Doğu Türkistan meselesi, uzun yıllardır dünyanın gözleri önünde ağır insan hakları ihlalleriyle büyüyen bir yara olarak duruyor. Bu yarayı en derinden hisseden isimlerden biri ise ömür boyu hapse mahkûm edilen Uygur aydını Prof. Dr. İlham Tohti. Barışçıl bir mücadele sürdürmesine rağmen uzun yıllardır cezaevinde tutuluyor ve işkencelere maruz kalıyor. Tohti’nin özgürlüğü için Avrupa’da kurulan “Ilham Tohti Initiative”, yıllardır hem akademik çevrelerde hem de uluslararası platformlarda sesini duyurmaya çalışıyor. İnsiyatif kurucusu ve Uygur davasının önde gelen isimlerinden Enver Can ile, hem İlham Tohti’nin durumunu hem de Doğu Türkistan’daki sistematik baskıları konuştuk.

İlham Tohti İnisiyatifi’nin yola çıkış hikâyesi nedir?

İlham Tohti’nin bölücülükle (tamamen uydurma) itham edilerek müebbet hapse mahkûm edildiğini duyduktan sonra, kurucusu olduğum Dünya Uygur Kurultayındaki (DUK) vazifemden istifa ederek, Avrupalı birkaç dostumuzun desteğiyle 2016’da “Ilham Tohti Initiative” hareketini kurdum. Gaye: halkının hakları, hürriyeti ve adaleti için kendini, ailesini ve her şeyini feda eden bu ileri görüşlü, cesaretli ve kahraman Uygur aydınının unutulmaması, dünya çapında daha iyi tanınması, hürriyetine kavuşması ve onun vizyoner mücadele yolunun genç neslimize aktarılması yönünde çalışmalar yapmaktır.

Tohti’nin sizi etkileyen yanları nelerdi?

Çünkü o, hayatımda duyduğum, tanıdığım en akıllı ve vizyoner bir liderdi ve onun çözüm önerisinin halkımızın geleceğine ışık tutacağına inanmıştım.

Ekonomi Diplomasisinin Gücü
Ekonomi Diplomasisinin Gücü
İçeriği Görüntüle

TOHTİ NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜNE ADAY GÖSTERİLDİ

Çalışmalarınıza nasıl başladınız? Neler yaptınız?

Çalışmalarımıza 2016 Mayıs ayında Avrupa Parlamentosunda uluslararası bir konferans düzenlemekle başladık; bu toplantıda İlham Tohti’nin “Saharov Hür Düşünce” Ödülü’ne aday gösterilmesini talep ettim. Daha sonra İlham Tohti’yi başka ödüllere de önerme çalışmalarını devam ettirdim. Netice itibarıyla o, şimdiye kadar 10’dan fazla uluslararası hürriyet ve insan hakları ödülünü kazandı. Son senelerdeki çalışmalarımız İlham Tohti’yi Nobel Barış Ödülü’ne daha çok siyasetçiler ve akademisyenler tarafından aday gösterilmesine yönelik çabalarımıza odaklanmaktadır. Aslında İlham Tohti 2018’den bu yana her sene bu ödüle aday gösterilmektedir. En son 2024’te dünya çapında 300’den fazla (Türkiye dâhil) kişi onu NBÖ’ne aday gösterdi; 2025’te bu sayı 200’ün üzerinde gerçekleşti. (Bildiğiniz gibi her sene 300’den fazla kişi ve kuruluş NBÖ aday göstermektedir.)

Resim 2-9

AİLESİYLE GÖRÜŞTÜRÜLMÜYOR!

İlham Tohti’nin cezaevi koşullarına ilişkin son bilgiler nelerdir?

İlham Tohti Urumçi’deki 1 No’lu Cezaevinde tek kişilik hücrede, dışarıyla ilişki kurmasına müsaade edilmeksizin, psikolojik ve bedensel işkence altında hapsedilmektedir. Son 9 seneden beri hatta hanımı da onu ziyaret edememiştir. Edindiğimiz son bilgiye göre “belli şartlar altında” Amerika’da yaşayan kızı Jewher İlham’ın babasıyla telefonla görüşmesine müsaade edilecekmiş. Yani bunun bedeli olarak Jewher’in babası hakkındaki çalışmalarını durdurması söz konusu…!

DAVAMIZI GÜNDEMDE TUTACAĞIZ!

Türk kamuoyunda Doğu Türkistan’ı daha çok gündeme getirmek için neler yapılmalı?

Doğu Türkistanlılar olarak bizim yapabileceğimiz ve yapmamız gereken çok önemli işler var. Bu konuda Türkiye’deki STK’larımızın gelecekte daha etkin, güncel ve akılcı çalışmalar yapacaklarına inanıyorum. İlham Tohti İnisiyatif Hareketi olarak biz, İlham Tohti’nin mücadelesini, vizyonunu ve durumunu daha geniş çevrelere, özellikle de akademik çevrelere takdim etmek ve onların desteğini kazanmaya yönelik çalışmalarımıza hız vereceğiz. Davamızı gündemde tutmak ve bu konuda aynı kanaati taşıdığımız Türk milletini bilgilendirmek için her şeyden önce bizim daha çok çalışmamız gerektiğine inanıyorum.

TOHTİ BARIŞÇIL MÜCADELE YOLUNU SEÇTİ

İlham Tohti, 2014’te “ayrılıkçılık” suçlamasıyla ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Sizce Çin hükümeti neden özellikle hedef aldı? Bu davanın arkasında yatan gerçek neden neydi?

İlham Tohti hukuksal ve barışçıl mücadele yolunu seçmişti ve böylelikle hem Çinli aydınların hem de uluslararası çevrelerin desteğini kazanmıştı. Yani o, bir yandan Çinlilerle karşılıklı saygı çerçevesinde yan yana birlikte yaşamayı teklif ederken, diğer yandan Çin Anayasası’nın Özerk Bölgeler ile ilgili kanunlarının Doğu Türkistan’da da tatbik edilmesini önermişti. İlham Tohti’nin akılcı ve hem Çin hem de uluslararası hukuk kurallarına uygun bu önerisi Çin yönetiminin hoşuna gitmedi. Çünkü Çin yönetimi Doğu Türkistan halkının kendi inanç, kültür ve gelenekleriyle mevcut olmasını değil, tam aksine ya asimile edilerek Çinlileştirilmesini ya da yok edilmesini öngörüyordu. İlham Tohti, yeni Çin lideri Xi Jinping döneminde Uygurlara karşı daha sert bir baskı ve asimilasyon politikasının uygulanacağını tahmin ve hissediyordu! Nitekim İlham Tohti her şeyden önce Doğu Türkistan halkının kendi özellikleriyle bekasını istiyordu. Bence Çin yönetimi böyle uzağı gören akıllı bir Uygur liderinin kamuoyunda ve uluslararası alanda gittikçe daha çok tanınmasına ve destek görmesine tahammül edemezdi. Bu nedenle onu “zindanda” çürütmeyi planladı; ama bu plan geri tepti: tam aksine, bugün İlham Tohti kazandığı ödüllerle dünya kamuoyunda bir hak, adalet ve özgürlük savaşçısı olarak yerini almıştır. İlham Tohti Initiative Hareketi olarak bizim gayemiz onun bu konumunu daha da pekiştirmek ve NBÖ’nü kazanması için çalışmalarımızı hızlandırmaktır. Çünkü o, uluslararası alandaki en prestijli madalya olan bu ödülü, uğruna amansızca mücadele verdiği halkının haklı davasını savunduğu için, bu halkın adına kazanacaktır inşallah!

KIZI İRADELİ BİR SAVAŞÇI OLARAK MÜCADELE EDİYOR

İlham Tohti’nin kızı Jewher İlham’ın verdiği mücadele hakkında ne demek istersiniz?

Jewher daha 17 yaşındayken babasından ayrı olarak ABD’ye gidiyor; orada çok zor şartlarla yüksek eğitimini tamamlayarak İlham Tohti’nin serbest kalması için uluslararası alanda mücadeleye başlıyor. Kendisiyle yakından teşrik-i mesai yapmaktayım; bana da “Enver Baba” diye hitap ediyor. Çok kuvvetli, iradeli bir savaşçı. Kendisini takdir ve tebrik ediyorum. İnşallah onu gelecek yaz Türkiye’ye davet edeceğim.

ÇİN SOYKIRIM POLİTİKASI UYGULUYOR

Çin’in Uygurlara yönelik uygulamalarını nasıl tanımlıyorsunuz? Bazı ülkelerin sessizliğini nasıl yorumluyorsunuz?

Çin’in Uygur halkına karşı kimliğini, benliğini yok etmek için sistemli bir şekilde soykırım politikası uygulanmakta olduğu açıkça ortadadır!

Çin yönetiminin biz Uygurlara karşı uygulamakta olduğu net bir şekilde “soykırım” politikasıdır. Gerçi Çin yönetiminin bu politikası 10’dan fazla demokratik ülke tarafından “genosid” olarak tanımlanmış olsa da ve BM raporunda “insanlığa karşı suç” olarak nitelendirilmiş olsa da, bunlar yalnızca sözde kalmıştır; gerçekten herhangi bir fiili hareket veya yaptırım uygulanmamıştır.

Uluslararası toplumdaki sessizliği maddeler halinde şöyle açıklayabilirim. a)Belki de bizim konuyu uluslararası alana yeteri kadar taşıyamamamız, dünya kamuoyunu tam olarak bilgilendirmedeki eksikliğimiz. b) Bir kısım ülkelerin çok alanlarda Çin’e bağımlı duruma gelmiş olmaları ve Çin’in çeşitli ekonomik, parasal, siyasî ve diplomatik çabalarla çok sayıda hükümeti kendi çizgisine çekme çalışmaları. c) BM’nin İnsan Hakları Beyannamesini uygulamaması veya uygulamada çifte standartların olması…

MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ

Doğu Türkistan davasının geleceğine dair umutlu musunuz?

“Umutsuzluk şeytandandır” derler. Şahsen ben umutluyum: hiçbir zulüm ve adaletsizlik ebedî olmadığı gibi, biz de irademizi ve umudumuzu kaybetmemeliyiz; azimle mücadelemizi devam ettirmeliyiz! Evet, Rusya–Ukrayna savaşı, Orta Doğu’daki gelişmeler, Çin’in Tayvan konusundaki tutumu ve yayılmacı politikası ile ABD–Çin rekabeti, uluslararası alanda yakın gelecekte bir kırılma olacağına işaret etmektedir. Fakat bundan bağımsız olarak bizim mücadelemiz daha uzun süre devam edeceğe benziyor. Ama yine de biz, her an uluslararası bir kırılmaya hazır olmalıyız. Geçen asırda iki defa (1933–1944) uluslararası kırılmalardan sonra jeostratejik ve siyasî durumlar elverişli olmadığı için mücadelelerimiz büyük güçlerin çıkarları doğrultusunda başarısız kaldı. Umarım önderlerimiz, akıl ve bilim çağı olan 21. asırda böyle bir kırılma olduğunda bizi hürriyetimize kavuşturacak yol haritasını hazırlamaktadırlar.

Son olarak, vermek istediğiniz mesajı alabilir miyiz?

Tarihte zamana ve mekâna göre hareket edemeyen, kendini ve yaşadığı toprakları koruyamayan birçok milletin yok olduğunu görüyoruz. Biz Uygurlar da tarih boyunca hep başka milletleri asimile ederek gittikçe büyüyen Çinli (Han)lerin asimilasyon ve soykırım politikalarına maruz kalmış bir toplum olarak, günün şartlarına göre kendimizi koruma yollarını arayarak akılcı davranmamız şart. İlham Tohti’nin bugünkü zor şartlar altında her şeyden önce halkımızı kültürü, gelenekleri, dinî inançları ile korumaya yönelik girişimleri ileriye dönük bir çıkar yolu olabilir.

ENVER CAN KİMDİR?

Enver Can, 1949 yılında Doğu Türkistan’ın Gulca şehrinde doğdu. İlköğrenimini burada tamamladıktan sonra 1961’de ailesiyle Afganistan’a hicret etti. 1967’de iskânlı göçmen olarak Türkiye’ye geldi; askerlik hizmetinin ardından 1975’te Almanya’nın Münih kentinde Hürriyet Radyosu Uygurca Bölümünde muhabirliğe başladı. 1995 yılına kadar bu kurumda görev yaptı. 1990’da Doğu Türkistan’da Harp Beyleri adlı eseri İngilizceden Türkçeye çevirdi. Merhum İsa Yusuf Alptekin’in yönlendirmesiyle Avrupa’daki Doğu Türkistan davasının örgütlenmesinde aktif rol aldı. Eski Doğu Türkistan Milli Kurultayının kurucu başkanı ve Dünya Uygur Kurultayının kurucuları arasında yer aldı. 2016’dan bu yana kurucusu olduğu İlham Tohti İnisiyatifinin başkanlığını yapmaktadır. Bu çalışmalar, dünya kamuoyunda “Uygurların vicdanı” olarak anılan Doç. Dr. İlham Tohti’nin Saharov Düşünce Özgürlüğü Ödülü ve Vaclav Havel İnsan Hakları Ödülü gibi uluslararası ödüllere layık görülmesinde etkili olmuştur.

Muhabir: FATMA GÜLŞEN KOÇAK