Dolar (USD)
32.40
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2435.59
BIST 100
10082.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

21 Mart 2023

Türkiye'nin gelecek planı

Batan ABD bankalarının söylenenlerin aksine bir bir kurtarılması sonrasında adeta düğün havasına giren uluslararası piyasalar "boğa sezonu"na girdi.

Adı geçen bankaların ABD dolarının geleceğini tehdit edene kripto paralarla iş yapması, ABD yönetimini kurtarma sürecine girip girmeyeceği noktasında büyük bir çelişkiye soktu.

Tahvil faizlerindeki artış nedeniyle bilançoları zarar veren bankaları, faizlerin daha fazla artırılması ile diğer bankaların da takip edeceği beklentisi iflas açıklayan bankaların bir bir kurtarılması ile rafa kalktı.

Ama bu adım FED’in elini epey sıkıştırdı.

ABD bundan sonra daha fazla faiz artıramayacak ve para basma konusunda da bir noktada borç karşılığını sağlayamayacağı için sona gelecek.

Muhtemelen bu senaryo 2030 ile 2035 arasında karşımıza çıkacak.

O zamana kadar en büyük rakibi Çin’i sıkıştırmaya çalışan bir ABD izleyeceğiz.

ABD için artık yolun sonu göründü.

Seçenekleri sınırlı...

Para basma işlemine, “gelişmemiş ülkeleri fonlama” kılıfı bularak bir süre daha devam edebilir ve bu ülkeleri kendi tarafına geçerek rakibi olma ihtimali olan ülkeler karşı kullanabilir.

Diğer seçenekler istihbarat ya da askeri oyunlarla karışıklık çıkarması olacaktır ki bunun yayılması küresel bir kini beraberinde getirebilir ve ABD için süreç daha da kısalabilir.

Diğer seçenek ise ABD’nin bütçe kesintilerine ve vergi artışlarına gitmesi olacaktır ama bu tüketime alıştırılmış bir toplumu ve firmaları epey rahatsız edecek, iç karışıklıkları harekete geçirebilecektir.

Zaten ABD’nin batmasını isteyenlerin gözü ABD’nın siyahiler ile başlayan bir kavga sonrasında eyaletlerin bağımsızlıklarını bir bir ilan ederek Birleşik Devlet yapısından ayrılması olacaktır.

Hepsi masada olan bu senaryolar bugün için imkânsız gibi görünse de yakın gelecekte hepimizi etkileyecek.

Önemli olan ABD’nin bu durumuna karşı diğer devletlerin bizim özelimizde ise Türkiye’nin ne yapacağını belirlemek olacak.

Yoksa bana ne Amerika'dan!..

Ortak para, ortak pazar yaklaşımlarını hızlandıracak bir süreç mi yoksa AB’ye daha fazla entegrasyon mu?

PUTİN, ERDOĞAN’I İSTER Mİ?

Seçim sürecine girildiği andan itibaren cılız bir tonla dile getirilen bu sorunun cevabını ortaya koyacak en güzel tablo TEPAV tarafından yayımlanan Doğrudan Yatırımlar Bülteni’nde kendisini gösteriyor.

2022 yılında Rus ortaklı kurulan şirketlerin sayısı 177’den bin 363’e yükselirken bedel ise 8,1 milyar dolar oldu.

Yani Rusya için Türkiye’nin önemli bir çıkış kapısı hâline geldiği rakamlarla da teyit edildi.

Putin’in Türkiye dışında bir senaryosu şu an için yok.

Peki ama Erdoğan’ın yönettiği bir Türkiye, Rusya için olmazsa olmaz mı?

Sanırım bu sorunun cevabını Finlandiya’nın NATO’ya girişi konusunda Meclis oylamasından sonra Putin’in tavrıyla gözlemleyeceğiz.

SAVUNMA HABERLERİNDE YENİ DÖNEM

Savunma Sanayi konusunda önemli bir adım geldi.

İletişim Başkanlığı himayesinde Savunma Sanayi Başkanlığı ve Savunma Sanayii Araştırmaları Merkezi (SASAM) tarafından düzenlenen Savunma Sanayii Medya Zirvesi medya ve kurumlar arasında önemli bir köprü oldu.

Yakın takip ettiğim etkinlikte birçok meslektaşımı gördüm ve kurumların çalışmalarına ilişkin arka plan bilgileri aldım.

Savunma Sanayii daha çok Ankara merkezli ilerleyen bir sektör.

Türk Silahlı Kuvvetleri ve ihracat yapılan ülkeler kapsamında birçok alt strateji içerisinde yürütülen çalışmalarda tabiri caizse ayak ayağa değmesin diye büyük ihtimam gösteriliyor.

Göz önünde olandan daha fazla görülmeyenler var.

Şirketlerin başardıklarından bahsedemeyeceği gizlilikte projelerin yanında üretim sürecine ilişkin hiçbir içeriğin paylaşılamadığı prosesler haber ekosistemine hâkim...

Bunlar sektör için çok olağan olsa da medya genel olarak aşağı yukarı aynı...

Medya, ihtiyaç duyunca çağırılan ihtiyacı bitince bir köşeye atılan bir araç şirketler için...

Mesele medya kuruluşunun güven verdiği okuyucu/takipçisine verilecek reklam ile ulaşmak...

Peki medya kuruluşlarından kaçı gerçekten de böyle bir güveni verebiliyor.

Çoğunluğu için reklamcılıkla haberciliğin sınırını aşalı epey vakit olmuş.

Birkaç nadide meslektaşın bireysel çabaları ile ortaya koyduğu kaliteli işler olsa da bunlar görünemeyecek kadar küçük kalan boyutta yer alıyor.

Medyanın fonlanması ve gelir kazanımı için vatandaşın haber sisteminin merkezinden uzaklaştırıldığı politikalara öncelik verilmesi her yeri etkilediği gibi savunma alanını da etkilemişe benziyor.

Savunma sanayii medyasında özel çalışmalara ihtiyaç duyulduğu görülüyor.

İstihbaratın elini boşa çıkaracak ve orduların var olan güçlerini daha da fazla gösterecek haberler ile karşı istihbarat yapma amacından uzakta kalan bir savunma haberciliği gerekiyor.

Hiçbir şey kolay olmadığı gibi bu da kolay değil.

Ama bir yerden başlamak lazım.