Dolar (USD)
32.57
Euro (EUR)
34.90
Gram Altın
2431.83
BIST 100
9753.03
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

07 Mart 2023

​Muhalefetin ekonomideki sorumluluğu

Depremin faturasını hesaplama süreci bitmemişken siyasetin faturasıyla karşı karşıya kalan vatandaşın derdine derman olacak bir tane mi çözüm gelmez arkadaş?..

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in çıkışı, Altılı Masa’yı zora sokarken partisinin geleceğini tarih olmak ile tarih yazmak arasına sıkıştırdı.

Sadece bu olsa neyse ama...

Borsadaki düşüş en ilginç olanıydı.

Çünkü bu zamana kadar borsayı Cumhur İttifakı’nın politikalarının fiyatladığı düşünülüyordu.

Hatta muhalefet kesimince, borsa dâhil ekonominin tüm unsurlarının kendilerinin gelmesi ile daha da ileri gideceği söyleniyordu.

Meğerse Borsa İstanbul muhalefetin durumunu da fiyatlamış...

Fiyatlamış olacak ki Akşener’in çıkışı sonrasında bir düşüş görüldü.

Bu da aslında iktidarla birlikte muhalefete de önemli bir sorumluluk yükledi.

Önemli meseleleri borsanın öğleden sonraki seans kapanışının ardından açıklamaya özen gösteren iktidarın bu sorumluluğunun bir kısmının artık muhalefete de geçtiğini görülüyor.

Muhtemelen bunda, birkaç ayda BİST’e gelen üç milyon yerli yatırımcının etkisi büyük...

Yatırımcıların finansal okuryazarlık konusunda yeterliliğini sağlamadan piyasa girmiş olması siyasi her hamlenin bir faturası olacağı inancını borsa da gösterir oldu.

Bir yanıyla böyle olsa da başka bir yanıyla aslında günlük ya da haftalık trade edenlerin yani al sat yapanların çoğunlukta olduğu iddiası da bir miktar yok oldu.

Zira uzun vadeli yatırımcının gelecek tasavvuru ile borsada varlık gösterdiği görüldü.

Düşüşün sınırlı olması ve pazartesi itibarıyla toparlanmanın gelmesi borsadaki yatırımcı için muhalefete olan güvenin çok da yüksek olmadığı ve verilen kararlarda muhalefet adımlarının çok fazla kesimce etki edilebilir seviyede görülmediği düşüncesini açığa çıkarıyor.

Ya da piyasa Altılı Masa ile ilgili düşüncesini keskin bir şekilde değiştirecek donelara ulaşmış da olabilir.

Her durumda bir etki var.

Ama yeterli bir etki olup olmadığını iyi kavramak gerekiyor.

Öyle olsaydı, Kemal Kılıçdaroğlu’nun 418 milyar doların ülkeye geri getirileceği açıklaması ile 5’li çete diye hükümetin çıktığı ihaleleri en fazla alan 5 şirketin gelirlerine yönelik söylemler ve politikalar açıkladığında borsada bunun da yansıması olurdu.

Bu ve ilişkili diğer şirketlerin hisse bedellerinde hatırı sayılır hareketler olurdu.

Siyasetin borsaya ve yatırım araçlarına etkisinin olması normal olsa da polemiklerin etkili olması çok da normal değil.

Siyasetçilerin yaptığı politika çoğu zaman söylem düzeyinde olur ve rakamlardan uzakta kalır.

Ama bazen direkt rakamlar konuşur.

11 şehri etkileyen Pazarcık ve Elbistan depremlerinden hemen sonra Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı ile çimento şirketlerinin hisse senetlerinin bir anda yükselmesinin arkasında birilerinin anlık fayda sağlamak adına hızlı hareketi olsa da uzun vadede çıkacak sonuç yine bu olacaktı.

Çünkü yatırımcıların iktidarın bölgeyi yeniden imar edeceğine dair düşüncesi net...

Kaldı ki iktidar değişse bile iktidarın her türlü bu süreci yine de yürütmesi gerekiyor.

Bu durumda yeni bir düzen getirmeyi kafaya koyan ve bunu ete kemiğe büründüren yani rakamlara açıkça döken siyasetin borsa üzerinde etkili olacağı görülüyor.

Gelişmiş ekonomilerde borsa ekonominin kalbidir.

Çünkü enflasyon sorunu çözülmüş, arbitraj üzerinden döviz veya faiz kârı geride kalmıştır.

Bu nedenle kazanmak için üretim araçlarına girmek gerekir.

Türkiye’de de borsanın etkilenmesi yatırımcı sayısının artmasıyla doğru orantılıdır.

Yatırım yapmak isteyen vatandaşların daha fazla borsaya girmesi ve borsanın siyasete olan tepkisinin daha anlaşılır bir zemine gelmesi, vatandaşın tepkisinin anlaşılması konusunda siyasetçilere daha anlamlı bir fikirler verebilir.

Çünkü artık doların yükselmesinin etkisi kalmayacağı bir ekonomi ve siyaset öngörüsüne doğru hareketlendik.

Sonuçlarını çokça eleştirsem de gelinen noktanın kolayca değişemeyeceği ve yeni faturalar ortaya koyacağı gerçeği iktidar değişimi olsa bile ekonomi yönetiminin sadeleşmekten başka bir adımının olma ihtimalini güçleştiriyor.

Tabii seçmen ekonomi politikasının maliyetinin değişimine katlanırsa başka...

İzleyelim görelim. Çok ama çok hareketli günlerdeyiz ve daha hareketli günlere gidiyoruz.

Ekonomi politikaları da yakında bu minvalde şekillenecektir.

Benden söylemesi...