0

Birileri hala işin "goygoy"unda ve "rant"ında…

Abuk sabuk laf ve tavırlarla, adeta "oy kaybetsin" diye uğraşanlar da…

Gırla!..

Bizler ise…

Böyle…

"Neler oluyor arkadaş, kim ne yapmak istiyor, kim nereye çalışıyor, kim yolları niçin tıkıyor?" sorularının ortasında…

Bir şeyler yapmaya…

Bir yandan "memleket meselesi" diyerek destek vermeye, diğer yandan da "eksiklikler, yanlışlıklar" noktasında uyarıcı olmaya çalışıyoruz…

Kendimizce!..

Bugün de…

"Çağrı" kıvamında bir yazı kaleme alalım dedik.

Buyurunuz efendim:

Sayın Erdoğan, salonu hınca hınç dolduran teşkilat mensuplarına sesleniyor:

"Kapı Kapı Dolaşmaya Var mıyız?"

Büyük kitleden epeyce güçlü bir şekilde karşılık geliyor:

"Varıııız!.."

Sayın Erdoğan pek beğenmiyor bunu…

"Çok iyi olmadı yaa…" diyor…

Ve…

Çok daha güçlü bir şekilde "söz" vermelerini istiyor:

"Kapı Kapı Dolaşmaya Var mıyız?.."

Salondaki binlerce teşkilat mensubu…

Ortalığı inletircesine "söz" veriyor:

"Vaaaarııııızzz!.."

Sayın Cumhurbaşkanı, bu sefer ziyadesiyle memnun:

"MaşaAllah"

*****

Sayın Cumhurbaşkanı, teşkilat mensuplarına hitap ettiği konuşmalarında, "2019'un önemine" vurgu yaptıktan sonra…

Hep "söz" istedi:

"Kapı kapı Dolaşmaya Var mıyız?.."

Bu çağrıyı büyük bir coşkuyla karşılayan teşkilat mensupları da…

Her seferinde gür seda ile "söz" verdi.

Şimdi…

O "söz"lerin gereğini "hakkıyla" yerine getirme vakti…

Bazı maçları tribünler alırmış…

Şimdi…

Öyle bir süreçten geçiyoruz…

Haydi!..

İHMALE GELMEZ!..

Bu mesele çok önemli…

"Kapı Kapı Dolaşma" meselesi…

İhmale gelmez!..

Refah Partisi'ni iktidara taşıyan sebeplerin önde gelenlerinden biri de "yüz yüze iletişim"in gücünden istifadeydi.

Rahmetli Erbakan'a Başbakanlık, Sayın Erdoğan'a da Büyükşehir Belediye Başkanlığı yolunu "yazılı ve görsel medya desteği" açmadı.

Aksine…

Bu sahadaki hakimiyet büyük ölçüde "Kartel Medyası, Bir Kısım Medya" olarak işaret ettiğimiz "holding"lerdeydi.

Bunların hepsi Rahmetli Erbakan ve Sayın Erdoğan'ı yıpratmak için ellerinden geleni yaparlardı.

O günlerde…

Bizler gayret gösterirdik, mesajları "vatandaşa" ulaştırabilmek için…

Gece gündüz çalışır, ellerinde "nükleer silahlar" bulunan "Kartel Medyası"na "sapan"larla karşı koymanın gayreti içinde olurduk.

O günlerde en büyük gayreti cefakar teşkilat mensupları ortaya koyardı.

Adeta kurtarılmış bölge haline getirilmiş semtlerin en ücra, en tehlikeli noktalarına ulaşır…

Türlü baskı ve tehditlere aldırmadan, çatır çatır "Milli Görüş"ü anlatırdı memleket evlatları…

Çalmadık tek bir kapı, "tebliğ"de bulunmadık tek bir vatandaş bırakmazlardı.

En sert karşı çıkışlara, en şedit tavırlara aldırmaksızın "mukaddes" bildikleri vazifelerini yerine getirir…

Gevşeklik gösterdikleri takdirde "Allah katında sorumlu olacakları" inancıyla, tabanları patlayıncaya kadar dolaşırlardı.

Bu ruh, Milli Görüş'e önce "Yerel Yönetimler Zaferi"ni getirdi.

Sonra…

Meclis Grubu'nu ve İktidar'ı…

Ak Parti'nin birçok seçimi "rahatlıkla" kazanmasında da, bu "ruhun" büyük etkisi vardı.

Sayın Erdoğan'ı seçimler boyunca aslında bu "ruh" taşıdı.

Bu ruh "Kapı Kapı Dolaşarak" Yeni Türkiye'nin yolunu açtı.

*****

BOŞLUK KALDIRMAZ BU SEÇİMLER!..

Sayın Erdoğan, "Kapı Kapı Dolaşmaya Var mıyız?" çağrısını, 2019'daki kritik seçime nice vakit varken yapmaya başlamış…

Gevşeklik gösterilmesi halinde "sıkıntı" çıkabileceği uyarısında bulunmuştu…

Şimdi…

Seçimlere iki yıl yok, bir yıl da yok…

Yarım yıl, çeyrek yıl da yok!..

Birkaç hafta var…

Sadece birkaç hafta!..

Gördüğüm o ki…

Bir taraf, büyük bir "hırs" ve "öfke" ile çalışıyor…

İyice "bilenmiş" halde…

Seçimlerde "sloganların gücü" son derece önemlidir.

Bu süreçte "slogan" avantajı, "tamam" diyenlerde.

Bugüne kadar yapılanların tamamını bir kalemde "yok" saymak ve özellikle de 15, 20 yıl öncesini bilmeyen gençleri "boş sloganlarla" yönlendirmek hiç de zor değil.

Seçim atmosferindeki "durgunluğun" ve "dolar kurundaki artışın" desteklediği "ekonomide aşılamaz sıkıntılar var" yaygarasının, detaylara hakim olmayan "kararsızlardan" bir bölümünü etkilemesi de ihtimal dahilinde.

Bu ortamda…

"Konulara vakıf" teşkilat mensuplarının kapı kapı dolaşarak gerekenleri anlatması…

"Sorulara" cevap vermesi son derece önemli…

Bilmiyorum, belki bana öyle denk gelmiştir…

Ya da benim tanıdıklarıma:

Oturduğumuz apartmanlara gelip de…

"İkna etmeye" çalışan olmadı henüz!..

Sizin apartmanınıza, kapınıza gelerek…

"Yeni Türkiye"yi anlatmaya gayret edenler oluyor mu?..

Birçok kapıya gidiliyordur mutlaka…

Lakin…

Bana öyle geliyor ki, kapısına gidilmedik nice hane bulunuyor hala…

*****

"Acele etme, daha vakit var!" denecek durumda değiliz, malûm…

Şunun şurasında kaç gün kaldı ki?!..

En "keskin" muhaliflerin bulunduğu mahallere de büyük bir özgüvenle gidebilmek…

Mesajı en güzel üsluplarla verebilmek…

Elbette son derece önemli.

Şüphesiz…

Son derece önemli olmasaydı, taaa onca vakit öncesinden "Kapı Kapı Dolaşma" sözünü almak istemezdi Sayın Erdoğan.

Hala vakit var…

Bakalım, "dolaşılmadık" kaç kapı kalacak?..

*****

Büyük Mütefekkir'in Ardından

Allah Rahmet Eylesin,

Mekanı Cennet olsun.

Büyük Mütefekkir, Çile Adamı Salih Mirzabeyoğlu'nu da "kıymeti bilinmeyenler" listemize ekledik.

Çocuklarını almak için okulun önünde beklerken gözaltına alındıktan sonra…

Yaklaşık yirmi yıl boyunca hücrede akıl almaz işkencelerden geçirilen Büyük Mütefekkir…

Diyordu ki iddianamede:

"Eylemi ve eylem talimatı verdiği tespit edilemedi ama..."

Edilemedi ama:

-Sizi buraya tıktıran kuvvet böyle istiyor!

*****

Büyük Mütefekkir'e "vefa" için…

"Dua"lar etsek…

Ve…

"Sesini" Duysak:

"Korkudan benzi uçuk,

Tabuta konmuş çocuk,

Haber gelmezse sizden!

Bir bölgede tutuldum,

Anafora yutuldum,

İmdad ermezse sizden!

Ne sebeb ne bahane,

Elinizde şahane,

Lütûf kereminizden!"