Hümeze suresi suresi Kuranı Kerim'de 104. sıradadır. Kuranı Kerimin son surelerinden olan Fil suresi iniş sırasına göre 32. suredir. Hümeze suresi Mekke döneminde nazil olan surelerdendir. Hümeze suresi 9 ayeti kerimedir. Hümeze suresinde kusur arama gibi davranışlar eleştirilmiştir. İşte Hümeze suresi hakkında bilgiler ile Hümeze suresinin okunuşu ve anlamı...

HÜMEZE SURESİ HAKKINDA BİLGİLER
Hümeze Sûresi'nin Nüzûlü

Hümeze Sûresi, Mushaftaki sıralamada yüz dördüncü, iniş sırasına göre otuz ikinci sûredir. Kıyamet Sûresi'nden sonra, Mürselat Sûresi'nden önce Mekke'de inmiştir.

Hümeze Sûresi'nin Adı/Ayet Sayısı
Sûre adını 1. ayette geçen ve "arkadan çekiştirme" anlamına gelen hümeze kelimesinden almıştır.

Hümeze Sûresi'nin Konusu
Sûrede insanları küçümseme, kusur arama gibi davranışlar eleştirilmekte; servete güvenme ve onu yanlış yolda kullanmanın kişiye ne büyük zararlar getireceği anlatılmaktadır.

Hümeze Suresi Arapça Okunuşu
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
وَيْلٌ لِكُلِّ هُمَزَةٍ لُمَزَةٍۙ ﴿١﴾ اَلَّذ۪ي جَمَعَ مَالاً وَعَدَّدَهُۙ ﴿٢﴾ يَحْسَبُ اَنَّ مَالَـهُٓ اَخْلَدَهُۚ ﴿٣﴾ كَلَّا لَيُنْبَذَنَّ فِي الْحُطَمَةِۘ ﴿٤﴾ وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا الْحُطَمَةُۜ ﴿٥﴾ نَارُ اللّٰهِ الْمُوقَدَةُۙ ﴿٦﴾ اَلَّت۪ي تَطَّلِعُ عَلَى الْاَفْـِٔدَةِۜ ﴿٧﴾ اِنَّهَا عَلَيْهِمْ مُؤْصَدَةٌۙ ﴿٨﴾ ف۪ي عَمَدٍ مُمَدَّدَةٍ ﴿٩

Hümeze Suresinin Türkçe yazılışı ve Okunuşu

-Bismillahi'r-Rahmani'r-Rahîm.

Veylun li kulli humezetin lumezeh.

Ellezî cemea malen ve addedeh

Yahsebu enne malehû ahledeh

Kella le yunbezenne fîl hutameh

Ve ma edrake mel hutameh

Narullahil mûkadeh

Elletî tettaliu alel ef'ideh

İnneha aleyhim mu'sadeh

Fî amedin mumeddedeh

Hakkında

Mekke döneminde inmiştir. 9 ayettir. Hümeze, insanları arkadan çekiştiren,ayıplayan kimse demektir

Nuzül

Mushaftaki sıralamada yüz dördüncü, iniş sırasına göre otuz ikinci sûredir. Kıyamet sûresinden sonra, Mürselat sûresinden önce Mekke'de inmiştir.

Konusu

Sûrede insanları küçümseme, kusur arama gibi davranışlar eleştirilmekte; servete güvenme ve onu yanlış yolda kullanmanın kişiye ne büyük zararlar getireceği anlatılmaktadır.

"Vay haline!" diye çevirdiğimiz veyl kelimesi "çetin azap, helak, yok olma, rezil rüsva olma, cehennemde bir vadi, beddua" anlamlarına gelmektedir. Mealde bunların tamamına işaret eden "vay haline" lafzı kullanılmıştır. "Arkadan çekiştiren" diye çevirdiğimiz hümeze kelimesi ise "birini arkasından çekiştirmek, kaş göz, el kol işaretleriyle onunla alay etmek, aşağılamak" manalarına gelen hemz kökünden türemiş bir sıfat olup "insanları arkadan çekiştirmeyi, şeref ve haysiyetlerini yaralamayı alışkanlık haline getiren, bundan zevk alan kimse" demektir. "Ayıp kusur arayan" diye çevirdiğimiz lümeze kelimesi de benzer davranışları arkadan değil, kişinin yüzüne karşı gösteren kimseyi ifade eder. Bu ayetlerin, mal ve servetinin çokluğuyla gururlanıp insanlarla alay ederek onların şahsiyetlerini zedeleyen Ahnes b. Şüreyk isimli putperest Arap hakkında indiği rivayet edilmiştir (bk. Kurtubî, XX, 183). Ancak sûrenin iniş sebebinin özel olması hükmünün genel olmasına engel değildir. İslam dini, insan şahsiyetinin ve onurunun korunmasına son derece önem verdiği için Kur'an bu tür davranışları kınamakta ve böyle davranışlar sergileyenlerin ahirette ateşle cezalandırılacağını haber vermektedir. 2-3. ayetler servetinin çokluğuna gururlanıp insanlarla alay eden kimselerin aynı zamanda helal haram demeden mal toplayan, onu saklayan, fakirlik korkusuyla cimrilik ederek onu hayır yolunda harcamaktan kaçınan, fakirin hakkını vermeyen ve servetinin kendisini ebedîleştireceğini sanan kimseler olduklarını da ifade etmektedir.

Hutame, "kıran, parçalayan" anlamında bir sıfat olup içine atılan her şeyi yakarak kırıp geçiren cehennemi veya onun özel bir bölümünü ifade eder. "Hayır" anlamına gelen 4. ayetin başındaki kella kelimesi, asıl gerçeğin yukarıda nitelikleri anlatılan o bedbaht inkarcının düşündüğü gibi olmadığını gösteren bir uyarı amacı taşır. Nitekim devamında onun mutlaka cehenneme atılacağı bildirilmektedir. 5. ayetteki soruyla cehennemin son derece korkunç bir yer olduğuna vurgu yapılmıştır. Burada dünyadayken gönül incitip yürek yakan suçluların, günahkarların –zindandaki mahpuslar, esirler gibi– uzun direklere, sütunlara bağlandıkları, ateşten kaçıp kurtulmanın mümkün olmadığı bir cehennem tasviri yapılmaktadır. Öyle ki, her şeyi yakıp kavuran ateş, ta yüreklere kadar bütün vücudu sarıp kuşatıyor! Çünkü o günahkar da dünyada zayıf, çaresiz masumların yüreklerini yakmıştı. Her kötülük önce kalptedir, oradan başlar ve inkar, hakaret, küfür, alay, aşağılama, çekiştirme, saldırı vb. eylemler olarak dışa taşar. Onun için ayette azabın da kalpleri saracağı belirtilmiştir.

Muhabir: Yazar Silinmiş