0

Seçim sathı mailindeyiz; fakat ortalık pek bir sakin… Neredeyse, 1 Kasım unutulmuş gibi… Aslında güzel bir tarafı var; partilerin gürültü, patırtısı yok. Ancak ben mümkün olduğunca farklı seçmen kitleleriyle temas ediyor, siyasetin nazını yoklamaya çalışıyorum. Lafı uzatmadan genel atmosferi söyleyeyim; anket şirketleri, AK Parti ve CHP'yi yükseliyor gösterse de durum pek iç acıcı değil… Durum, maalesef, 7 Haziran'ın bir benzeri olacak. İbreler, koalisyonu gösteriyor.

Öncelikle şunu belirtmeliyim; demokrasinin emniyet supabı olan koalisyon, ekonomik ve siyasal istikrarsızlığa davetiyedir. Siyasi partiler, neredeyse koalisyonu hedefliyor. Koalisyona davetiye çıkaran her türlü girişimden uzak durulmalı. Bu ülke, koalisyonlar yüzünden sosyal ve ekonomik sermayesini gereksiz yere harcadı. Dışa açılması, hinterlandını genişletmesi veya halkın sosyal ekonomik standartları yükseltmesi gerekirken içe, içsel sorunlarına hapsoldu. Korkum o dur ki, ülke uzun soluklu yeni bir siyasi kriz ile karşı karşıya kalacak.

Yeni Bir Siyaset İhtiyacı…

Öyle ilginç bir siyasal düzeneğe sahibiz ki, AK Parti dışında hiçbir partinin iktidar olmak gibi bir arzu ve ümidi yok. Bundan dolayı, siyasetin yükü AK Parti'nin omuzlarında. Bundan dolayı, AK Parti, öncelikle, yeni bir siyaset inşa etmeli. 2002 yılında kurulan ve kurulur-kurulmaz hemen iktidar koltuğuna oturan AK Parti, yeni bir siyaset ile ortaya çıkmış ve topluma umut aşılamıştı. Şimdi, siyaset yeniden krize doğru savruluyor. 1 Kasım seçimleri sonrasında oluşacak bir koalisyon durumu; siyasi kriz demektir, ekonomik iflaslar demektir, terör ve şiddetin yeniden yükselmesi demektir, vesayet odaklarının yeniden harekete geçmesi ve ülkenin kuşatılması demektir. AK Parti'nin yeni bir siyasal dile ve çözüm haritasına ihtiyacı bulunmaktadır. Fabrika ayarlarına dönme ihtiyacı duymadan zamanımızın ihtiyacı olan siyasallığı yeniden inşa etmeli. Çünkü Türkiye'nin revizyona veya yeniden yapılanmaya ihtiyacı bulunmaktadır. AK Parti yaşamış olduğu fetret dönemini aşarak, toplumsal sorunlara gerçekçi ve sahih çözümler üretmeli, cesur adımlar atmalıdır.

Yeni Bir Paradigma ile 1 Kasım'a Bismillah Denmeli…

İkinci olarak, AK Parti yeni bir ütopya ile halkın karşısına çıkmalıdır. Geçmişi veya geçmişte yapılanları anlatmaktan öte yapılması gerekenleri, ekonomik ve toplumsal vaatleri halka berrak bir dille anlatmalı. 7 Haziran seçiminden sonra ortaya çıkan ümitsizlik hali; toplumun yeni bir ütopyaya ihtiyacı olduğunu göstermektedir.

Unutmamalıyız ki, iktidarın yolu kitleselleşmekten, kitleselleşmenin yolu da merkezileşmekten geçmektedir. Yıllarca başarılı bir şekilde uygulamış olan pragmatizm ile AK Parti, siyasetin amiral gemisi oldu. Türk siyaseti analiz edildiğinde görülecektir ki, halk macera veya kutuplaşmalara değil; ekonomik, siyasal ve toplumsal istikrara ihtiyaç duymaktadır. Yeni ütopyanın temeli de, bu perspektif ile oluşturulmalıdır.