0
Son zamanlarda çokça tartışılmaya başlanan ve sıklıkla karıştırılan Musul/Lozan benzeri tarihsel meseleler, bu aralar bütün dünyanın gözünü çevirdiği "Musul Operasyonu" ile beraber Türkiye gündemini uzun bir süre daha meşgul edeceğe benziyor.
Ne var ki, gerek Musul'un kaybediliş serüveni ve gerekse Lozan'ın zafer mi ya da hezimet mi olduğu yönünde yapılan tartışmaların birçoğu maalesef ideolojik bir zeminde yürüyor. Meselenin tarihsel koşulları ve derinliğinden ziyade, bugünkü ideolojik ve siyasi pozisyona göre yürüyen, yüzeysel ve sığ bir tartışma söz konusu.
Ancak, resmi ideolojinin dayattığı "pollyannacı tarih anlayışı"nı reddederek gerçek tarihin izlerini sürmek, bu tartışmaların Türkiye'ye katacağı en önemli kazanım olacağa benziyor.
Tam da burada Cumhurbaşkanı Erdoğan'a teşekkür etmek gerekiyor.
Zira Sayın Erdoğan'ın son zamanlarda açtığı tarihsel konular, bugüne kadar kimsenin cesaret edip konuşamadığı, tartışamadığı konulardır.
Lozan'dan Musul'un kaybedilişine, masa başında kaybedenler kulübü üyeliğimizden, "12 Ada" meselesine kadar, bugüne kadar el değmemiş bütün bakir meselelere dokunmak, tartışmaya açmak, gerçeklerle yüzleşmek Cumhurbaşkanı Erdoğan'a nasip oldu.
Tozlu raflara kaldırılmış olan tarihimizle yüzleşmek, aydınlık bir gelecek ideali olanların cesaret edebileceği bir iştir.
Eğer bu ülke, bu medeniyet ve bu coğrafya ile ilgili bir gelecek tahayyülünüz yoksa "Cumhuriyetin Kutsanmış Olayları"nı tartışmaya açmazsınız zaten. Statükonun dayattığı "ezberletilmiş tarihle" yolunuza devam edersiniz. Etliye sütlüye karışmazsınız. Haliyle bugün Ortadoğu'da olan biteni de anlayamazsınız, duracağınız pozisyonu da belirleyemezsiniz.
Eğer, 100 yıl önce bu topraklarda neler olduğunu, kolonyalist ülkelerin neler yaptığını ve size neleri dayattığını ortaya çıkarmazsanız, gündeminizin kimler tarafından belirlendiğini, pozisyonunuzun ne olacağına kimlerin karar verdiğini ve neden devamlı masa başında kaybettiğinizi bilmezseniz, bunlarla yüzleşmezseniz, 100 yıl sonrasını, yani bugünü anlayamazsınız. 70'e yakın ülkenin neden Musul'da, Irak'ta, Suriye'de olduğunu anlayamazsınız. Neden bu dünyada sadece Müslümanların kanının döküldüğünü idrak edemezsiniz.
Eğer 100 yıl sonra, tam da bugün, sizden gizlenen tarihinizi tozlu raflardan indirmezseniz, bir 100 yıl daha sıkışıp kalırsınız, kımıldayamazsınız, başınızı kaldıramazsınız.
İşte Sayın Erdoğan'ın Lozan benzeri meseleleri tozlu raflardan indirme ve geçmişte yapılan tüm hatalarla yüzleşme çabası, dün yapılan "hataları" bugün tekrar etmeme iradesinin bir sonucudur.
Türkiye, bir 100 yıl daha sınırları çizilen, gündemi belirlenen, iç sorunlarıyla meşgul edilen, sigaya çekilen bir ülke olmak istemiyor. Dahası, sadece kendisinin değil, komşularının da, Ortadoğu Coğrafyasının da sigaya çekilmesini istemiyor.
Uzaktan, kilometrelerce öteden, ecnebi başkentler tarafında yönetilen değil, içerden yerli ve milli insanların yönettiği bir coğrafya inşa etmek, ancak "Erdoğan Ekolü"nün üstlenebileceği bir iştir.
Lozan'ı anlayamayan, bugünkü Musul'u anlayamaz.
2003 ABD İşgalini anlayamayan bugünkü DAEŞ'i anlayamaz.
79 İran İslam(?) Devrimi'ni anlayamayan, bugünkü Şii Yayılmacılığını anlayamaz.
1.Dünya Savaşı'nı, 15 Kasım 1918'i, Musul'u, Kerkük'ü, İngiliz Oyunlarını, İttihatçı zihniyetin işleyiş biçimini anlayamayan, Fırat Kalkanı Operasyonumuzu, Musul'da var olma çabasımızı anlayamaz.
15 Temmuz Darbe Girişimi'ni, 17/25 Aralık Operasyonu'nu, Gezi'yi, FETÖ/PKK ilişkisini, PYD/ABD ittifakını kavrayamayanlar, 2.Sykes Picot çiziminde Türkiye'nin rolünü, sömürgeci planları bozma çabasını ve direnişini hiç bir zaman kavrayamaz.
Bugün Batılıların Müslümanların kanı üzerinden yaptığı köşe kapma mücadelesini durdurabilecek yegane güç Erdoğan Ekolünün yön verdiği Türkiye'dir.
Erdoğan Ekolü, "biz istedik ve başardık" mottosuyla tüm Ortadoğu'ya, hatta Latin Amerika'dan Afrika'ya kadar işgal altındaki tüm ülkelere ilham kaynağı olan bir ekoldür.
Erdoğan Ekolü, ayakta kalarak istenince ayakta kalabilmeyi tüm dünyaya gösterebilen bir ekoldür.
Ortadoğu Coğrafyasında dominonun devrilmeyen tek taşı Erdoğan Ekolüdür.
Cerablus ile başlayan ve gittikçe geniş bir alan hakimiyetine doğru ilerleyen Fırat Kalkanı Operasyonu, Musul Operasyonu'nda hem sahada hem de masada var olma iradesi, Enerji Koridor Üssü olma yolunda atılan adımlar, Erdoğan Ekolünün hinterlandını gösteriyor. Türkiye'yi aşkın bir ekol olduğunu gösteriyor.
Ortadoğu'nun özgürleşmesi, sömürgecilerin bu coğrafyayı terk etmesi ile mümkündür.
Sömürgecilerin İslam Coğrafyasından defolup gitmesi ise, buradaki yerli ve milli insanların güçlü olabilmesine bağlıdır.
Siz kendinizi yönetmezseniz, başkaları gelir sizi yönetir.
Siz kendi kaynaklarınızı kendi halkınızın refahı için kullanmazsanız, başkası gelir, sahada veya masa başında türlü oyunlarla bu kaynakları sizden alır, Batılıların refahı için kullanır.
İşte Erdoğan Ekolü, bu toprakların Batılı emperyalistlerce talan edilmesine "dur" diyor!
"100 yıl daha, bir daha asla" diyor!
Erdoğan Ekolü, hem Türkiye için hem de Ortadoğu için "özgürlük" istiyor!