Sönmez, 31 federasyon ve 340 ulusal-uluslararası üye dernek aracılığıyla 100 bini aşkın işletmeyi temsil ettiklerini, iş dünyasının nabzını tuttuklarını dile getirdi.

KOBİ'ler dahil birçok işletmede analiz yaptıklarını anlatan Sönmez, 'Bu yılın 2023 ve 2024'ten pek farklı geçmediğini görüyoruz. Enflasyonun yüzde 30'lu seviyelere yaklaşması ve faizlerin bir miktar düşmesi bu yılın olumlu taraflarıydı ancak düşüş eğilimi olsa da hala yüksek olan faiz oranları nedeniyle işletmelerin günlük nakit akışı yönetimi dahi zorlaştı.' yorumunu yaptı.

Sönmez, söz konusu faiz indirimlerinin kredi faizlerine yeterince yansımadığını kaydederek, 'Artan maliyetler üretim yapan şirketlerde ciddi baskı yarattı. Birçok işletme 'bekle-gör' pozisyonuna geçti.' ifadesini kullandı.

'2026 yılı KOBİ'ler için sıçrama noktası haline gelebilir'

TÜRKONFED Başkanı Sönmez, gelecek yıla ilişkin, '2026 yılının ekonomi için bir dengelenme yılı olacağını öngörüyoruz. Enflasyonun kademeli düşmesiyle birlikte faiz ve kur dengesinin sağlanması finansal istikrarı destekleyecek.' değerlendirmesinde bulundu.

Bu süreçte önceliğin üretim ekonomisinin önünü açmak ve işletmelerin uzun vadeli plan yapabileceği bir iklim yaratmak olması gerektiğini vurgulayan Sönmez, iş dünyasının zorluklar yaşadığını, bunlara karşı büyük direnç gösterdiğini belirtti.

Sönmez, KOBİ'lerin zorlu koşullarda üretmeye, istihdam yaratmaya devam ettiğini dile getirerek, 'Eğer gerekli destek ve iyileştirmeler sağlanırsa 2026 yılı, KOBİ'lerin sadece hayatta kalma mücadelesi verdiği bir yıl olmaktan çıkarak üretim güçlerini koruyarak düzlüğe çıktıkları ve yeni bir büyüme dönemine girdikleri sıçrama noktası haline gelebilir.' şeklinde konuştu.

'Stratejik sektörlerde yeni istihdam alanları oluşacak'

Faizlerin makul düzeylere gerilemesi, kur istikrarının korunması ve yapısal reformların sürmesinin yatırım kararlarını da tetikleyeceğini vurgulayan Sönmez, şunları kaydetti:

'TÜRKONFED olarak beklentimiz, yılın ikinci yarısından itibaren üretim ve yatırım iştahındaki toparlanmanın istihdama da yansıması yönünde. İstihdamdaki düşüşün kalıcı bir eğilime dönüşmesini beklemiyoruz. Özellikle yeşil dönüşüm, enerji, savunma, gıda teknolojileri gibi stratejik sektörlerde yeni istihdam alanları oluşacaktır. Bu olumlu tablonun kalıcı olması ise küresel rekabet coğrafyası ve tedarik zincirlerinin yeniden şekillendiği bu kritik dönemde atacağımız stratejik adımlara bağlı.'

Sönmez, Türkiye'nin Avrupa'ya yakınlığı, güçlü lojistik ağı, genç iş gücü ve köklü sanayi altyapısına vurgu yaparak, Türkiye'nin küresel rekabetteki kazananlarından biri olabileceğini vurguladı.

Dijitalleşmenin sadece bir yazılım, donanım veya eğitim projesi olarak değil, bir ekonomik egemenlik stratejisi olarak görülmesi gerektiğini belirten Sönmez, 'Bu alanda olgunlaşma seviyesine ulaşamazsak üretim gücünü kontrol etme şansımız da kalmaz. Benzer şekilde yeşil dönüşümü de AB'nin karbon vergilerinden kaçışın bir yolu olarak değil, yeni bir iktisadi rotanın anahtarı, mevcut ve yeni pazarlarda rekabet edebilmenin öncelikli aracı olarak kabul etmeliyiz.' ifadelerini kullandı.

Sönmez, enerjinin bir üretim girdisi olmanın ötesinde diplomasinin etkisini de belirleyen bir güç aracı haline geldiğinden bahsetti.

Türkiye'nin üç enerji koridorunun kesiştiği nadir ülkelerden biri olmanın yanı sıra yenilenebilir enerji için de büyük avantaja sahip olduğuna dikkati çeken Sönmez, 'Enerji koridoru ve yenilenebilir enerji potansiyelimizi kullanabilirsek 2026 ve sonrası için makroekonomik bağımsızlığımızı güçlendirebiliriz.' açıklamasında bulundu.

'Özellikle üretim yapan KOBİ'ler için hedefli ve düşük faizli yatırım kredileri tasarlanmalı'

TÜRKONFED Başkanı Sönmez, sahadan aldıkları veriler ve gözlemler sonucunda son üç yıldır iş dünyasının yaşadığı en büyük zorluğun finansmana erişim olduğunu belirtti.

Dernek olarak rasyonel politikalara dönüş yapılmasından itibaren ekonomi yönetimine destek verdiklerini ve bu desteğin de sürdüğünü kaydeden Sönmez, şu değerlendirmelerde bulundu:

'KOBİ'lerin finansmana erişiminin kolaylaşmasına yönelik çözüm önerilerimizi de bu kapsamda karar alıcılar ve kamuoyuyla paylaştık. Bu süreçte öncelikle kredi mekanizmalarının çeşitlendirilmesi gerekiyor. Geleneksel bankacılığın ötesine geçen finansal teknoloji çözümleri, kitle fonlaması, mikrofinans, risk sermayesi gibi finansman modelleri desteklenmeli. Özellikle üretim yapan KOBİ'ler için hedefli ve düşük faizli yatırım kredileri tasarlanmalı. Kalkınma bankaları ve KGF de bu süreçte daha aktif rol üstlenmeli.'

Sönmez, teminat yapısının da esnetilmesi gerektiğine, taşınır teminat rejiminin özellikle yeni girişimler için işlevsel hale getirilmesi gerektiğine dikkati çekerek, ihracat potansiyeli, sipariş sözleşmeleri ve fatura gelirleri gibi geleceğe dönük varlıkların teminat olarak kabul edilmesi gerektiğinin altını çizdi.

İş dünyasında finansal okuryazarlığın güçlendirilmesi ve kurumsallaşma düzeyinin artırılması gerektiğini vurgulayan Sönmez, 'Basit muhasebe sistemleriyle çalışan küçük işletmelere, finansal raporlama ve krediye hazırlık süreçleri için destek verilebilir. Biz de TÜRKONFED olarak bu konularda eğitim, danışmanlık ve rehberlik programları sunmaya devam ediyoruz.' şeklinde konuştu.

Türkiye'den Filistin'e hurmada kota desteği
Türkiye'den Filistin'e hurmada kota desteği
İçeriği Görüntüle

Sönmez, makroekonomik istikrar ve öngörülebilirliğin de büyük önem taşıdığını dile getirerek, 'KOBİ'lerin büyük çoğunluğu, öngörülebilir ve tutarlı makroekonomik politikaların hayata geçirilmesinin risk primlerini düşüreceğini ve finansmana erişimi kolaylaştıracağını düşünüyor.' dedi.

Bölgesel farklılıkların gözetildiği finansal programların oluşturulmasının önemine işaret eden Sönmez, özellikle Anadolu'daki KOBİ'lerin büyük şehirlerdeki işletmelere kıyasla kaynaklara erişiminin daha sınırlı olduğunu, bu nedenle bölgesel kredi programlarının daha kapsayıcı hale getirilerek mevcut teşvik ve hibelerin sadeleştirilerek e-Devlet gibi tek pencere sistemi yapılarla erişilebilirliğin artırılması gerektiği önerisinde bulundu.

TÜRKONFED'den Anadolu'da fabrika yapan TOKİ modeli önerisi

Sönmez, Türkiye'nin sürdürülebilir kalkınmasının ancak 81 ilin bütüncül gelişimiyle mümkün olabileceğini vurgulayarak, başta İstanbul olmak üzere büyük şehirler ile doğudaki iller arasında çok ciddi rekabetçilik farkı olduğundan bahsetti.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının sanayi tesislerinin yoğunluğunu Marmara'dan Anadolu'nun dört bir yanına dengeli biçimde yaymak üzere bir plan hazırladığını açıkladıklarını hatırlatan Sönmez, sözlerini şöyle tamamladı:

'TÜRKONFED olarak bu açıklamayı destekliyoruz. Biz de bu kapsamda uzun yıllardır fabrika yapan TOKİ modelinin özellikle Anadolu'da hayata geçirilmesi gerektiğini savunuyoruz. Bu sayede kısıtlı sermayeyle iş yapan KOBİ'ler, sermayelerini makine ve işletmeleri için kullanarak daha verimli ve kaliteli üretim yapabilir, ikiz dönüşümün desteğiyle girişimlerinin başarılı olma şanslarını artırabilir. Buna ek olarak deprem riski nedeniyle de Marmara Bölgesi'ni tenhalaştırmamız, sanayi kümelenmesini diğer bölgelere yaymamız gerekiyor.'

Kaynak: AA