Cemaat, Yahudi takvimindeki en kutsal gün olan Yom Kippur’u kutlamak için Heaton Park Sinagogu’nda toplandığında, sahte intihar yeleği giyen bir adam, bir gruba yüksek hızla arabayla çarptıktan sonra bıçakla ibadet edenleri bıçakladı.

Yedi dakika içinde, çok sayıda 999 çağrısına yanıt veren silahlı polisler olay yerine ulaştı ve şüpheliyi vurarak öldürdü.

Kurbanlar arasında, saldırganın yüzlerce Yahudinin ibadetine yeni başladığı binaya girmesini engellemek için onun yoluna çıkan güvenlik görevlileri olduğu da düşünülüyor.

Saldırı sabah 9.30’dan hemen sonra başladı ve bir araba da silah olarak kullanıldı, ardından bıçaklı saldırı gerçekleşti. Güvenlik uzmanları, saldırının 2017’deki Londra Köprüsü saldırısı gibi IŞİD’den esinlenen saldırıların özelliklerini taşıdığını söyledi.

Perşembe gecesi hastanede kalan üç kişiden biri bıçaklanmış, diğeri Shamie’nin arabası tarafından çarpılmış ve üçüncüsü ise polisin “polisler saldırganı durdururken meydana gelmiş olabileceğini” söylediği yaralanmalara maruz kalmıştı.

Avrupalılar Rusya'ya karşı askeri olarak yetersiz olduğunu düşünüyor
Avrupalılar Rusya'ya karşı askeri olarak yetersiz olduğunu düşünüyor
İçeriği Görüntüle

Saldırıda öldürülen iki kişinin, Crumpsall’dan 53 yaşındaki Adrian Daulby ve 66 yaşındaki Melvin Cravitz olduğu açıklandı.

Greater Manchester Polisi’nden Dedektif Başkomiser Lewis Hughes, polisin iki kişinin ailelerine destek verdiğini söyledi. Hughes, “Bu son derece zor zamanda, Bay Daulby ve Bay Cravitz’in sevdiklerine en derin taziyelerimi sunuyorum,” dedi.

Perşembe gecesi polis, saldırganın Suriye kökenli İngiliz vatandaşı 35 yaşındaki Jihad Al-Shamie olduğunu açıkladı.

Greater Manchester Polisi sözcüsü, Al-Shamie’nin daha önce hükümetin radikalizmle mücadele programı olan Prevent’e sevk edilmediğini söyledi.

Al-Shamie’nin küçük bir çocukken İngiltere’ye giriş yaptığı ve 2006 yılında reşit olmayan bir kişi olarak İngiliz vatandaşlığı aldığı anlaşılıyor.

Saldırının ardından İsrail’den sert açıklamalar geldi. Fakat Stamer’a yönelik bir başka eleştiri olarak, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu X’te, “BM’de uyardığım gibi: Terörizm karşısında zayıflık, sadece daha fazla terörizm getirir. Sadece güç ve birlik onu yenebilir,” diye yazdı.

Birleşmiş Milletler’de Netanyahu, Filistin devletini yeni tanıyan İngiltere de dahil olmak üzere dünya liderlerine hitap ederek, “Cihaddan barışçıl yollarla kurtulamazsınız ve İsrail’i feda ederek İslamcı fırtınadan kaçamazsınız. Bu fırtınayı aşmak için İsrail’in yanında durmalısınız. Ama siz bunu yapmıyorsunuz,” demişti.

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar da, İngiliz hükümetini “Yahudi karşıtı nefretin yerleşmesine ve yayılmasına izin verdiği” için sert bir şekilde suçlayan bir açıklama yaptı.
Sa’ar X’te yaptığı paylaşımda, “Gerçek söylenmelidir: Açık ve yaygın antisemitik ve anti-İsrail kışkırtmaları ile teröre destek çağrıları, son zamanlarda Londra sokaklarında, İngiltere’nin çeşitli şehirlerinde ve kampüslerinde yaygın bir fenomen haline gelmiştir. İngiltere’deki yetkililer, bu zehirli antisemitizm dalgasını durdurmak için gerekli önlemleri almamış ve fiilen bunun devam etmesine izin vermiştir. Starmer hükümetinden sözlerden fazlasını bekliyoruz. Britanya’da yaygınlaşan antisemitizm ve İsrail karşıtı kışkırtmalara karşı bir politika değişikliği, etkili önlemler ve yaptırımlar bekliyor ve talep ediyoruz,” dedi.

Başbakan Keir Starmer, AB liderleriyle bir toplantıya katıldığı Danimarka’dan geri dönerek, Downing Street’te Cobra toplantısına başkanlık etti.

Cobra toplantısı, acil durumların ardından üst düzey politikacılar ve Whitehall yetkililerinin bir araya geldiği toplantılar.

Toplantıdan sonra konuşan Starmer, “Bu ülkedeki tüm Yahudi vatandaşlara şunu söylemek istiyorum: İçinizde ne kadar büyük bir korku duyduğunuzu biliyorum. Gerçekten biliyorum. Bu nedenle, ülkem adına dayanışma duygularımı ifade ederken, aynı zamanda hâlâ bu korkularla yaşamak zorunda olmanızdan dolayı üzüntümü de dile getirmek istiyorum. Kimse bunu yaşamamalı. Bu nedenle, daha görünür bir polis varlığıyla başlayarak, topluluğunuzu koruyarak, hak ettiğiniz güvenliği sağlamak için elimden gelen her şeyi yapacağıma söz veriyorum,” dedi.

Perşembe gecesi başbakan, Londra’nın kuzeyindeki St John’s Wood’da bulunan Liberal Yahudi Sinagogu’nu ziyaret etti.

Kral Charles, kendisi ve Kraliçe’nin “Manchester’daki korkunç saldırıyı, özellikle de Yahudi toplumu için bu kadar önemli bir günde öğrenmekten derin bir şok ve üzüntü duyduklarını” söyledi.

Buckingham Sarayı tarafından yayınlanan bir mesajda, Kral, acil durum hizmetlerinin “hızlı müdahalesini” överek, “bu korkunç olaydan” etkilenen tüm kişilere düşüncelerinin ve dualarının olduğunu belirtti.

Baş Haham Sir Ephraim Mirvis ise, perşembe gününün “asla görmek istemediğimiz, ama içten içe geleceğini bildiğimiz gün” olduğunu söyledi.

Muhalefetteki Muhafazakârların lideri Kemi Badenoch, dış çatışmalarla ilgili tartışmalarda İsrail’e orantısız bir şekilde odaklanılması nedeniyle Yahudi topluluğuna yönelik saldırıların arttığını öne sürerek, “retoriğin azaltılması” çağrısında bulundu.

Badenoch, “Bence birçok düzeyde retoriğe karşı çok fazla hoşgörü gösteriliyor. İnsanlar İsrail’de bir soykırımdan bahsediyor, ama bu doğru değil. Bu, insanlar eylemlerinin haklı olduğunu düşündüklerinde ortaya çıkan türden bir eylemdir. Retoriği azaltmamız gerekiyor,” dedi.

İçişleri Bakanı Shabana Mahmood da perşembe akşamı Greater Manchester Belediye Başkanı Andy Burnham ile birlikte sinagogu ziyaret etti.

Muhabir: Eda Koyuncu