0
Hafta sonu Keçiören Belediyesi ve Bulanık Belediyesi'nin kardeş belediye protokolü gereğince yapılan yatırımların açılışı için Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak'ın davetlisi olarak Muş'a gittim. Keçiören Belediyesi tarafından Bulanık ilçesinde yaptırılan muhtar evi, taksi durağı, aydınlatma, gençlik merkezi, hanımlar lokali, sinema salonu ve daha birçok yatırımın açılışlarında kesilen kurdelenin bir ucundan tuttum.
Tabi, hazır oralara gitmişken halkın nabzını da tutmaya çalıştım. 16 Nisan sonrası bölgedeki siyasi eğilimin ne yönde seyrettiğini ve AK Parti'nin "demokrasi, değişim, reform" sloganıyla başlatacağı yeni dönemin yansımalarını ve beklentileri öğrenmeye çabaladım.
Muş Valisi Seddar Yavuz, Muş Belediye Başkanı Feyat Asya, Bitlis Valisi Ahmet Çınar, Bingöl Belediye Başkanı Yücel Barakaz ve Bulanık Kaymakamı ve Belediye Başkan Vekili Hacı Arslan Uzan ile görüştüm. Tüm bunların yanısıra bölgede farklı düşüncelere sahip birçok kişi ile bir araya geldim.
Öncelikle hemen belirtmeliyim ki, Bulanıklılar yapılan yatırımlardan oldukça memnun. Herkesin gözünün içi gülüyor. Bilhassa Bulanıklı hanımlar ve gençler, açılışı yapılan gençlik merkezi ve hanımlar lokalinden son derece memnun.
AK Parti'nin "kardeş belediyeler" projesi ile ilgili olarak çok olumlu geri dönüşler alındığını duymuştum. Ancak bunu kendi gözleriyle görmek, oradaki yatırımlardan duyulan memnuniyete bizzat şahitlik etmek duygulandırıyor insanı.
Hem nasıl duygulandırmasın ki?
Bu "kardeş belediyeler" projesiyle Doğu'da birçok ilçede ilk kez gençlik merkezleri, hanım lokalleri, sinema salonları açılıyor. Kürt gençleri, Kürt kadınları, Kürt çocuklar ilk kez sinema salonlarıyla, gençlik merkezleriyle, sportif faaliyetlerle tanışıyor.
Bu vebal kimin peki?
Doğrudan HDP'li belediye başkanlarına ait değil mi bu vebal?
Bu günah, Kürt gençlerine "ölümü ve mezarlıkları" idealize edenlerin, onlara yaşam alanları açmayanların günahı değil mi?
Türk Solu'nun kanlı pençelerine kurban edilen Kürt gençlerinin günahını kim ödeyecek?
Kürt gençlerini oyundan, oyuncaktan, kitaptan, eğitimden, sanattan, şiirden, edebiyattan uzaklaştıran, onları birer savaşçı gibi yetiştiren zihniyetin ardında bıraktığı enkazla yüzleşmesi gerekmez mi?
Kürt gençlerine yıllarca reva görülen ölümün, Kürt analara reva görülen gözyaşının, Kürt babalara reva görülen acıların bedelini kim ödeyecek?
Kürt çocuklarının oyun oynamaya, Kürt gençlerinin şiir dinlemeye, sinemaya gitmeye, edebiyatla, bilimle ilgilenmeye, sevmeye, aşık olmaya hakkı yok muydu?
Fakat yokmuş…
İdeolojik çatışma, kamplaşma, savaşma, ölme, öldürme, intikam alma dışında hiçbir şey öğretilmedi bu çocuklara.
Dün bunu ceberrut devlet yaptı.
Fakat o ceberut devlet AK Parti iktidarıyla beraber değişti.
Peki, PKK ve HDP zihniyeti değişti mi?
Sözgelimi PKK ve HDP aklı, Kürt gençlerine bugün ne vadediyor? Nasıl bir gelecek tasavvur ediyor? Bu tasavvurun ete kemiğe bürünmesi için ne gibi adımlar atıyor?
Bu soruları çoğaltmak mümkün.
Ancak cevabı olmayan sorular bunlar…
İşte şimdi AK Parti bu açığı kapatıyor.
Gençlere yaşamı vadediyor.
Batı'daki belediyelerine: "Doğu'daki bir belediyeyi kendinize kardeş belediye seçeceksiniz. Oranın eksiklerini tamamlayacaksınız. Oralara gideceksiniz-geleceksiniz, yatırımlar yapacaksınız" diyor.
"İdeolojik enformasyon mobbingi"ne daha küçük yaşlarda maruz bırakılan Kürt gençlerinin, kültürel, sanatsal faaliyetler icra edebileceği alanlara kavuşması, İslami, insani ve vicdani bir adım, hatta bir görev değil midir herkes için?
Fakat olmadığını görüyoruz.
Zira bu hususta, AK Parti'den başka elini taşın altına atan yok maalesef.
Ne MHP'li, ne CHP'li ne de HDP'li belediyelerde böyle bir proje, böyle bir anlayış yok!
Bu yüzden iktidar olamıyor bu partiler.
Bu yüzden "Türkiye Partisi" olamıyor hiç birisi.
Bu yüzden, kıyılara, bölgelere, etnisitelere ya da mezheplere sıkışıyorlar. Bu yüzden Türkiye'nin bütününe yönelik politika ve söylem geliştiremiyorlar.
"Kardeş Belediyeler Projesi" Türkiyelileşmek adına önemli bir proje. Doğu ve Batı arasındaki barış ve kardeşlik bağlarının güçlenmesi ve birlikte yaşamın kuvvetlendirilmesi adına AK Parti'nin attığı en önemli adımlardan bir tanesi. Bu proje gereğince Batı'daki AK Partili il veya ilçe belediyeleri, Doğu'daki il veya ilçe belediyeleriyle "kardeşlik protokolü" imzalıyor. Bu kapsamda yatırımlar yapılıyor. Çok büyük işlere imzalar atılıyor.
Tabi, her zamanki gibi bu faaliyetlerin birçoğu, gazetelerin siyah beyaz sayfalarının alt köşelerinde bile yer bulamıyor kendisine.
Fakat her iyiliğin bir karşılığı var bu dünyada.
Allah'ın "Zilzal Suresi"ndeki vaadidir bu!
Önümüzdeki dönem, iyiliği sırtına yükleyip, renk, dil ve mezhep ayrımı yapmadan dağıtanların yükseleceği bir dönem olacak.
Bu değişim, kendisini Doğu ve Güneydoğu'da da gösterecek.
16 Nisan sonuçları bunun ilk göstergesiydi. Bölgede görüşüne başvurduğum herkeste eğilim bu yönde.
Sosyoloji değişiyor!
İklim değişiyor!
Artık, etnisiteye ve mezhebe dayalı "kimlik siyaseti" yapanların buharlaşıp yok olacağı bir döneme girdik.
Ya değişimden, yaşamdan ve iyilikten yana olup var olmaya devam edeceksiniz.
Ya da statükodan, ölümden, kan ve gözyaşından yana olup yok olacaksınız.
Tercih sizin…