Rüzgar, hareket halinde bulunan hava demektir. Havayı harekete sevkeden sebep ise atmosferdeki basıncın azalması veya yükselmesidir. Peki, rüzgar nedir, nasıl oluşur? Rüzgarın hızı nasıl hesaplanır? Rüzgar çeşitleri nelerdir? Allah'ın lutfettiği mucize: Rüzgarlar ile ilgili ayetler nelerdir? Ayrıntılar haberimizde...
Rüzgar nedir, nasıl oluşur?
Allah'ın lutfettiği mucize: Rüzgarlar ile ilgili ayetler…
Rüzgar, hareket halinde bulunan hava demektir. Havayı harekete sevkeden sebep ise atmosferdeki basıncın azalması veya yükselmesidir. Atmosferdeki hava tabakaları yüksek basınç alanından alçak basınç alanına doğru harekete geçer. Dünya, ekseni etrafında döner. Dünyanın çevresini saran atmosfer de dünya ile beraber döner. Rüzgarlar da bu atmosferde meydana geldiği için dünyanın dönüşüne uygun olarak meydana gelirler.
Rüzgar nedir?
Hava akıcıdır ve bütün gazlar gibi bir genişleme kabiliyeti vardır. Yeryüzünde yan yana bulunan iki bölgeden daha fazla ısınanı üzerindeki hava sıcaklığı arttığı için genişler, hafifleyerek yükselir. Bu yüzden aradaki basınç azalır ve burada bir alçak basınç (siklon) alanı meydana gelir. Buna karşı, daha serin olan bölgenin üzerindeki hava soğur ve sıkışır, böylece yoğunluğu artar ve basınç yükselir, yani burada bir yüksek basınç (antisiklon) alanı meydana gelir. Genişleme kuvveti artan bu hava, komşu alçak basınç bölgesine doğru akmaya başlar. İşte biz buna "rüzgar" diyoruz. Rüzgarın hızı, alçak basınç alanı ile yüksek basınç alanı arasındaki sıcaklık derecesinin farklılığı ile orantılıdır. İki bölge arasında basınç farklılığı gidince rüzgar da durur.

Rüzgar hızı nasıl hesaplanır?
Rüzgarın hızı, hava kütlesinin bir saniyede aldığı yolla ifade edilir. Hızı saniyede 3 metreden az olan rüzgarlar hafif rüzgarlardır, 5-7 metre arasında olanlar orta, 9-11 metre arasındakiler kuvvetli rüzgarlardır. Eğer dünya ekseni etrafında dönmeseydi, rüzgarlar, antisiklonlarla siklonlar arasındaki en kısa yolu izleyeceklerdi. Fakat dünyanın ekseni etrafındaki bu hareketi, rüzgarların doğrultusunda daima bir sapma meydana getirir.
Bu sapma, antisiklon ve siklon alanlarında ve her iki yarımkürede birbirine uymaz. Kuzey yarımkürede, antisiklon alanlarında saat ibresinin hareketine uygun şekildedir, güney yarımkürede bu hareketin aksinedir. Siklon alanlarına gelince, kuzeyde saat ibresi hareketinin aksi yönünde, güney yarımkürede ise bu harekete uygun bir şekildedir. Ekvaratoral bölgedeki rüzgarlarda sapma görülmez. Enlem arttıkça sapma da artar. Yüksek enlemlerde rüzgarlar, isobarlara adeta paralel olarak eserler.
Kuzey yarımkürede saatın yelkovanı yönünde dönen rüzgarların bazan yüksek basınç alanının dışına atıldığı da görülür. Rüzgarlar tekrar yön değiştirerek alanların oluşmasına sebep olmaktadır. Rüzgarın esmesi, değişik basınç alanlarının etkisi iledir. Basınç alanları, güneş ışınlarının yeryuvarlağının yüzeyine inen eğimin değişmesiyle değişir. Dünyanın ısı derecesinin değişmesi de bundandır. Güneş ışınları dünyanın yüzeyine dikey olarak geldiği zaman ısı artar, eğimi azaldıkça ısı azalır. Kutuplarda güneş ışınları yüzeye paralel olarak indiği için ısı azalır. Ekvatora yaklaştıkça güneş ışınlarının ısısı da artar. Isının artması sonucunda hava basıncı da azalacaktır.
İzoban nedir?
Normal olarak en yüksek ısı dereceleri (alçak basınç) genellikle ekvator bölgesindedir. Alçak ısı derecesi (yüksek basınç) soğuk ve husûsiyetle kışı sert geçen kara parçalarında ve kutupların çevresindedir. Rüzgarlar izoban adı verilen eşit basit çizgilerin etrafında hareket ederek yüksek basınç bölgelerinden alçak basınç bölgelerine doğru hızla ilerlerler. Burada genel kurallara tabi olurlar.
Kuzey yarımkürede rüzgarlar eşit basınç alanları hattı boyunca ilerleyerek alçak basınç alanlarına doğru saparlar. Böylece yüksek basınç alanları sağda, alçak basınç alanları solda kalır. Aynı durum güney yarımkürede farklı cereyan eder. Bu yüzden rüzgarların genel bir dolanım hattı çizdikleri bilinmektedir. Buna göre ekvator çizgisi çevresinde alçak basınç alanı yer alır. Alçak basınç alanının güneşin durumuna göre kuzey ve güneye doğru hareket ettiği görülür. Bu alanlar, 15 ile 30 kuzey ve güney enlemleri arasında kalır. Bu iki yüksek basınç alanındaki rüzgarlar çevresindeki alçak basınç alanlarına doğru hareket ederler. Ancak alçak basınç alanlarına doğru hareket ederken ekvator çizgisi yakınında batıya doğru yönelirler ve kuzey yarımküredeki kuzeydoğu rüzgarlarını meydana getirirler. Güney yarımkürede ise güneydoğu rüzgarlarını meydana getirirler.
Kutuplara doğru hareket eden rüzgarlar, doğu yönüne doğru saparak kuzey yarımkürede güneybatı rüzgarlarını oluştururlar. Güney yarımkürede ise kuzey-batı rüzgarlarını oluştururlar. Bu rüzgarların hızı şiddetlidir. Kutup bölgeleri ise doğu rüzgarlarının, batı rüzgarlarının bulunduğu alana doğru bir yüksek basınç bataryası durumundadır. Okyanusların üzerinde şiddetli esen doğu rüzgarları okyanuslara ulaşan güneş ışınlarının ve enerjisinin dağılımında mühim bir rol oynarlar. Okyanuslarda esen doğu rüzgarları bazan gemileri tehdit eden şiddetli fırtınalara sebep olurlar.
Batı rüzgarları da sabit değildir. Yönleri ve hızları mahalli havaya göre değişir. Bazan güney, bazan güneybatı, bazan da batı rüzgarları haline gelir. Atlas okyanusunda batı rüzgarları denizin ısınan sularını batı Avrupa kıyılarına götürür ve 80 derece kuzey enlemine kadar ulaştırır. Bu rüzgarlar yağmur yüklüdürler. Havanın soğuması bu rüzgarların taşıdığı su buharlarının yoğunlaşıp bulut ve yağmur haline gelmesine sebep olmaktadır.
Batı rüzgarları güneşin durumuna bağlı olarak kuzey ve güneye doğru yön değiştirirler. Kışın orta Akdeniz bölgesinde ve Mısırda bir hayli yağış meydana getirirler. Hint Okyanusunda ve Umman denizinde ise yaz aylarında ve mevsimlik rüzgarlar meydana gelir. 30 derece kuzey ve güney hatlarının çevresinde rüzgarların ısı derecesi yükselir. 60 derece kuzey ve güney enlemleri çevresinde ise batı rüzgarları güneyden esen doğu rüzgarlarıyla birleşerek bol yağmurların ve musonların oluşmasına sebep olur. Kutup bölgelerinde hava soğuk olduğu için bulut meydana gelmez. Görülüyor ki rüzgarların dağılımı ve hareketi yeryüzünde yağmurun yağmasına ve bitkilerin oluşmasına büyük çapta etki etmektedir.
Rüzgarları müjdeci olarak göndermesi, Allah'ın varlığının ve kudretinin belgelerindendir. Bu hususta şöyle buyrulur:
"Rüzgarları müjdeciler olarak göndermesi, size rahmetini tattırması, buyruğu ile gemilerin yürümesi, lütfundan rızık istemeniz, O'nun varlığının belgelerindendir." (Rûm, 30/46) İnsana hayat veren suyun oluşmasında bulutların ve bulutları sevkeden ve yoğunlaştıran rüzgarların mühim rolleri vardır. Bu konuda Yüce Allah şöyle buyurur:
"Rüzgarları gönderip bulutları yürüten, onları gökte dilediği gibi yayan ve kısım kısım yığan, Allah'tır. Artık sen de aralarından yağmurun çıktığını görürsün. Allah dilediği kullarına yağmuru nasip edince, sevinirler. Oysa onlar, daha önce kendilerine yağmur indirilmesinden ümitlerini kesmişlerdi. Allah'ın rahmetinin eserlerine bir bak: yer yüzünü ölümünden sonra nasıl diriltiyor? O, ölüleri de mutlaka diriltecektir. O, her şeye kadirdir." (Rûm, 30/48-50) Yağmurla gelen su; insanlar, hayvanlar, bitkiler ve bütün canlılar için son derece hayatî bir önem taşıdığı için uzun zaman yağmur yağmazsa insanlar ne yapacaklarını şaşırırlar. Mü'minler, yağmur yağdırması için Allah'a dua ederler. Dua, inananlar için çok mühimdir.[4] Yüce Yaratıcı da ummadıkları ve beklemedikleri bir zamanda yağmur göndererek onları sevindirir. Yağmur, Allah'ın bir lütfudur. Mü'min, yağmuru Allah'ın yağdırdığını asla unutmamalıdır.

Rüzgarların müjdeci olması
Yeryüzünde hiç bir hareket, kıpırtı, canlılık yokken Allah gökten yağmur indirir, bu yağmurla ölü yer dirilir ve çeşit çeşit meyvalar, otlar, sebzeler ve bitkiler bitirir. Bu hususta şöyle buyrulur:
"Rahmetinin önünde, müjdeci olarak rüzgarları gönderen Allah'dır. Rüzgarlar, yağmur yüklü bulutları taşıdığında, onu ölü bir memlekete gönderir, su indirir ve onunla her türlü ürünü yetiştiririz; ölüleri de bunun gibi diriltip, çıkarırız; belki bundan ibret alırsınız. İyi toprak -Rabbinin izniyle- bitki verir, çorak toprak kavruk bitki çıkarır. Şükredecek millet için böylece ayetleri yerli yerince açıklarız." (A'raf, 7/57-58)
Rüzgarları, bulutları, yağmuru, suyu vb. hep yaratan Allah'tır. Yüce Allah, bu alemde her şeyi belli sebeplere bağlamıştır. Yağmuru da, yeryüzündeki suların buharlaşmasıyla meydana gelen bulutların rüzgarlar vasıtasıyla kurak yerlere sevk edilmesi ve yağdırılması kuralına bağlamıştır.
Rüzgarların vazifelerinden biri, bulutları derleyip toplamak, yağmura muhtaç olan yerlere götürmektir. Esasen yağmur bulutları havadan ağırdır. Böyle olduğu halde bunların hava boşluğunda yere düşmeden durması, hayret edilecek bir husustur. İkinci hayret edilecek bir husus da rüzgarların, kendilerinden ağır olan bu yağmur yüklü bulutları taşımasıdır. İşte rüzgarların yağmur yüklü bulutları taşıyarak bereket kaynağı olan yağmurun yağmasına sebep olması insanlar için bir müjde olmaktadır. Ama bütün rüzgarlar müjdeci değildir. Bazıları -Allah korusun- bir felaket sebebi olabilir. Nitekim şiddetli rüzgarların meydana getirdiği fırtınalarda nice maddî hasarlar meydana geliyor.
Rüzgarların aşılayıcı olması
Yüce Allah, bu dünyada bütün canlıların üremesini istemiş, bunun için çift çift yaratmıştır. Üremenin olması için ayrı cinslerin birleşmesi gerekir. Bu, insanlar ve hayvanlar için böyle olduğu gibi bitkiler için de böyledir. İnsanlar ve hayvanlarda hareket yeteneği olduğu için bir araya gelip birleşmeleri mümkündür. Ancak bitkiler için bu mümkün değildir. Yüce Allah, bitkilerin üremesini, dişi tohumlarının erkek tohumlarıyla tozlanmasına bağlamıştır. Bu tozlaştırma vazifesini de çoğunlukla rüzgarlara, bazı böcek ve sineklere yüklemiştir. Rüzgarların vazifesi, sadece bulutları sevk etmekten ibaret değildir. Rüzgarlar bir taraftan aşılama, öbür taraftan kirlenen havanın temizlenmesi işini yaparlar. Kış aylarında yanan sobaların veya fabrikaların bacalardan çıkardığı dumanla havanın ne kadar kirlendiğini çoğumuz biliyoruz. İnsan hayatı için son derece tehlikeli olan kirli havanın temizlenmesi vazifesi, rüzgara aittir. İnsan, kirli havanın temizlenmeden kaldığını düşünmek bile istemez.
Rüzgarların aşılayıcılık vazifesi Kur'an'da şöyle belirtilir:
"Biz, rüzgarları, aşılayıcı olarak gönderdik; gökten su indirdik de sizi onunla suladık. Yoksa siz onu toplayamazdınız." (Hicr, 15/22) Rüzgarın aşılayıcı olarak gönderilmesinin -Allah bilir- iki anlamı vardır: birincisi, yağmurun yağmasında rüzgarın rol oynaması; ikincisi, bitkiler üzerinden uçan rüzgarın onların erkek tohumlarını dişi tohumlarının üzerine kondurması suretiyle onları aşılamasıdır.
Bu ayette, ayrıca gökten inen suların yer katmanlarında stok edildiği ve insanlığın ihtiyacına hazır hale getirildiği ifade edilmektedir.[5] Rüzgarların, bitkilerin erkek tohumlarını dişi tohumlarının üzerine kondurmak suretiyle aşıladığı bilinmektedir. Bu aşılama olmasa, bitkiler meyva vermezler. Bitkilerde rüzgarların yapabileceği aşılama yakın zamanlara kadar bilinmiyordu. Ancak bitkilerin çiçeklerinde erkek ve dişi çiftinin bulunduğu botanik uzmanları tarafından keşfedildikten sonra rüzgarların aşılamasının gerçek anlamı anlaşılmış oldu.
Rüzgarların vazifelerinden bir diğeri de denizde seyreden yelkenli gemilerin seyrine yardımcı olmaktır. Gemiler rüzgarlar sayesinde, yelkenlerini açarak, denizde kolayca yol alabilirler.





