Eski NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, anı kitabında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile 2019 yılı Ekim ayında gerçekleştirdiği görüşmeye ilişkin detayları paylaştı.

İşte Stoltenberg'in kitabından o kesit:

"2019 yılının ekim ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ziyaret ettiğimde Türkiye’nin Suriye’de başlattığı askeri operasyon hakkında daha önce dile getirdiğim endişelerimi tekrarladım.

Ayrıca bu operasyonların, IŞİD’e karşı verilen mücadeleyi zayıflatabileceğinden duyduğum endişeyi de dile getirdim.

Konuşmam sırasında Erdoğan’ın sabırsızlanmaya başladığını fark ettim. Sinirlenmemişti ama konuyu açıklama ihtiyacı hissediyordu.

“Biz Kürtlere karşı değiliz,” dedi. “Türkiye’de milyonlarca Kürt yaşıyor. Suriyeli sığınmacılar arasında da yüz binlerce Kürt var, onlara da karşı değiliz. Bizim karşımızda olan bu silahlı grup, YPG. Onlar teröristtir. Türkiye içinde halkımıza ölümcül saldırılar düzenliyorlar.”

O ekim günü sarayında otururken Erdoğan son derece netti. Türk operasyonunun zorunlu olduğunu söylüyordu.

“YPG teröristtir. Sen de bunu daha önce söyledin. Peki neden artık söylemiyorsun? Evet, onlara IŞİD’le savaşmak için ihtiyacınız var, ama bu onları daha az terörist yapmıyor.”

Erdoğan, “siz” kelimesini sıklıkla “Batı” anlamında kullanır; ona göre “Batı” hiçbir zaman kendi ölümcül hatalarından ders çıkarmaz.

“Genel Sekreter, mısır sever misin?” diye sordu birden Erdoğan.

Yüzümdeki şaşkın ifadeyi fark etmiş olmalı ki soruyu tekrarladı: “Mısır sever misin? Şu an tam mısır mevsimindeyiz.”

“Mısır severim,” dedim.

“O zaman mısır yiyeceğiz,” dedi Erdoğan ve kapının yanındaki bir görevlisine işaret etti.

Birkaç dakika sonra, önümüze altın sarısı koçan mısırlarla dolu büyük bir tepsi getirdiler.

Hepimiz -yaklaşık sekiz, on kişiydik- çıplak ellerimizle alıp yemeye başladık. Ardından nefis kavrulmuş kestaneler geldi.

“Protokol dairesi bu tip şeylerden nefret eder,” dedi Erdoğan bir termos daha alırken.

“Taliban’la protokol dairesi arasındaki farkı biliyor musun?” diye sordu, bana bakarak.

Başımı salladım. Erdoğan gülümsedi:
“Taliban’la pazarlık yapmak mümkün.”

Ortam ısındı, Türk tarafı kendi arasında Türkiye’nin hangi bölgesinde en iyi mısır yetiştiğini tartışmaya başladı.

Hamas: Netanyahu'nun baskın düzenlemesi kabul edilemez
Hamas: Netanyahu'nun baskın düzenlemesi kabul edilemez
İçeriği Görüntüle

Amerikalıların da çok mısır yediğinden konuştuk ve Trump’ın da muhtemelen bolca mısır yediği konusunda hemfikir olduk. Ama ben yine de kendime hâkim olmaya çalışıyordum. Türk askeri operasyonları sonucu ölümler ve büyük göç dalgaları yaşandığına dair raporlar geliyordu. Birçok müttefik adına itirazlarımı dile getirmiştim. Durum, samimi sohbetlere pek uygun değildi.

“Dikkatli olmanız gerekiyor. Türkiye’nin askeri eylemleri orantılı olmalı ve sivilleri hedef almamalısınız,” dedim.

“Biz teröristleri öldürüyoruz. Sivilleri vuran sizsiniz; Rakka ve Musul’da IŞİD’i bombalarken kimse buna ses çıkarmıyor,” diye yanıtladı Erdoğan.

Yine, Erdoğan’ın bir noktada haklı olduğunu düşündüm. ABD öncülüğündeki ve NATO’nun da dahil olduğu koalisyon aracılığıyla, IŞİD’i yok etmek için karada ve havada kapsamlı bir askeri operasyon yürüttük. Bunu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden açık bir karar olmadan yaptık. Bunu, meşru müdafaa olduğuna inandığımız için yaptık tıpkı Türkiye gibi.

Erdoğan, diğer NATO ülkeleriyle hiçbir koordinasyon kurmadan harekete geçmişti. Fransızlar, Türkiye’nin adımlarını tamamen kabul edilemez buluyordu. Ayrıca Trump’ın, müttefiklerine danışmadan Amerikan askerlerinin büyük kısmını çekmesini de sert şekilde eleştiriyorlardı."

Kaynak: Haber Merkezi