0
Abdullah bin Büsr'den:
"Allah Resûlü, bir cuma günü, hutbe okurken adamın birinin insanların omuzlarından atlayarak ön safa doğru ilerlediğini gördü. Ona şöyle buyurdu:
– Otur. Çünkü sen, muhakkak cemaate eziyet ettin."
[Ebu Davud/Salat 230 (1118); Nesai/Cuma 20]
* * *
Peygamberimiz, ibadet gayesiyle bile olsa, insanlara eziyet verilmesine asla onay vermemiştir.
İbadeti eziyete çevirenlere, şiddetli uyarılarda bulunmuştur.
* * *
Bu hadis, aslında insan hakları kavramına yeni bir açılım getirmektedir.
Dine inanma ve yaşama hakkı, bireysel vicdan ve ibadet özgürlüğü; insan haklarını ihlale, ihmale, eziyete, alet edilmemelidir. Hiç kimse inancını yaşarken, başka birilerini rahatsız etme hakkını kendinde görmemeli ve bulmamalıdır.
Dini yaşama özgürlüğü, elbette insanların temel hak ve hürriyetlerinden biridir. İnsan bu hakkını kullanırken, zaman zaman dini yaşamdan uzak çevreleri rahatsız edebilir; onları, kendilerini manevi baskı altında hissettirebilir. (Mahalle baskısı) Dinimiz bu konuda hassas olunmasını bizden istemektedir. Allah'a ibadet için camiye gelmiş, aynı inanca paylaşan cemaate sıkıntı verip rahatsız etmek bile menedilirse, cami dışındaki insanlara karşı daha duyarlı olmak gerektiği, kendiliğinden anlaşılır. Zira camiden ve dini yaşayıştan uzak insanlara, değil dışlayıcı ve rencide edici bir tavır sergilemek; tersine onları dine ısındırıcı, İslamı yaşamaya teşvik edip özendirici bir davranış içinde olmak, her müslümanın görevidir.
Bilinçli müslümanlar, ibadet haklarını yerine getirirken, hiçbir insanın eziyet çekmesine, rahatsız olmasına razı olmazlar. Allah'a ibadeti kuluna eziyete çevirmeyi büyük bir haksızlık ve zulüm olarak görürler. Dini, zulüm ve baskı aracı haline getirmeye de asla onay vermezler.
İbadetin eziyete çevrildiği zamanlar, sadece cuma günü, cemaatin çok kalabalık olduğu vakitlerden ibaret değildir.
Hac zamanındaki izdiham da, yine müslümanların birbirlerini rahatsız etmemeleri, eziyet vermemeleri gereken hassas vakitlerden biridir. Bilhassa Kabe tavafı ve hacerül-esved ziyareti, sadece eziyete değil, bazan ölümlere bile sebep olmaktadır.
Peygamberimiz, Kabe tavafında, özellikle hacerül-esved ziyaretinde meydana gelen eziyetlere karşı da ümmetini uyarmıştır. Sahabelerden güçlü, kuvvetli, cüsseli olanlara, bu konuda özel hatırlatmalarda bulunmuştur.
Bu konuda, Efendimiz'in, Hz.Ömer'e yaptığı şu uyarı, dikkat çekicidir:
Abdurrahman bin Avf rivayet ediyor:
"Bir adamın şöyle dediğini duydum:
– Allah Resûlü, Ömer'e hitaben şöyle dedi:
"Ey Hafs'ın babası! Sen güçlü bir adamsın (hacer-i esvedi öpeceğim diye sakın) güçsüze eziyet verme!
Rüknü (Haceru'l-Esved'i) sakin (kimsesiz) görürsen el sür, aksi halde tekbir al (Allahu ekber, de ve yürü!)"
Abdurrahman dedi ki: Ömer'in de bir adama, şöyle dediğini duydum:
"Gücünün sayesinde insanlara eziyet etme!"
(Rezîn; Ahmed bin Hanbel/Hacc)
* * *
Arafatta ve Mina'da şeytan taşlama esnasında da büyük izdihamların yaşandığı bir gerçektir.
İbadeti bir an önce yapmak ve erkenden tamamlamak heyecanı, bazı müslümanların, aceleci davranmasına ve farkında olmadan başkalarını rahatsız etmesine yol açmaktadır. Bu psikolojinin, pek çok kereler facialara sebep olduğu, yüzlerce hacının hayatını kaybetmesini netice verdiği bilinmektedir.
O halde, Efendimizin, "Allah'a ibadeti kullara eziyete çevirmeme" konusundaki uyarıları dikkate alınmalı; toplu ibadetler sırasında meydana gelebilecek izdihamlara karşı çok ciddi ve etkili önlemlere başvurulmalıdır.
Nitekim, Mina'da şeytan taşlama yerinde, son senelerde alınan tedbirlerle, şeytan taşlamanın, şeytanı sevindirmeye dönüşmesi büyük ölçüde önlenmiştir. Bu olumlu bir adımdır.
Peygamberimiz, izdihamlara ve eziyetlere yol açması sebebiyle toplu ibadet alanlarının daraltılmasına, özel amaçlarla, özel şahısların kullanımına tahsis edilmesine de karşıdır.
Bu konuda şu hadis-i şerif oldukça manidardır:
Hz. Aişe'den:
"Allah Resûlüne:
– Ey Allah'ın Resulü! Mina'da sana, güneşe karşı gölgelik olacak bir bina yapsak nasıl olur? Demiştim.
– Hayır, dedi. (Bina yapmayı düşündüğünüz) mevki, oraya gelenlerin develerini çöktürme ve bakımını yapma yeridir."
(Ebu Davud/Menasik 90)