öğrendim. Çünkü İsrail yola çıkan teknelere müdahale ediyor ve çeşitli bahaneler üretiyor; ayrıca Mavi Marmara geçmişi var. Delegasyon, Türkiye limanlarının politik algılamaya sebep olacağını ve sivilliği zorlaştıracağını düşünüyor; bu yüzden Türkiye limanlarından kalkma talebinde bulunmadılar, başvuru da yapılmamış. Çok stratejik ilerliyorlar. Ayrıca Tunus’ta yaşananlar da bu tür stratejik hamlelerin önemini gösterdi. Delegasyonun bir kısmı Tunus limanlarının seçilmesinin doğru olmadığını önceden belirtmişti; yaşananlar bu düşünceyi haklı çıkardı. Ancak bu meselenin Türkiye içinde politik bir tartışmaya dönüşmesi doğru değil; bu bir dünya filosu, birçok milletten insanlar var ve Türkiye’den katılımcı sayısı oran olarak en fazla olanlardan biri. Limanlar meselesine odaklanırsak filonun amacından uzaklaşırız diye düşünüyorum.

SEFERDEKİ ZORLUKLAR

Hangi zorlukları yaşadınız? Seferdekiler her türlü zorluğa hazır mı?

Şu anda deniz üstündeyiz. Şu ana kadar büyük bir zorluk yaşamadık ama olası fırtına beklentilerine karşı hazırlıklıyız; karada beklemek bizi çok yordu. Tunus’taki bloke edilme, gemilerin hazırlanmaması ve sabotajlardan dolayı gecikmeler oldu; İtalya’da bu biraz yorucuydu. Belirsizlikler yaşandı. Lojistik sorunlar ve hava koşulları, fırtına, yağmur, rüzgâr, dalgalar hep karşımıza çıkacak ama bunlara hazırlıklıyız. Çok tecrübeli kaptan ve bir ekip var; mesleklerinde donanımlılar ve bizi bu sürece hazırlıyorlar. Şu anda başka bir engel görmüyoruz.

GAZZE’NİN GÜNDEMDE KALMASI GEREKİR

Filo’nun amacı ablukayı kırmak. Bu sebeple filonun değil Gazze’nin gündemde olmasın gerektiğini yazdınız. Dikkatleri Gazze’den uzaklaştırma çabası var mı?

Filo gündem oldu, popülerlik kazandı; bileklere turkuaz ya da mavi kurdele bağlanması çağrısı yaptık ve bu büyük karşılık buldu. Ama burada odaklanmamız gereken Gazze. Biz bir aracı olarak Gazze’ye gidiyoruz; filonun konuşuluyor olması Gazze’nin unutulmasına yol açmasın istiyoruz. Eğer filonun kendisi gündemin merkezine oturursa Gazze geri planda kalabilir. Bu çok tehlikeli bir tuzak. Basın bunu doğru okumalı; biz aracıyız. Bizim üzerimizden bir Gazze perdelemesi yaşanırsa, yola çıkma sebebi boşa düşer. Bu yüzden gazeteci olarak böyle bir öngörüde bulunup sosyal medyayı doğru kullanmaya çalışıyorum. Sosyal medyanın kitleleri nasıl yönlendirdiğini iyi biliyorum; bu yönlendirmenin filodan Gazze’ye kayması gerekiyor. Bu amaçla bir yazı yazdım.

AVRUPA’DAKİ DESTEK

Müslüman olmayan halkların Gazze’ye desteğini nasıl yorumluyorsunuz?

İtalya sokaklarında çok yoğun bir Gazze desteği ve filo desteği ile karşılaştım. İsrail karşıtlığı açıkça hissediliyordu. Sokak eylemlerine katıldık, birlikte yürüdük. Avrupa halklarının bir “uyanış” içinde olduğunu gördüm; özellikle 7 Ekim’den sonra genç nesilde bir hareketlenme var. Holokost endüstrisinin enformasyon baskısını kabul etmeyen, Gazze’de ölen çocukların hesabını sormak isteyen bir gençlik çıkıyor ortaya. Bu destek, gelecekte İsrail’i daha yalnızlaştıracak ve sıkıştıracak bir sosyoloji oluşturabilir; bunu sokaklarda net gördüm.

İSLAM ÜLKELERİNE ÇAĞRI

İslam ülkelerinin liderlerine Müslüman halklara mesajınız nedir?

Bizler elimizden geleni yapıyoruz siviller olarak. Boykot bazı çevrelerce küçümsendi ama güçlü bir araca dönüşebiliyor. Yeni nesiller biliçleniyor. Gazze’yi savunan, Gazze halkının yanında duran bir nesil oluştu. Devletlere düşen işler de var: BM gibi kurumlar pasif tweet atmakla yetinmemeli; devletler net yaptırımlar uygulamalı. İsrail’e bu vahşetten dönmesini sağlayacak yaptırım ve düzenlemeler olmalı. Bu filo belki bunun bir ayağı, bir aşaması olabilir.

GAZZE İÇİN YAPILMASI GEREKENLER

Filo ve benzeri eylemlerle birlikte Gazze için daha fazla neler yapabiliriz? Hangi eylemleri önerirsiniz?

İslam ülkeleri liderlerine çok çağrı yapıldı; Müslüman halklar zaten Gazze meselesini sahipleniyor. Gazeteci olarak bu konuda söylemimi açık tutarım ama filonun yola çıkma sebebi İslam ülkelerinin bir araya gelememesi. Eğer birlik oluşturulup net tavır alınsaydı, bugün yaşanan manzarayla karşılaşmazdık diye düşünüyorum. Bundan sonra da artık kesin bir tavır alınması gerekiyor; çünkü İsrail eş zamanlı olarak çevresindeki bütün İslam ülkelerine saldırıyor gibi bir pervasızlık gösteriyor ve bu durum ona güç veriyor. Bunun önüne geçecek bir iradeye ihtiyaç var. Ancak İslam ümmetinin, İslam ülkelerinin birlik ve beraberliğiyle mümkün olabilir. Tarih de bunu gösteriyor. Gazze artık bu birleştirmeyi sağlayamıyorsa, İslam ülkeleri birleşmiyorsa ne yapacağımızı açıkçası bilmiyorum. Öte yandan Avrupa’da insanlar uyanışa geçti; Gazze için yollara dökülüyorlar ve bunun bir ders olması gerektiğini düşünüyorum.

Son olarak eklemek istediklerinizi alabilir miyiz?

Ben Gazze için elimden geleni yapmaya, mazlumların seslerini duyurmaya devam edeceğim.