İletişim, gündelik hayatın merkezinde yer almaktadır. Ülkeler de bu bağlamda iletişim stratejilerini kullanarak kendilerini dünyaya anlatmak istemektedir. Nitekim çağımızda bunun yolu sosyal medya ve dijital iletişim araçlarından geçmektedir. Artık sosyal medya bir savaş enstrümanı durumuna gelmiştir.

Küreselleşen dünyada sosyal medyanın rolü

Sosyal medyayı dijital diplomasi bağlamında değerlendirdiğimizde ülkeler gerek sınırlarını, gerek egemenliklerini, gerekse de ulusal çıkarlarını koruyabilmek adına bu yola sıkça başvurmakta, devlet liderleri de kendi sosyal medya hesapları üzerinden birtakım ültimatomlar verebilmektedir. Rekabetin had safhaya ulaştığı günümüzde ülkeler de her anlamda birbirleriyle yarışmakta, bilim, sanat, teknoloji, ekonomi gibi alanlarda sürekli kıyas gerçekleştirmektedirler. Sosyal medyayı geleneksel medyadan ayıran çok temel bir özellik bulunmaktadır. Sosyal medya, internetin olduğu en ücra köşeye bile erişebilmekte ve kamuoyu oluşturabilmektedir.

Sosyal medya bir algı yönetimi aracıdır!

Sosyal medya algıları biçimlendirmekte ve toplumları yeni baştan dizayn edebilmektedir. Algı yönetimi ve toplum mühendisliği sosyal medyanın ne denli bir savaş enstrümanı olduğunu açık bir şekilde gözler önüne sermektedir. Sosyal medya duyarlılıkları arttırmakta, tepkilerin sertleşmesine neden olmaktadır. Gerek Türkiye'de, gerekse de dünyada bu durumu açık bir şekilde görebilmek mümkündür. Sosyal medya aracılığıyla imajlar gerçeğe dönüşebilmekte ve toplum Fransız sosyolog Jean Baudrillard'ın da gerçekliğin yeniden inşası olarak ifade ettiği simülasyon evreninin bir parçası durumuna gelebilmektedir. Günümüzde hakikat kaybolmuştur. Sosyal paylaşım ağları bu gerçekliği manipüle edebilmektedir. Sosyal medyanın bir savaş enstrümanı olarak kullandığının en somut örneği Amerika ve Çin arasındaki ticari savaşlardır. Hong Kong'da suçluların Çin'e iadesi tasarısına karşı sokaklarda aylardır gösteriler devam etmiş, Çin hükümeti ile muhalifler arasında başlayan propaganda savaşı sosyal medyaya yansımıştır. Bu dönemde sosyal medyada konuya yönelik pek çok bilgi kirliliği ortaya çıkmış, Twitter ve Facebook ise Çin merkezli bazı sosyal medya hesaplarını sildiklerini, engellediklerini ve askıya aldıklarını duyurmuştur. Sırf bu örnek bile ülkeler arası ekonomik savaşların sosyal medyaya yansıdığının en somut göstergesidir.

Terör örgütleri sosyal medyayı kullanıyor!

Sosyal medyanın dünya kamuoyunu yönlendirici etkisi yapılan araştırmalarda da ortaya çıkmaktadır. Özellikle terör örgütleri sosyal medyayı etkin bir şekilde kullanmaya çalışmakta ve hedef saptırmaktadırlar. Bu durumun en somut örneği terör örgütlerinin gerçekleştirmiş olduğu sosyal medya operasyonlarıdır. 2018 yılında ise Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Suriye'nin kuzeybatısındaki Afrin bölgesinde, PKK/KCK/PYD-YPG ve DEAŞ'a yönelik yürüttüğü operasyonun ardından, sosyal medya hesaplarından karalama kampanyası başlatılmıştır. 2019 yılında ise Türkiye'nin güney sınırında oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu ortadan kaldırmak, bölgeye barış ve huzur getirmek amacı taşıyan Barış Pınarı Harekatı'nın başlamasıyla birlikte terör örgütüne yakın hesaplar sosyal medyada manipülasyon ve dezenformasyon girişimlerine hız vermiştir. İranlı general Kasım Süleymani'nin ABD hava saldırısıyla öldürülmesinin etkileri hatırlanacak olursa yine sosyal medyanın gücünü daha iyi anlayabilmek mümkündür. ABD Başkanı Donald Trump, Kasım Süleymani suikastı ile ilgili Twitter'dan bir takım açıklamalarda bulunmuş, Süleymani'nin binlerce Amerikalıyı öldürdüğünü ifade ederek, Süleymani'den İran'da da hem nefret edildiğini hem de korkulduğunu iddia etmiştir. Trump, Süleymani'nin yıllar önce öldürülmesi gerektiğini de söylemiştir. Bu olaydan sonra iki ülke arasında büyük bir kriz meydana gelmiştir.

Görüleceği üzere sosyal medya yeniçağın dijital psikolojik savaş enstrümanı haline gelmiştir. Bu gücü elinde tutanın büyük avantaj sağlayacağı somut örnekler üzerinden açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır.