0

Saklamaya hiç mi hiç gerek yok, adam gibi açık açık konuşalım! Neyi? Neyi mi? Neyi değil ki? Narkozlandığımızı, hipnotize edilişimizi, uyuşukluğumuzu, silikliğimizi, etkisiz eleman oluşumuzu saklamaya gerek mi var…

Sahte aşklarımızı, duygusuz sözlerimizi, haram bakışlarımızı, hissiz şehirlerimizi, alçakların karşısında hakkıyla duramayışımızı, kırık sazlarımızı onaramayışımızı kabul edelim, inkara ne hacet…

(Tarihin en büyük cenklerinden birinin mücadelesini veren 15 Temmuz savaşçılarını bu eleştiriden münezzeh tutuyorum ve onları minnetle, hürmetle, şerefle selamlıyorum.)

Bir bakar mısın TV'lerde din adına zil zurna sarhoşların sahte tebliğini…

TV'sinin namına, Rab'in mübarek adlarından birini verip, ekranın alt bandında alenen dayattıkları fuhuşu… Yok mu iki çift kelam edecek bu namussuzluğa?

Sanat diye bize yutturulana bakar mısınız! Oyuncu kılıklı şarlatanın biri yengesine gönül veriyor, hatta daha da ötesi…

Asıl ahlaksız onu oraya koyandır amma maalesef yutuyorlar bunu topluma, kabul ettiriyorlar kalbi Peygamberi için çarpan insanlara…

Şu işe bakın hele, bir müptezel çıkıp yıllardır koca bir ülkeyi nasıl da uyuşturdu, hamd olsun ülke uyandı; lakin çabuk kanıyoruz, çabuk kandırılıyoruz, çabuk unutuyoruz…

Samimi değiliz, samimiyetsizlik ihlas çınarımızın kökünü kireç suyuna boğmuş…

Meğer 1.5 milyarmışız… Kaçımız sabah namazlarında, kaçımız zillet dizilerinin seyri sefasında…

Nasıl da unutmuşuz yüce diriliş emarelerini…

Nasıl da eğmiş bükmüşler koca bir ümmet ümidini…

Kaç asırdır yenilgi sarhoşu edilmişiz…

İnsan kendine bu kadar sürgün kalır mı…

Yıkmışlar heyecanımızın direncini…

Yakmışlar gönlümüzdeki sancağın kudretini…

Atalet karşılığında yeşil dolarlar vaat etmişler…

Yeter! Yeter bu ayrılık, yeter bu gayrılık…

Bu nefret, bu kin, öfke…

Hiddetini zalime sakla ey Adem…

Vicdanımda isyan ediyorum…

Mazlumluğun damarıyla isyan ediyorum…

Elinden bir şey gelmeyen anaların acısıyla isyan ediyorum…

Helalinin yolunu gözleyenlerin aşktaki ümidi ile isyan ediyorum…

Uhud'un, Bedir'in, Hendek'in namusuyla isyan ediyorum…

Kendime cehaletime başkaldırıyorum…

Kendini, aslını hiçe sayanlara başkaldırıyorum…

Ahlak ve adalet mücahidi olamayanları kınıyorum…

İsyan ediyorum. Profiline: ''mümine'' yazıp, şarlatan kıyafetiyle poz verene…

Göz kapaklarına hükmedemeyene isyan ediyorum…

Yeter! Yeter bu çökmüşlük alameti…

İnandığı yolda gitmeyenlere, şerefiyle savaşmayanlara yazıklar olsun…

Yazıklar olsun ahlak için gecesini gündüzüne katmayanlara, canını dişine takmayana…

Sorsan, kendini din günün meliki sayacak, baksan yüzkarası, yazıklar olsun…

Ne mi yapmalı… Söz vermeli… Sözünün eri olmalı…

Küfrün yangınlarını yakacak yangın çıkarmalı ve merhamet mekteplerinin talebelerinin gözüne, yüzüne ümidin rengini yeşertmeli, yeşertebilecek irade taşımalı…

Söz nakıs, söz kısır… Hasılı az uyuyup çok tanımalı İslam'ı…

Yaşamalı sonsuza kadar yaşamalı… Adalet! Adalet! Adalet…